İster İnan İster İnanma Ama Bunların Hepsi Oldu

Kırk yıl önce, Arapların Siyonist işgalci orduya karşı yenilgileri zihninlerimizde yer etmişken, bir gün birinin sana, tekerlekli sandalyeye bağımlı yaşlı bir adamın, bu işgale karşı duracak bir hareket başlatacağını söyleseydi, inanır mıydın? Ancak inan bu oldu.

Bu yaşlı adamın, tekerlekli sandalyesiyle, bu gezegenin gözbebeği(!) olan bir devletin temellerini sarsacak kadar tehlikeli olacağını, sabah namazından çıkarken onu bekleyen Apache helikopterlerinin olduğunu, çünkü sandalyesinin tekerleklerinin tanklarının paletlerinden daha güçlü görüldüğünü söyleselerdi, inanır mıydın? Ancak inan bu da oldu.

Her şeyin bir taş, bir bıçak ve bir molotof kokteyli ile, ve şarjöründeki mermileri sadece elinle desteklediğinde duran tek bir tabanca ile başladığını söyleselerdi, inanır mıydın? İnan; bu da oldu.

Tabiat kanunlarına ve eşyanın tabiatına aykırı hareket eden, bir dağın zirvesine doğru giden bir su yolu gibi tuhaf olan bu insanların, bir taş, bıçak ve molotof kokteyli ile başladıkları işten, kendi ilk roketlerini yapmaya karar vereceklerini söyleselerdi, inanır mıydın? Ancak inan bu da oldu.

Ve sana, Virginia Teknoloji Üniversitesi’nde ders veren bir adamın, bu ilkel rokete bakıp, “Burada ne yapıyorum, onlar beni orada bekliyor, denklemi ben değiştireceğim!” dediğini, ülkesine geri dönüp gücünü ve her imkanını zerresine kadar kullanıp roket sistemlerini geliştirmek için harcadığını, şehitlik onurunu kazanmadan önce bile, gönlündeki en değerli roket olan Ayyaş 250’yi görmeyi başardığını söyleselerdi, inanır mıydın? Rakamı yanlış okumadın, bu adam kuşatma altında yaşadığı şehirden 250 km uzaktaki bir havaalanını vurdu. Tüm bunları sana birisi söylenmiş olsaydı inanır mıydın? Ancak şüphen olmasın, bunların hepsi oldu.

O birkaç yıl zarfında, sadece birkaç yıl içinde, kuşatma ve esaret altında iken, bu taş ve bıçakla başlayanların, bir orduya, alaylara, tugaylara, seçkin birliklere, muhafız birliğine, roket birimine, gölge birimine, istihbarat birimine, insan kurbağalara, mühendislik silahına, İHA birimine ve sinyal birimine dönüşeceğini söyleselerdi, inanır mıydın? Ancak bu da oldu; o halde inan!

Ve bir gün, dünyanın habersiz ve gaflette olduğu bir anda, aynı bu  insanların, taş ve bıçakla başladıktan sonra, siyonist işgal ordusunun Gazze Tugayı’nı kırk dakika içinde tamamen yok ettiklerini, askerlerin kafalarını çiğneyerek, öldürüp esir aldıklarını ve ağır kayıplar verdirdiklerini söyleselerdi, inanır mıydın? Ancak bu da oldu; o halde inan!

Bir yıl önce, kuşatma ve esaret altındaki birkaç adamın bir uçak yapacağını ve bölgedeki en güçlü orduya saldıracağını söyleselerdi, inanır mıydın?

Bir yıl önce, tamir atölyelerinde yaptıkları uçağın gerçekten uçacağını, uydular tarafından tespit edilemeyeceğini ve radarları atlatacağını söyleselerdi, inanır mıydın?

Ancak şimdi onların bir mucizeyi başardığını da biliyorsun!

Ve şimdi sana bu grubun azminin asla kırılmayacağını ve çok geçmeden onları Mescid-i Aksa’nın avlularında göreceğini söyleseler, belki de inanmazsın. Ancak gökleri ve yeri yaratan Allah adına yemin olsun ki bu da olacak, o halde buna da inanmalısın!

Edhem Şarkavi / Arap Bloğu

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu

31.07.2024  OF

‏ولكنَّه قد كانَ، فَصَدِّقْ!

لو قيل لكَ قبلَ أربعين عاماً من الآن، وأنتَ المطبوع في ذهنك صورة عن الهزائم العربية أمام جيش الاحتلال، أنَّ شيخاً قعيداً على كرسيٍّ مدولبٍ، بصدد أن يُنشىءَ حركةً لتقفَ بوجه هذا الاحتلال، أكنتَ تُصدِّق ؟! ولكنَّه قد كان، فصدِّق!

لو قيلَ لكَ أنَّ هذا الشيخ، وهو على كرسيّه هذا، سيهزُّ أركان دولةٍ هي الابنة المدللة لهذا الكوكب، وأنّه سيكون من الخطورة بمكانٍ أن تنتظره طائرات الأباتشي عند عتبة المسجد وهو خارجٌ من صلاة الفجر، لأنّها رأتْ أن دواليب كرسيّه أقوى من جنازير دباباتها، أكنتَ تُصدِّقْ، ولكنَّه قد كان فصدِّقْ!

لو قيلَ لكَ أنَّ الأمرَ قد بدأَ بحجرٍ وسكّين وزجاجة حارقة، ومُسدَّسٍ وحيد لا يثبتُ مشط رصاصه فيه إلا إذا أسندته بكفِّ يدكَ، أكنتَ تُصدِّق؟! ولكنَّه قد كان فصدِّقْ!

لو قيل لكَ أنَّ هؤلاء الذي يسيرون بعكسِ نظامِ الكونِ، وسُننِ الأشياءِ، الغريبون كجدولِ ماءٍ يتسلَّقُ جبلاً بدل أن ينحدرَ منه، وأنت الذي تعرفُ أنَّ الجداولَ لا يمكنها أن تتسلّقَ الجبالَ، قد قرروا أن ينتقلوا من الحجرِ والسّكينِ والزجاجةِ الحارقةِ إلى صنعِ صاروخهم البدائيّ الأول أكنتَ تُصدِّق؟! ولكنّه قد كان، فصدِّقْ!

وإنَّه لو قيل لكَ إنَّ رجلاً كان يُدرّسُ في جامعة فرجينيا للتّقنيّة، قد نظرَ إلى ذاك الصاروخ البدائي في مدينته، فقال في نفسّه: ماذا أفعلُ هنا وهم يحتاجونني هناك، سأقلِبُ المعادلة!

عادَ وأعملَ جمجمته، وصبَّ كل ذرّةٍ من كيانه وهو يُطوّرُ منظومةَ صواريخِ المقاومة، فلم ينلْ وسامَ الشّهادةِ إلا وكان قد رأى صاروخه الأثيرَ على قلبه، عيّاش ٢٥٠! لم تقرأ رقماً خاطئاً، هذا الرجل قصف مطاراً على بعد ٢٥٠ كلم من مدينته المحاصرّة، أكنتَ تُصدّقُ لو قيل لك كل هذا؟! ولكنّه قد كان فصدِّقْ!

لو قيل لكَ إنّ أولئكَ الثُّلّة القِلَّة الذين بدأوا الأمرَ بالحجر والسّكين والزجاجة الحارقة، قد صاروا في بِضعَ سنين، بضعَ سنين فقط، وهم تحت الحصار جيشاً جرَّاراً، ألويةٌ وفِرقٌ وكتائب، نُخبة وكتيبة حُفّاظٍ، وحدة صواريخ ووحدة ظلٍّ واستخبارات، ضفادع بشريّة وسلاح هندسة، كتيبة مسيّراتٍ وسلاح إشارة، أكنتَ تُصدِّقْ، ولكنّه قد كان فصدّق!

لو قيل لكَ إنه وفي يوم وعلى غفلةٍ من العالم كلّه، هؤلاء أنفسهم الذين بدأوا الأمر بالحجر والسّكين والزجاجة الحارقة قد أبادوا فرقة غزَّة في جيش الاحتلال عن بكرة أبيها في أربعين دقيقة، داسوا رؤوس الجنود بأحذيتهم، قتلوا وأسروا وأثخنوا، أكنتَ تُصدِّق، ولكنّه قد كان فصدِّقْ!

لو قيل لكَ قبل عامٍ أن بضعة رجالٍ محاصرين سيصنعون طائرة وينقضُّوا على أقوى جيشٍ في المنطقة، هل كنتَ تُصدِّق؟

لو قيل لكَ قبل عامٍ أن الطائرة التي صنعوها في ورش الحدادة ستُحلّق فعلاً، لن ترصدها الأقمار الصّناعية، وستُفلتُ من الرادارات،

 أكنتَ تُصدّق؟

ولكنك الآن تعلم أنهم صنعوا معجزة!

ولو قيلَ لكَ الآن أنّ هذه العصابة لن تُكسرَ أبداً، وأنه لن يطول الوقت حتى تراهم في باحات المسجد الأقصى، فلربما لن تُصدِّق، ولكن والذي خلقَ السماوات والأرض أنَّ هذا سيكون، فصدِّقْ!

أدهم شرقاوي / مدونة العرب