Baştan Sona Suriye’deki Kriz Masası Suikastının Perde Arkası .. (1)

“Baştan Sona Kriz Masasına Suikast Hikayesi”

Emani Mahluf

Suriye’de olayların başlangıcında Ahmed Davutoğlu, dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve ardından Recep Tayyip Erdoğan’dan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a çeşitli mesajlar iletti. Bu mesajlar, Türkiye’nin Suriye’ye destek verdiğini ve yanında olduğunu belirtiyordu.

Davutoğlu, Beşar Esad’dan Suriye ordusunu gösterileri kontrol altına almak için kullanmamasını rica etti. Bunun gerekçesi olarak, ordunun büyük bir kısmının Alevi azınlıktan oluştuğunu ve bunun mezhebi bir gerilime yol açabileceğini ileri sürdü. Türkiye, Arap Birliği’nin çalışma grubu ile birlikte Suriye krizine çözüm bulmaya çalışıyordu.

Hiç kimse, Suriye’de rejim değişikliği talebinde bulunmamıştı. Suudi Arabistan ve Türkiye, Suriye hükümetini reform paketlerini kabul etmeye ve işleri normale döndürmeye ikna etmeye çalışıyordu. Suudi Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili (adını vermemeyi tercih eden bir kaynak), “Suudi kraliyet ailesi Suriye’deki durumdan hoşnut değildi. Olayın Körfez’e ve Suudi Arabistan’a sıçramasından korkarak bu krizi kontrol altına almak için çalıştılar ve çağrıda bulundular,” ifadelerini kullandı.

Gerçekten de Arap Birliği, Türkiye ile ortak bir gizli heyet gönderdi. Bu heyet, bir ay boyunca Suriye’de çalıştı ve Arap Birliği ile Beşar Esad arasında bir anlaşmaya varıldı: “Kriz Masası” oluşturulacaktı.

Krizin ilk ayında, Suriye yönetim kademelerinde anlaşmazlıklar şiddetlendi ve yetkililer iki gruba ayrıldı. Bir grup, krizi barışçıl yollarla çözmek istiyordu. Bu grubun başında, o dönem İçişleri Bakanı olan ve Ceble’den gelen Sünni General Said Semmur vardı. Semmur’a, Şam’daki göstericilerle irtibat kurma görevi verilmişti. Tarzı son derece olgun, bilinçli ve Suriye’deki sıkıntının farkında olan bir yaklaşımı yansıtıyordu.

Şehit(!) Asıf Şevket de, daha önce İçişleri Bakanlığı görevinden önce Said Semmur’un yardımcılığını yaptığı dönemde kendisiyle koordinasyon halindeydi. İkili, Esma Esad’ın desteğiyle bir ekip kurdu. Göstericilerin liderleriyle irtibat kurmayı başardılar ve temsilcilerini Suriye’nin tüm vilayetlerine gönderdiler.

Hafız Mahluf, Banyas, Ceble ve Lazkiye’deki göstericileri yatıştırmak için büyük bir rol oynuyordu. Öte yandan, henüz rütbesi albay olan (daha sonra general oldu) Mahir Esad, İran’ın doğrudan siyasi desteğiyle güvenlik çözümünü ve 1980’lerin yöntemlerini savunuyordu.

İran, Türkiye ve Arap Birliği’nin Suriye’deki krizi çözme çabalarını baltalamaya çalıştı.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kafa karışıklığı hâkimdi. Aynı gün içinde, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Ebu Selim Daboul, Mısır İstihbarat eski Başkanı Ömer Süleyman’ı, bir ara bulucu ve Arap Birliği temsilcisi olarak karşıladı. Aynı zamanda, İranlı General Hüseyin Hemedani de Mahir Esad ve Ebu Selim Daboul ile görüşerek, İran’a ait özel birliklerin Suriye’ye girmesi talebinde bulundu. Hemedani, gösterileri iki hafta içinde bastırma taahhüdünde bulundu.

Karşı tarafta ise General Ömer Süleyman, Suriye’ye siyasal ve ekonomik reformları ihtiva eden bir eylem planı sundu. İki Körfez ülkesi, Suriye’de ekonomik reformlar yapılması için 10 milyar dolarlık mali destek ve milyonlarca dolarlık yatırım teklif etti. Türk-Arap talepleri kabul edilirken, İranlı Hemedani’nin önerileri reddedildi. Bu durum, İran’ı öfkelendirdi.

Kriz Masası Beşar Esad’ın talimatıyla kuruldu. Başkanlığını Hasan Türkmeni yapıyordu. Üyeleri arasında Asıf Şevket, Muhammed Şaar, Bahitan, Ali Memluk, Davut Raciha, Bıhtiyar, Zeytun, Kudsiyye ve Cemil Hasan bulunuyordu.

Başlangıçta Kriz Masası’nın bir üyesi olması beklenen General Said Semmur, Cemil Hasan’ın baskıları nedeniyle görevinden istifa etti. Semmur, güvenlik çözümüne tamamen karşı çıkıyordu.

Kriz Masası, Ömer Süleyman ve Katar Emirliği temsilcisiyle birkaç kez bir araya geldi; Arap ve Türk heyetleriyle de görüştü. Bu toplantıların nihai sonuçları şunlardı:
1. Suriye’nin İran ve Hizbullah ile askeri bağlarının koparılması.
2. Müslüman Kardeşler dahil olmak üzere kapsamlı bir ulusal uzlaşma yapılması ve tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması.
3. Katar Devleti’nin savaş mağdurlarına maddi tazminat sağlaması.

Anlaşmanın imzalanmasının ardından:
Arap Birliği’nin Beşar Esad’a destek veren birleşik bir tutum açıklaması planlandı. Bunu, Suudi Arabistan Kralı’nın Suriye’ye ziyareti ve Suriye devletine mali yardım yapılması takip edecekti.

Bu durum, İran’ı ve Kriz Masası’ndaki temsilcisi Cemil Hasan’ı öfkelendirdi. Cemil Hasan, son toplantılardan birinde Hasan Türkmeni’yi Türkiye ile işbirliği yapmakla suçladı.

Bu bilgiler, Beşar Esad’ın kız kardeşi Büşra Esad’ın talebi üzerine uzun süre gizli tutuldu. Bunun nedeni, Kriz Masası’nın şehitlerinin(!) kanıyla birlikte yok olan soruşturmaların tamamlanması umudu ve Asıf Şevket’in özel şoförünün güvenliğini sağlamaktı. Ancak sonunda gerçekleri açığa çıkarmak, şehitlerin(!) kanının boşa gitmemesi ve suçluların adalet önüne çıkarılması için gerekliydi.

Son Olaylar:
Cemil Hasan ile Hasan Türkmeni arasında büyük bir gerginlik yaşandı. Cemil Hasan, Türkmeni’yi Türkiye ve ABD’ye ajanlık yapmakla suçladı. Bu sırada, şehit Asıf Şevket ile Arap Birliği temsilcisi Ömer Süleyman arasında, diğer tarafta ise Cemil Hasan arasında bir sözlü tartışma çıktı.

General Hemedani ve Kasım Süleymani’nin Suriye’ye ulaşmasıyla, Suriye yönetimi ikiye ayrıldı:
1. Arap Birliği ile çalışmak isteyenler.
2. İran’a bağlı olanlar.

Arap girişimlerini destekleyen grup, Kriz Masası’nın doğrudan desteğiyle üstünlük sağladı. Nihai toplantıda, Arap girişiminin imzalanması kararlaştırıldı.

Patlama Öncesi Gelişmeler:
Asıf Şevket, Başkanlık Ofisi Müdürü Ebu Selim Daboul ile yaptığı bir telefon görüşmesinde, Hemedani ve Süleymani’nin Suriye’den gönderilmesini talep etti. Bu, Kriz Masası toplantısının gerçekleşmesinden saatler öncesindeydi.

Son toplantılara umumiyetle katılan Cemil Hasan bu kez toplantıda bulunmuyordu. Kasım Süleymani, Hemedani, Mahir Esad ve Cemil Hasan, Asıf Şevket ve Kriz Masası’nı ortadan kaldırma kararı almıştı. Şehit (!) Asıf Şevket’in şoförlerinden biri, toplantı salonuna bir çanta içinde patlayıcı yerleştirdi. Bu patlayıcı, toplantı masasına doğrudan yerleştirildi.

Toplantının yapıldığı bina, binlerce güvenlik personeliyle korunuyordu ve binaya gizlice patlayıcı yerleştirilmesi mümkün değildi. Bu olay, İran’ın talimatıyla ve Mahir Esad ile Cemil Hasan’ın işbirliğiyle planlanmıştı.

Patlama Anı ve Sonrası:
Krizin çözümü için oluşturulan komite, saat tam 12:00’de toplantıya başladı. Ancak toplantının yapıldığı yer tamamen patlayıcılarla döşenmişti. Maher Esad, toplantı çevresindeki tüm unsurları uzaklaştırarak onların yerine Dördüncü Tümen ve Cumhuriyet Muhafızları’na bağlı unsurları yerleştirdi. Toplantı başladığında, kriz komitesinin orduyu kışlalardan çekme, halkın barışçıl bir şekilde toplanmasına izin verme, tüm medya organlarını ülkeye kabul etme, yeni bir başkanlık seçimi düzenleme ve mevcut anayasanın askıya alınması kararlarını açıklaması bekleniyordu. Ancak alınan bu kararlar İran ve Hizbullah’ı memnun etmedi. Komiteyi ortadan kaldırma kararı aldılar ve Maher Esad ile Cemil Hasan’a orduyu her açıdan destekleme teklifinde bulundular.

Bu esnada, toplantı salonunda patlama gerçekleşti ve içeride bulunan herkes hayatını kaybetti. Ölenler arasında Mısırlı general Ömer Süleyman ve Fransız vatandaşı Louis de vardı. Olay yerinin hemen kapatılmasının ardından, bazı istihbarat unsurları suçu üstlenerek hava istihbaratı yetkililerinin muhalefeti bu saldırıyı gerçekleştirmekle suçlamalarını sağladı. Ancak, merhum Asıf Şevket’in korumalarından biri, eşi Büşra’ya (Beşar Esad’ın kız kardeşi) yaşananları bildirdi. Bunun ardından Suriye’nin liderliği ikiye bölündü. Maher Esad, İranlılarla olan bağlantısını kullanarak herkesi tehdit etti. Bu süreçte, 5.000 İranlı asker ve 4.000 Hizbullah militanı Suriye’ye getirildi. Bunun sonucunda tüm liderler Maher Esad ve İran’a boyun eğdi. Bu süreçte Ömer Süleyman, Fransız Louis ve kriz komitesindeki diğer tüm isimler öldürüldü.

Böylelikle İran, Suriye üzerindeki karar mekanizmasını tamamen ele geçirdi. Suriye dosyası Arap Birliği’nden alınarak, Arap, Türk, Fransız ve Amerikan desteğiyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne taşındı.

Peki, 300 bin Alevi gencin öldürülüp aileleriyle birlikte bu ateşin içine atılmasının asıl sorumlusu kimdi? Onları bu trajedinin içine sürükleyen, İslami İran değil, Pers İranı idi. İran’ın bu kibri, Cemil Hasan, General Maher Esad, Kasım Süleymani, Hemdani ve Hasan Nasrallah gibi isimler tarafından desteklendi. Tüm bu gerçekleri büyük bir yürek acısıyla söylüyorum: Bu isimler Kriz komitesini öldürenlerdir.

Emani Mahluf

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
30.12.2024 Üsküdar

Ayrıntı İçin Bakılabilecek Arapça Yazı Linki:
https://search.app/LCMhnrHQMGNYKk859

Üstte Linki verilen Arapça Yazıda Özetle:

Kriz Masası Suikastının Sırları: Esad, Kardeşi Mahir ve İran’ın Baskılarına Boyun Eğdi, Suriyeli Kanı Döküldü; başlıklı makale, 18 Temmuz 2012’de Şam’da gerçekleşen ve Suriye rejiminin üst düzey güvenlik yetkililerinin ölümüne yol açan bombalı saldırının perde arkasını ele almaktadır.

Yazar Amani Mahluf, dönemin Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın destek mesajlarını Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a ilettiğini belirtmektedir. Davutoğlu, Esad’dan orduyu gösterilere müdahale ettirmemesini, aksi takdirde mezhebi gerilimin artacağını ifade etmiştir. Türkiye ve Suudi Arabistan, Suriye hükümetini reform yapmaya teşvik etmeye çalışmış, ancak İran’ın güvenlikçi yaklaşımı bu çabaları engellemiştir.

Makalede, Suriye’de kriz masasının oluşturulması süreci ve bu masa içindeki farklı görüş ayrılıkları detaylandırılmaktadır. Özellikle, İran’ın desteklediği Mahir Esad ve Cemil Hasan’ın güvenlikçi çözüm yanlısı tutumları ile reform yanlısı diğer yetkililer arasındaki çekişmeler vurgulanmaktadır. Sonuç olarak, İran’ın etkisiyle kriz masasına yönelik bombalı saldırının planlandığı ve bu saldırının, Suriye’nin iç işlerinde İran’ın nüfuzunu artırdığı belirtilmektedir.

Bu makale, Suriye’deki iç savaşın başlangıç döneminde yaşanan iç dinamikleri ve dış müdahaleleri anlamak için önemli bir perspektif sunmaktadır.

Mütercim: Ahmet Ziya İbrahimoğlu

Yukarıda tercüme ettiğim yazı ile ilgili bir arkadaşımız şöyle bir not yazdı:👇
Yazı akademik ve objektif bir dil taşımıyor. Eksik, manipülatif ve ajitatif bir muhtevaya sahip. Mezhebi bir asabiyet taşımakla birlikte bilgi yanlışları da var.
Selamlar.
Dr. Y.K. Bey

Aziz kardeşim,
Yazıyı yazan edebiyatçı, yazar veya akademisyen değildir; üslubu ve muhtevayı yüzeysel değerlendirmeniz sizi yanıltıyor.
Yazıyı yazan Beşşar Esad’ın annesinin akrabalarından olup Sünni de değildir.
Bilgi eksik veya yanlış olunca doğru yorum yapma imkanınız olamaz. Önce doğru bilgi sahibi olmaya gayret etmek gerekir.

AİLE İÇİ SÜRTÜŞMELERİN ORTAYA ÇIKARDIĞI GERÇEKLER

Emani Mahluf, ağabeyi Rami Mahluf ve mensup oldukları aile, Suriye’nin ekonomi ve politika arenasında uzun süredir etkin olan bir ailedir. Rami Mahluf, Beşşar Esad’ın kuzeni ve özellikle Suriye’deki ekonomik faaliyetlerin büyük bir kısmını kontrol eden bir iş adamı olarak tanınır. Suriye’nin telekomünikasyon, finans, gayrimenkul ve diğer birçok sektördeki en büyük oyuncularından biri olarak uzun yıllar boyunca ülke kaynaklarını kendi çıkarları için kullanmakla suçlanmıştır.

Beşşar Esad’ın annesi Enise Mahluf’un sağlığında, Mahluf ailesi ve Esad ailesi arasındaki bağlar daha güçlüydü. Ancak Enise Mahluf’un 2016’daki ölümünden sonra bu bağlar zayıfladı ve aile içindeki güç mücadelesi gün yüzüne çıktı. Rami Mahluf ile Beşşar Esad arasında özellikle ekonomik ve siyasi çıkar çatışmaları nedeniyle büyük bir gerilim yaşandı. Rami Mahluf’un mallarına el konulması ve şirketlerinin devlet kontrolüne geçirilmesi, bu çatışmanın açık bir göstergesiydi.

Rami Mahluf, bu sürecin ardından sosyal medyada yaptığı açıklamalarla Beşşar Esad ve yönetimine dolaylı eleştirilerde bulundu. Bu da Esad rejimi içindeki çatlakların ve güç mücadelelerinin ne kadar derin olduğunu ortaya koydu. Mahluf ailesi içindeki bu çatışmaların, Suriye’deki rejimin zayıflayan yapısını daha da belirgin hale getirdiği söylenebilir.

Sonuç olarak, Mahluf ailesinin Suriye’deki etkisi büyük ölçüde azalmış olsa da, bu durum rejimin kendi içindeki çatışmalarını ve iktidar mücadelesini gözler önüne sermektedir.

Ahmet Ziya İbrahimoğlu

(قصة اغتيال خلية الأزمة من الألف إلى الياء)

أماني مخلوف.

في بداية الاحداث في سوريا ….

نقل أحمد داود اوغلو عدة رسائل من الرئيس التركي عبد الله غول وخلفه أردوغان إلى الرئيس بشار الأسد (رسائل دعم ووقوف مع سوريا).

حيث طلب داودأوغلو من الرئيس بشار عدم زج الجيش السوري في ضبط المظاهرات بحجة أن أغلبية ضباط الجيش من الأقلية العلوية وهذا ما سيدفع الأمور إلى التصعيد الطائفي
وكانت تركيا تعمل مع مجموعة العمل العربي في الجامعة العربية من أجل ايجاد حل للأزمة السورية.

لم يقل أحد ابدا بتغيير نظام الحكم في سوريا وكانت السعودية وتركيا تعملان على اقناع الحكومة السورية بحزمة اصلاحات تعيد الأمور إلى مجراها وبحسب وصف أحد العاملين في الخارجية السعودية (نتحفظ عن ذكر اسمه) ، قال لي بالحرف لم تكن الأسرة المالكة مسرورة بالحدث السوري بل عملت ودعت إلى تطويقه خوفا من امتداده إلى الخليج والسعودية وفعلا ارسلت الجامعة العربية وفد سري بالاشتراك مع تركيا ،وعمل هذا الوفد لشهر كامل في سوريا وتم الاتفاق بين الجامعة العربية من جهة والرئيس بشار الأسد على تشكيل خلية الأزمة.

كان الصراع قد احتدم داخل منصات القيادة السورية منذ الشهر الأول وانقسم المسؤولون السوريون إلى قسمين قسم يريد حل الأزمة بشكل سلمي وعلى راسهم وزير الداخلية حينها اللواء سعيد سمور وهو سني من جبلة واوكلت له مهمة التفاهم مع المتظاهرين في دمشق وكان اسلوبه راقي ويدل على وعي وادراك كبير لواقع المشكلة السورية وايضا الشهيد أصف شوكت كان ينسق مع صديقه سعيد سمور الذي كان نائبا له في المخابرات قبل تكليفه بوزارة الداخلية وشكل الاثنين فريق عمل بدعم من أسماء الأخرس استطاع التواصل مع قيادات المتظاهرين وارسلوا مندوبين لهما الى كل المحافظات السورية.

كان حافظ مخلوف يلعب دور كبير في تهدئة المتظاهرين في بانياس وجبلة واللاذقية وعلى الطرف الأخر كان حينها العميد قبل ترفيعه الى لواء ماهر الأسد بدعم سياسي مباشر من ايران من دعاة الحل الأمني ونهج الثمانينات .

حاولت ايران اجهاض جهود تركيا والجامعة العربية للحل في سوريا .

التخبط يسود القصر الجمهوري وفي يوم واحد استقبل ابو سليم دعبول مدير مكتب الرئيس السوري مدير المخابرات المصرية السابق السيد عمر سليمان كوسيط وطرف عن الجامعة العربية
والجنرال الايراني حسين همداني الذي التقى ماهر الاسد و ابو سليم دعبول وطلب الجنرال همداني دخول وحدات خاصة ايرانية وتعهد بقمع المظاهرات خلال اسبوعين بالمقابل اعطى اللواء عمر سليمان ورقة عمل للجانب السوري تتضمن اصلاحات سياسية واقتصادية وتعهدت دولتين خليجيتين بتقديم مبلغ 10مليار دولار لاجراء اصلاحات اقتصادية في سوريا استثمارات بملايين الدولارات وكانت الموافقة على الطلب العربي التركي
ورفض مقترحات همداني الامر الذي أغضب ايران.

تشكلت خلية الأزمة في سوريا بأمر من الرئيس بشار الأسد ، وبرئاسة حسن تركماني ، وعضوية كل من اصف شوكت ومحمد الشعار وبخيتان وعلي مملوك وداوود راجحة وبختيار وزيتون وقدسية وجميل الحسن.

كان من المفروض أن تضم اللواء سعيد سمور الذي قدم استقالته بسبب تعرضه لضغوط من جميل الحسن ورفض الحل الامني رفضا قاطعا.

اجتمعت خلية الازمة مع عمر سليمان ومبعوث لامير قطر عدة مرات والتقت بوفود عربية وتركية وكانت النتائج النهائية للاجتماعات :

-فك الارتباط السوري بايران وحزب الله عسكريا.

-اجراء مصالحة وطنية شاملة حتى لجماعة الاخوان المسلمين
واطلاق سراح جميع المعتقلين السوريين (معتقلي الرأي) من السجون السورية.

  • تقوم دولة قطر بتقديم تعويضات مادية لجميع ضحايا الحرب
    وبعد توقيع الاتفاق!!!!

كان مقررا خروج الجامعة العربية بموقف موحد داعم للرئيس بشار الاسد تعقبه زيارة للملك السعودي الى سوريا وتقديم مساعدات مادية للدولة السورية.

هذا الامر اغضب ايران ووكيلها في الخلية جميل الحسن الذي اتهم حسن تركماني بالعمالة لتركيا امام الجميع في الاجتماع القبل الاخير.

هذه المعلومات ترددت لفترة كبيرة عن نشرها بطلب شخصي من بشرى الأسد وبسبب وعود اكمال التحقيقات التي ذهبت مع دماء شهداء خلية الأزمة وللحفاظ على سلامة السائق الخاص لآصف الذي كان مصدر معلوماتنا ولكن في النهاية لابد من وضع النقاط على الحروف لكي لاتذهب دماء الشهداء من دون أن تنال المجرمين العدالة.

بعد التوتر الكبير الذي حصل بين جميل الحسن وحسن تركماني وتهديد الحسن لتركماني واتهامه بالعمالة لتركيا وامريكا والمشادة الكلامية التي حصلت بين الشهيد اصف ومبعوث الجامعة العربية عمر سليمان من جهة وبين جميل الحسن من جهة اخرى
ومع وصول الجنرال همداني وقاسم سليماني لسوريا، انشقت الدولة السورية لقسمين قسم يريد العمل مع الجامعة العربية
وقسم موالي لايران والغلبة كانت للفريق الداعم للجهود العربية بدعم مباشر من الخلية المشكلة.

وفي الاجتماع النهائي كان التوقيع على المبادرة العربية
وفي اتصال هاتفي بين اصف شوكت مع مدير مكتب الرئيس ابو سليم دعبول طلب اصف من مدير مكتب الرئيس صرف همداني وسليماني من سوريا ،،، كل هذا كان قبل ساعات من تفجيرات خلية الازمة!!!!

وقبل التوقيع النهائي وتغيب عن الاجتماع على غير عادة جميل الحسن ، وكان قاسم سليماني وهمداني وماهر الاسد وجميل الحسن قد اتفقوا على انهاء خطر اصف شوكت والخلية المشكلة حيث قام احد سائقي الشهيد اصف شوكت بادخال حقيبة المتفجرات الى قاعة الاجتماع حقيبة المتفجرات التي انفجرت في قاعة الاجتماعات ووضعت تحت الطاولة بشكل مباشر ومن وضعها لقو وضعها بكل اريحية ، ومكان الاجتماع كان محاط باكثر من الف عنصر امن ومن يعرف المكان يعلم انه من المستحيل الوصول للمبنى والصعود لقاعة الاجتماعات ووضع متفجرات.

العمل كان مدبرا باوامر ايرانية وتوجيهات من ماهر الاسد للاسف وجميل الحسن الذي تغيب عن الاجتماع.

بدات الخلية بالاجتماع في تمام الساعة الثانية عشر ظهرا وكان المكان مفخخ بالكامل وقام ماهر الاسد بطرد كل العناصر من محيط الاجتماع واستبدالها بعناصر المكان من الفرقة الرابعة والحرس الجمهوري وبعد بدء الاجتماع كان خلية الازمة ستصدر قرار بسحب الجيش من الثكنات والسماح للناس بالتجمع السلمي وادخال كل وسائل الاعلام والبدء بانتخابات رئاسية جديدة ووقف العمل بالدستور ولكن عندما قرروا ذلك لم يرق للابرانيين وحزب الله هذا الشي وقرروا ان ينهوا الخلية وقدموا اغراءات لماهر الاسد وجميل الحسن وانهم سيدعمون الجيش بكل شي، وبهذه اللحظات تم تفجير المكان وقتل كل من كان فيه وحتى اللواء عمر سليمان المصري وشخص معه الجنسية الفرنسية وتم اغلاق المكان وقام بعض المنتسبين للمخابرات بتبني العمل حيث اوعز رجال المخابرات الجوية لاشخاص بان المعارضة هي من قامت بقتل الخلية ، لكن قام احد مرافقي اصف شوكت بابلاغ زوجته بشرى بالذي حصل وانقسمت القيادة الى قسمين هنا قام ماهر الاسد بتهديد الجميع بالايرانيين حيث تم جلب ٥٠٠٠ الاف عنصر ايراني و٤٠٠٠ الاف عنصر من حزب الله وقام الجميع بتقديم الطاعة لماهر الاسد ولايران ، قتل عمر سليمان المصري والفرنسي لويس وكل خلية الازمة.

استفردت إيران بالقرار السوري وتم نقل ملف سوريا من الجامعة العربية الى مجلس الامن بدعم عربي تركي فرنسي امريكي.

هل عرفتم من كان السبب في قتل ٣٠٠ الف شب من ابناء الطائفة العلوية وزجهم في محرقة مع اهلهم من باقي الطوائف ،، انها ايران الفارسية وليست (((الاسلامية))) ورعونها جميل الحسن واللواء ماهر الاسد للاسف اقولها بكل حرقة قلب ماهر الاسد وجميل الحسن وقاسم سليماني وهمداني وحسن نصر الله هم الذين قتلوا الخلية.

اماني مخلوف

:Bu Olayın Arap Basınında Yer Alışı 👇https://search.app/LCMhnrHQMGNYKk859
👇
https://ar.m.wikipedia.org/wiki/خلية_إدارة_الأزمة_السورية
👇
https://syrianmemory.org/daily-events/event/5eb6d54b0e607900012dad49
👇
https://www.alalam.ir/news/4330796/7-سنوات-على-اغتيال-خلية-الأزمة-السورية
👇
https://www.aljazeera.net/amp/news/2012/7/18/خلية-إدارة-الأزمات-في-سوريا
👇
https://www.syria.tv/9-سنوات-على-اغتيال-خلية-الأزمة%C2%A0-تعدّدت-الروايات-والحقيقة-ما-زالت-غائبة?amp