İçkiye İzin Verecek misiniz?
İnsanların Alkol İçmesine İzin Verecek Misiniz?..
Elli yıl…
Baas Partisi’nin hüküm sürdüğü yarım asır!
Hama’da Hafız Esad’ın yok ettiği kırk bin can…
Ve ardından, oğlunun kurban ettiği yarım milyon masum!
Üç milyon insan, yurtlarından sökülüp dünyanın dört bir yanına savrulurken…
Kimyasal gazlarla boğulan, varil bombalarıyla vurulan insanlar!
İki yüz binden fazla kayıp!
Akıbetlerini yalnızca Allah bilir…
“Sednaya Hapishanesi”nin kapıları açıldığında, insanlık gördü ki, tüm edebiyat birikimi bu zulüm dolu hapishanenin sadece bir bölümü kadar bile anlatmaya yetmezdi!
Ve tüm bunlara rağmen, Beşar Esad, Batı’da bir karabasana dönüşmedi!
Kimsenin korkusunu celp etmedi…
Doğu’da ise bir devlet adamı olarak karşılandı, zirvelere davet edildi.
Kürsülerde İsrail’in Gazze’de işlediği suçları anlattı;
Ama kendi halkına karşı işlediği vahşetin bu suçlardan bir farkı yoktu!
Ne tuhaf, değil mi?
Herkes, onun modern çağın en büyük kan emicilerinden biri olduğunu biliyordu.
Ama işgalci İsrail’in sınırlarını büyük bir başarıyla koruyan bu lider, Golan Tepeleri’nde tek bir kurşun bile sıkmamıştı.
Müttefikleri onun ihanetini geç fark etti: Çünkü tahtından başka dostu yoktu!
Ne ümmeti kazandılar, ne de ona karşı güvende kaldılar!
Ve o, sabahleyin kaçana kadar kimseye korku salmadı…
Sonunda Devrim Zafer Kazandı
Ev sahipleri, evlerine döndü.
Ailelerine, hatıralarına, köklerine…
Bu halk, son derece medeni bir halktı.
Devrim, modern tarihin en merhametli fetihlerinden biriydi.
Elli yıl boyunca acı çektiren azınlığa bile intikam hırsı ile yaklaşmadılar.
Ne bir türbe yıktılar ne de bir ibadet hakkını gasp ettiler.
Ama işte o anda, dünya paniğe kapıldı!
Şam, diplomatların istilasına uğradı.
Herkes merak içindeydi:
Bu halk, kendi ülkesini nasıl yönetecek?
Televizyonlar onlardan bahsetmeye başladı, haber bültenlerinde manşet oldular.
BBC, Ahmed Şer’ ile bir röportaj yaptı.
Sorular art arda geliyor, tiksinti uyandırıyordu.
Ahmed Şer’a sakin ve ölçülüydü.
Zor sorular karşısında diplomatik bir üslupla, dünya kamuoyunun beklediği cevabı veriyordu.
Belliydi ki, İdlib günleri ona toparlanma fırsatı sunmuştu.
Ama iki soru vardı ki, diğerlerinden daha utanç vericiydi:
Kadınların eğitim almasına imkan verecek misiniz? İnsanların alkol içmesine izin verecek misiniz?
Birdenbire dünya, Suriye’de kadınların eğitim hakkı için endişelenmeye başlamıştı!
Ama kadınların hayat hakkı için endişelenmemişlerdi!
Tam on üç yıl boyunca kadınlar, varil bombaları ve kimyasallarla katledilirken…
On üç yıl boyunca dul kalmış, çocuklarını kaybetmiş, hapishanelerde işkenceye ve tecavüze uğramışken…
Hiç kimse kılını kıpırdatmadı!
Sessiz Dünyanın Çığlığı
Feministler, onlar için tek bir konferans düzenlemedi!
Avrupa, Ukrayna için olduğu gibi onların yardımına koşmadı!
Ağlamayı bile çok gördüler; kimse onlar için gözyaşı dökmedi!
Ama şimdi, dünya büyük bir endişe içinde:
Suriyeli kadınlar, eğitim hakkını elde edebilecek mi?
Afganistan’da Amerika eliyle öldürülen kadınlar için Batı sahte gözyaşları dökmemişti.
Ama Amerika Afganistan’dan çekilir çekilmez, kadın haklarının korunması gerektiğini fark ettiler!
Kadın haklarını kimden koruyacaklar peki?
Babalarından mı? Kardeşlerinden mi? Eşlerinden mi? Oğullarından mı?
Batı, Gazze’deki kadınlar için de ağlamadı.
440 gün boyunca katledilirken tek bir gözyaşı dökülmedi!
Ama savaş biter bitmez Gazze’deki kadınların hakları gündeme gelecektir…
Sormak Gerekir
Peki siz neredeydiniz?
O cellat, onların kanlarını gözlerinizin önünde içerken neredeydiniz?
Erkekler hapishanelerde ezilirken?
Kadınlar zulüm ve acıyı yudum yudum içerken?
Çocuklar gözyaşlarında boğulurken neredeydiniz?
Onları elli yıl boyunca cellatlarına terk ettiniz!
Ayaklandıklarında ise donanmalarınızı gönderip onları öldürdünüz, askerlerinizi petrol rafinerilerini korumak için yerleştirdiniz.
Şimdi kalkıp kadınların eğitimiyle ve alkolle ilgili sorular mı soruyorsunuz?
Bu Batı, gerçekten hiç utanmıyor…
Edhem Şarkavi / Sutur
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu 29.12.2024 Üsküdar
هل ستسمحون للنَّاس بشرب الخمر؟!
خمسون عاماً من حكم البعث!
أربعون ألفاً قتلهم حافظ الأسد في حماةٍ وحدها!
نصف مليونٍ قتلهم ابنه!
وثلاثة ملايين هجَّرهم في أصقاع الأرض!
ضربهم بالأسلحة الكيماوية، والبراميل المتفجرة!
قصفهم في الخيام وبؤس اللجوء!
أكثر من مئتي ألف مفقود لا أحد إلا الله يعرفُ عن مصائرهم شيئاً!
فُتحتْ أبواب سجن “صدنايا” فاكتشف العالم أنَّ ما كتبته البشرية جمعاء عن أدب السُّجون لا يبلغُ فصلاً واحداً من فصوله!
ورغم هذا بقي بشَّار الأسد رئيساً لا يُثير ذعر أحدٍ في الغرب!
وفي الشَّرق كان يُدعى إلى القمم كرئيس دولة! وكان يعتلي المنبر ليحدِّثنا عن جرائم إسرائيل في غزَّة، هذه الجرائم التي لا تختلفُ كثيراً عمَّا ارتكبه في حقِّ شعبه!
ولكنَّه بقي لا يثير ذعر أحدٍ، رغم أنَّ الجميع كان يعرفُ أنه أحد أكبر مصاصي الدماء في العصر الحديث!
حمى حدود دولة الاحتلال بكفاءة، وتاجرَ بالمقاومة التي لم يمارسها في الجولان ولو بطلقةٍ واحدة من باب على عينك يا تاجر! وحلفاؤه يتهامسون سراً أنه أسلمَ إحداثياتهم، فقد عرفوا بعد فوات الأوان أنَّه لم يكن له من صاحبٍ إلا عرشه، فلا هم كسبوا الأُمة، ولا هم سلموا منه!
ولكنَّه بقي حتى صبيحة هروبه لا يثيرُ ذعراً عند أحد!
ثمَّ انتصرت الثَّورة، عاد أصحاب الدَّار إلى بيوتهم وعائلاتهم وذكرياتهم!
كانوا متحضِّرين جداً، وفتحُهم واحد من أكثر الفتوحات رحمةً في التَّاريخ الحديث!
لم يعتدوا على قلّة أذاقتهم الويلات طوال خمسين سنة!
لم يهدموا مرقداً أو يمنعوا أحداً من أداء شعائره!
ورغم هذا دبَّ الذُّعرُ في الكوكب!
صارت دمشقُ مَحَجًّا للدبلوماسيين من كل حدب وصوب، الكل يريدُ أن يعرف كيف سيحكمون بلدهم!
تحدثت عنهم قنوات التلفزة، وتصدَّروا نشرات الأخبار!
قناة ال BBC أجرت مقابلةً مع أحمد الشَّرع، سيلٌ من الأسئلة التي تُثير القرف!
كان الرَّجلُ متَّزناً في إجاباته، دبلوماسياً حين يُحشر في الزَّاوية ليقدِّم إجابة قد تُستخدم ضدَّه، عارفاً بما يريدُ هذا العالم أن يسمع، على ما يبدو أنَّ فترة إدلب أتاحت له لملمة أوراقه، وتجهيز إجاباته!
ولكن أكثر سُؤالين وجدتهما مثيرين للقرف هما :
هل ستسمحون للمرأة بأن تتعلم؟
وهل ستسمحون للنَّاس بشرب الخمر؟
فجأة صار هذا العالم قلقاً على حقِّ النِّساء في التعليم في سوريا!
ولكنهم لم يقلقوا على حقِّ النِّساء في الحياة!
ثلاثة عشر عاماً وهُنَّ يُقصفنَ بالبراميل المتفجرَّة والكيماوي!
ثلاثة عشر عاماً وهُنَّ يُرمَّلنَ، ويُقتلُ أولادهُنَّ!
ثلاثة عشر وهُنَّ يُسجنَنَّ ويُغتصبنَ!
لا أحد في هذا العالم حرَّكَ ساكناً!
لم تعقد النَّسويات لأجلهنَّ مؤتمراً واحداً!
ولا هبَّتْ أوروبا تنصُرهُنَّ كما فعلت في أوكرانيا!
حتى البكاء استكثروه عليهنَّ فلم يبكِ عليهنَّ أحد!
أمَّا الآن فهذا العالم قلقٌ جداً ويتساءل: هل ستحصل نساء سوريا على حقِّ التعليم؟!
لم يبكِ هذا الغرب الكاذب نساء أفغانستان وهُنَّ يُقتلنَ على يد أمريكا، ولكن بمجرد انسحابها من أفغانستان، اكتشفَ العالم أنَّ في أفغانستان نساءً يجب أن يحمي حقوقهُنَّ!
وممن سيحمون حقوقهنَّ؟!
من آبائهنَّ، وإخوتهنَّ، وأزواجهنَّ، وأبنائهنَّ!
هل بكى أحدٌ في هذا الغرب العاهر نساء غزَّة وهُنَّ يُبدنَ منذ 440 يوماً؟!
ولكن بمجرد أن تنتهي الحرب سيصبح لنساء غزَّة حقوق يجب أن يُطالبوا بها!
هل ستسمحون للنَّاسِ بشرب الخمر؟!
أين كنتم حين كان السَّفاح يشربُ دماءهم أمام أعينكم؟!
أين كنتم حين كان الرِّجال يذوقون الإذلال في السُّجون؟!
أين كنتم حين كانت النساءُ تشربُ القهرَ والمُرَّ؟!
أين كنتم حين اختنقَ الأطفال بدموعهم؟!
تركتموهم لجلاديهم خمسين سنةً يفعلون بهم ما شاؤوا، وحين ثاروا، أرسلتم أساطيلكم لقتلهم، وقواتكم لحراسة مصافي النَّفط!
ثم الآن تأتون لتسألونهم عن تعليم النِّساء وشرب الخمر!
هذا الغرب لا يستحي!
أدهم شرقاوي / سطور