Erdoğan’ın Devrimi ..
Derin Analiz: General Dr. Fayez Al-Duwairi
Erdoğan’ın sevenlerine, ona karşı olanlara ve onu beğenmeyip tenkit edenlere, bu makaleyi okuyarak kültürel ve fikri seviyelerini yükseltmelerini ve mantıklarını güçlendirmelerini tavsiye ediyorum.
Erdoğan, dine karşı olan Kemalist laikliği, tarafsız laiklik anlayışıyla değiştirmeyi başardı.
Erdoğan’ın Gerçekliği
O, bütün yılanları torbasında toplayabilecek bir hokkabaz değil…
Veya flüt çalarak yılanları dans ettiren bir Hint büyücüsü de değil…
Belki bir sonraki darbe girişimi başarılı olur ve onu devirebilir.
Belki de bir seçim yenilgisiyle düşer ya da her insan gibi ölüm gelip onu bulur.
Ama bugün itibarıyla Erdoğan, devrim niteliğindeki dönüşümünün son halkasını tamamlamış ve yeni Türk devletinin temel taşlarını yerine koymuştur.
Bir Devrim Yaptı, Ama Klasik Anlamda Değil
Erdoğan’ın Türkiye’de yaptığı şey, usül açısından değil ama sonuçları bakımından bir devrimdir.
Devrimler genellikle kitlesel ayaklanmalarla, sokak gösterileriyle, hatta silahlı çatışmalarla başlar. Mevcut sistemi devirmek ve yerine tamamen farklı bir siyasi, toplumsal ve ekonomik düzen getirmek için sancılı bir süreç yaşanır.
Bu süreç genellikle ülkelerin enerjisini tüketir, kapasitelerini zayıflatır ve bazen bölünmelere ya da gerilemelere yol açar.
Ama Erdoğan, Türkiye’de bu devrimi ne kanlı sokak çatışmalarıyla ne de ülkeyi tehlikeye atan bir operasyonla yaptı. Onun devrimi, sancılı ve tehlikeli cerrahi bir müdahaleye gerek kalmadan gerçekleşti.
Türkiye’nin Ekonomik Yükselişi
Türkiye, iflasın eşiğinde olan borçlu bir devletten, dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasında yer alan ve kredi veren bir devlete dönüştü.
Bu büyük sıçrama, petrol veya doğalgaz rezervleri keşfedilerek ya da yeraltı kaynakları çıkarılarak gerçekleşmedi.
Tam aksine, gerçek bir bilim, teknoloji ve ekonomi kalkınmasıyla başarıldı.
Siyasette Devrim: Askeri Vesayeti Bitirdi
Erdoğan, Türkiye’de askerî vesayeti sona erdirdi.
Bir zamanlar Genelkurmay Başkanı, ülkenin fiili lideriydi. Ancak Erdoğan, bu askeri gücü, dikkatle planlanmış merhalelerle, adım adım siyasetten uzaklaştırmayı başardı.
Bu süreçte Erdoğan, adeta bir mayın tarlasında yürüdü. Ancak sonunda, orduyu hükmetme gücünden arındırarak, sadece ülkeyi savunma görevine odakladı.
Eskiden Cumhurbaşkanına selam vermeyi bile reddeden generaller, artık sıradan bakanlarla aynı sırada oturuyor.
Bu, Türk ordusunun sahip olduğu büyük güç ve nüfuz düşünüldüğünde, başlı başına devrim niteliğinde bir değişimdir.
Atatürk Cumhuriyetinin Sonu
Erdoğan, Atatürkçü Cumhuriyeti tam anlamıyla sona erdirdi.
Bunu, Atatürk heykellerini yıkarak ya da Cumhuriyetin ilkelerine açıkça karşı çıkarak yapmadı.
Bunun yerine, o rejimi yavaş yavaş besinsiz bırakarak kuruttu.
Atatürkçülük, Erdoğan’ın yönetiminde baskıcı, tek tipçi bir ideolojiden, geçmişte kalmış bir dönem ve hatıra haline geldi.
Laiklikten Tarafsızlığa: Dini Serbest Bıraktı
Erdoğan, dine düşman olan Kemalist laikliği, tarafsız laiklikle değiştirdi.
O, İslamcı bir yönetim modeli benimsemedi.
Ancak dinin baskı altında tutulduğu, İslami değerlere karşı ayrımcılığın yapıldığı birçok yasağı dikkatlice kaldırdı.
Erdoğan:
• Genelevleri kapatmadı, ama dini okulların açılmasına izin verdi.
• Ateizmi yasaklamadı, ama Kur’an kurslarının serbestçe açılmasını sağladı.
• Başörtüsünü zorunlu kılmadı, ama başörtülü kadınların okullara ve üniversitelere girmesine izin verdi.
Erdoğan, dini hapsetmeden serbest bıraktı, laikliği de yasaklamadı.
Böylece değerler, inançlar ve fikirler topluma karıştı ve zamanla İslam’ın ruhu ve değerleri Türk toplumuna yeniden yerleşti.
Sonuç: Kan Dökmeyen Bir Devrim
Erdoğan’ın gerçekleştirdiği bu devrim, tek bir damla kan dökülmeden oldu.
Bu, Türkiye’nin tarihinde büyük bir değişim ve dönüşüm sürecidir.
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
15.01.2025 Üsküdar
ثورة أردوغانتحليل عميق للواء د. فايز الدويري
أنصح محبي أردوغان وكارهي أردوغان ومنتقدي أردوغان أن يقرأوا هذا المقال من باب الارتقاء بالثقافه الذاتيه والفكريه وإنعاش المنطق لدى الجميع .
استطاع اردوغان ان يستبدل العَلمانية الأتاتوركية المعادية للدين بالعَلمانية المحايدة…حقيقه اردوغان….
هو ليس حاوياً، كي يجمع كل الحيّات في جرابه..
أو ساحراً هندياً كي ينفخ في مزماره، فتتراقص بين يديه كل الأفاعي، بدلاً من أن تنفث سمومها في جسده..
ربما يُطيح به انقلاب قادم ينجح فيما فشل فيه سابقه..
ولربما تُسقِطه انتخابات رئاسية..
أو يأتيه اليقين الذي كتبه الله على كل نفس، غيلة أو على فراشه..
لكنه اليوم قد أتم آخر فصول ثورته.. ووضع آخر لبنة في هيكل الدولة التركية الجديدة..
ما فعله أردوغان في تركيا هو ثورة من حيث نتائجها، لا من حيث آلياتها..
فالثورات تبدأ بعاصفة جماهيرية، وخروج إلى الشوارع..
وربما مواجهات مسلحة، لإسقاط النظام القائم، واستبداله بنظام جديد، يختلف عنه سياسياً واجتماعياً واقتصادياً، عبر مخاض عسير، يُنهك قوى البلاد، ويُضعف قدراتها..
وربما أدى إلى انقسامها، أو تراجعها كثيراً عما كانت عليه، إلى أجل من.
ولكن أردوغان استطاع أن يُحدث هذه الثورة دون المرور بهذا المخاض .. ودون إجراء هذه الجراحة الخطرة، التى من الممكن، لو فشلت، أن تُجهِز على الجسد المريض، بدلاً من أن تشفيه..! انا
لقد انتقلت تركيا من دولة مَدينَة مُنهارة اقتصادياً، تقف على حافة الإفلاس، إلى دولة دائنة، تقف بين الدول الأكثر تقدماً..!
هذه النقلة لم تتم باكتشافات حقول غاز أو بترول..
أو باستخراج مواد أولية من باطن الأرض..
ولكن بنهضة علمية ، واقتصادية ، وتكنولوجية حقيقية..!
ومن الناحية السياسية …
استطاع أردوغان أن يقضي على سيطرة الجيش على الحكم..
فبعد أن كان رئيس أركان الجيش التركى هو الحاكم الفعلي للبلاد، استطاع أردوغان أن يعزل الجيش التركى تماما عن ممارسة أي دور سياسي، وذلك عبر مراحل متدرجة، كان فيها أردوغان يسير وسط حقل ألغام .. ليحول الجيش في النهاية من الحكم، إلى الحماية.. ومن الوصاية على النظام السياسي، إلى الخضوع له تحت قيادة الرئيس المنتخب..
وتَحوَّل مقعد رئيس الأركان من جوار الرئيس، إلى الصف الأمامي، كغيره من الوزراء والمُتنفّذين.. بعد أن كان يأنف أن يُلقي التحية العسكرية على الرئيس..!
وهو تغيير ثوري بالنظر لما يملكه الجيش التركي من قوةٍ ونفوذٍ طاغٍ ..
لقد أسقط أردوغان الجمهورية الأتاتوركية تماماً.. من غير أن يُحطم تماثيل أتاتورك.. أو يُعلن صراحة الخروج على مبادئ جمهوريته..
لكنه منع عنها الهواء والماء، حتى ماتت، بعد أن جرَّدها شيئاً فشيئاً من كل مضامينها.. فتحولت من نهج مستبد، أحادي الرؤية، حاكم للواقع، ومتحكم فيه، إلى مجرد حقبة تاريخية، وماضٍ يتغنى به الأتراك..!
وعلى المستوى الاجتماعي، استبدل أردوغان العلمانية الأتاتوركية المعادية للدين بالعلمانية المحايدة ، لتقف قوانين الدولة على مسافة واحدة من الأديان، فأردوغان لم يتبنّ منهج الأصولية الإسلامية في الحكم.. ولكنه أوقف الكثير من أشكال الاضطهاد والإقصاء التي عانى منها الإسلام تحت وطأة العلمانية الأتاتوركية المناهضة للدين بكل تجلياته.. بدءا من العقيدة، وانتهاءً بالمظاهر السلوكية، مروراً بالشعائر التعبدية..
أدرك أردوغان أن الإسلام لا يحتاج إلى حكومة تتبناه، وقوانين تفرضه، بقدر ما يحتاج إلى نظام حكم عادل، لا يمارس التمييز أو الإقصاء ضده.
فألغى تباعاً ،وبحذر بالغ، القوانين التي تفرض القيود على الإسلام…
لم يغلق بيوت الدعارة ولكنه سمح بإنشاء المدارس الدينيه..
لم يُجَرِّم الإلحاد، ولكنه سمح بتحفيظ القرآن وفتح الباب واسعاً على مصراعيه لشتى العلوم والمعارف ..
لم يفرض الحجاب، ولكن سمح للمحجبات بدخول المدارس والجامعات..
لقد أطلق آردوغان سراح الدين ولم يعتقل العلمانية..
تاركاً القيم والمبادئ والمعتقدات والأفكار تتفاعل مع المجتمع، حتى عادت روح الإسلام وقيمه ومبادئه لتسري في الجسد التركي..
وهذا هو جوهر التغيير الثوري ولكن دون سفك قطرة دم.