Türkiye’deki Ramazan Farklı mı?

Ramazan Ayını Tazim Eden Bir Toplumun İçinde Ramazan’a Şahit Olma Nimeti

Bu, Allah’ın nimetlerinden bir nimettir ki, birçok insan bunun farkında değildir. Farkında olanlar bile çoğunlukla kıymetini tam anlamazlar. Bu nimet, Ramazan ayının size; bu mübarek aya hürmet eden, onun değerini bilen, gelişine sevinip kavuşmak için can atan, uzun süredir beklenen bir dostu karşılar gibi hazırlık yapan bir topluluğun içinde gelmesidir. Öyle ki, bu ayda hayatın tamamının yüzü değişir ve süslenir.

Bu nimeti gündeme getirmem belki de değerini idrak etmemden kaynaklanıyor. On bir yıl boyunca çok sevdiğim ve kendisine çok şey borçlu olduğum Türkiye’de yaşadıktan sonra bu nimetin farkına vardım. Türkiye’de, asırlar boyunca İslami bir kimlikle yaşamış hayatı bu kimliğe yeniden döndürmek için gösterilen tüm çabalara rağmen, İslami köklere sahip hükümetin İslami değerleri güçlendirmek adına attığı tüm adımlara rağmen, toplumun geniş bir kesimine hilafetin yıkılmasından sonra kök salmış laiklik izleri hala görülüyor.

Bir Arap Müslüman olarak Türkiye’de yaşadığınızda, çevrenizde birçok kişinin Ramazan günü açıktan oruç yeme konusunda kayıtsız olduğunu görürsünüz. İnsanların hayatında belirgin bir değişiklik fark etmezsiniz. Sanki sıradan günler yaşanıyormuş gibi… Burada cami duvarlarının içinden bahsetmiyorum, genel atmosferden bahsediyorum. Elbette bu bir genelleme değil; bu sözler, kendi memleketimde Ramazan’ı defalarca yaşamış bir Arap olarak yaptığım karşılaştırmalara dayanıyor. Gerçekten de iki durum arasında mukayese edilemez bir fark var.

Ramazan ayını, daha gelmeden önce gelişini özlemle bekleyen, ona kavuşmayı gönülden dileyen, bu ayı karşılamak için hem manevi hem de maddi hazırlıklara girişen bir toplum içinde yaşamak gerçekten çok büyük bir nimettir.

Teravih namazına akın eden kalabalıkları, sanki susuz kalmış da suya koşuyormuş gibi görmek… Hayırda yarışanları, fakirleri doyurmak ve oruçlulara iftar ettirmenin sevabını almak için birbirleriyle yarışanları görmek… İnsanların Kur’an’a yönelip mukabelelere katılmalarını, kim daha çok hatim yapacak diye birbirleriyle tatlı bir rekabete girmelerini görmek…

Ramazan’ın ruhuna uygun olarak ülkenin tüm vakit düzeninin, namazlara, iftara ve teravihe göre ayarlanmasını görmek… İnsanların birbirlerini sürekli Ramazan tebriğiyle selamlamalarını izlemek… İşte bunlar, Allah’a hamd edilmesi gereken çok büyük nimetlerdir. Bu nimetin kıymetini, özellikle gayrimüslim ülkelerde azınlık olarak yaşayanlar çok iyi bilir. Elbette bu ülkelerde de Ramazan’a dair bazı izler vardır, ama asla müslüman Arap ülkelerindeki kadar yoğun ve köklü değildir.

Bu nimet sayesinde insan, hayır işlerinde kendisine destek olacak insanları bulur. Bu atmosfer, kişiyi bu mübarek ayda kendini yeniden inşa etmeye sevk eder. Ramazan’ın, kısa sürede geçip gidecek ve bir daha kavuşup kavuşamayacağı meçhul olan sevgili bir misafir olduğunu hatırlatır.

Ramazan ayını tazim eden bir toplumda yaşamak, insana topluca yapılan ibadetlerin hazzını yaşatır. Bu da ruhları arındırmada, kalpleri yumuşatmada büyük etki bırakır. Ramazan’da şeairi İslamın açıkça sergilenmesi, insanları Kur’an’ın şu emrine daha yakın hale getirir: “İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın; günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın.” (Maide, 2)
İnsan, çevresindekilerden etkilenmeye meyillidir. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Kişi dostunun dini üzeredir; öyleyse her biriniz kiminle dostluk kurduğuna dikkat etsin.”

Ramazan’a şahit olmak büyük bir nimettir. Ancak Ramazan’a onu yücelten, ona kıymet veren bir toplumun içinde şahit olmak ise bambaşka ve daha büyük bir nimettir. Bu nimeti idrak edip Allah’a şükredin. Hamd, nimetleriyle hayırlı işlerin tamamlanmasını sağlayan Allah’a mahsustur.

Ve Allah, işinde daima galip gelendir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.

İhsan el-Fakih
Doha

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
03.03.2025 Üsküdar

نعمة شهود رمضان بين قومٍ يوقّرون رمضان

نعمةٌ من نعم الله لا يستحضرها كثير من الناس، وإن استحضروها فغالبا لا يدركون قيمتها، إنها نعمة أن يأتي رمضان عليك وأنت بين أناسٍ يبجّلون هذا الشهر الفضيل، ويعرفون له قدره، ويبتهجون بطلائعه، ويستعدون لاستقباله كحبيب طال به الغياب، فترى وجه الحياة بكامله قد تغير وتزين في هذا الشهر.

ربما أثير الحديث عن هذه النعمة، لأنني أدركت قيمتها، بعد أن أمضيت 11 عامًا في تركيا التي أحبها وأدين لها بالكثير، فعلى الرغم من الجهود التي تُبذل لإعادة مظاهر الحياة التركية إلى الصبغة الإسلامية التي عاشت بها عدة قرون، وعلى الرغم من الخطوات التي قطعتها الحكومة ذات الجذور الإسلامية في تعزيز الشعائر الإسلامية، إلا أن بعض الناس لا يزال حاملا لمظاهر العلمانية التي تجذرت في شريحة واسعة منه من بعد سقوط الخلافة العثمانية.

عندما تعيش كمسلم عربي في تركيا سترى كثيرا ممن حولك لا يبالون بالجهر بالفطر في نهار رمضان، لا تلحظ تغيرات واضحة في حياة الناس، وكأنهم يعيشون أياما عادية، وأعني هنا خارج جدران المساجد، كما لا أقصد هنا التعميم، ولكنني أتحدث من واقع المقارنة التي ارتكزت على كوني عربية شهدت في موطنها شهر رمضان مرارًا وتكرارًا، فليس هناك وجه للمقارنة بين الواقعيْن.

إنها حقًا نعمة عظيمة أن تشهد هذا الشهر وأنت بين قومٍ ترى في أحاديثهم قبل رمضان الشوق إلى مجيئه، والدعوات الحارة بأن يبلغهم هذا الشهر، والاستعدادات التي تجري على قدم وساق لاستقباله، سواء كانت استعدادات إيمانية تعبدية أو مادية.

أن تشهد الجموع تتدفق إلى صلاة التراويح كأنها تطلب السقيا، أن ترى التنافس في فعل الخيرات، والحرص على إطعام الفقراء ونيل ثواب إفطار الصائمين.
أن ترى الناس من حولك يقبلون على كتاب الله، ويتبارى الأقران في عدد الختمات التي ينجزونها في هذا الشهر.

أن ترى كل ميقات كل شيء في البلد متكيفا مع شعائر رمضان من صلوات وإفطار وتراويح، وأن ترى التهانئ لا ينقطع بثّها بين الناس، فتلك والله نعمة عظيمة، يشعر بالحرمان منها خاصة أولئك الذين يعيشون كأقليات في بلدان غير إسلامية، ولا أعني هنا غياب هذه المظاهر بصورة مطلقة، لكن مهما بدا منها شيء فلن تكون بذات القدر في البلدان العربية الإسلامية.

إن من شأن هذه النعمة، أن يجد المرء خلالها على فعل الخير أعوانا، يشدون أزره على فعل الخير، وتدفعه هذه الأجواء إلى أن يعيد صياغة شخصيته في ذلك الشهر الفضيل، وتجعله يستحضر حقيقة أن رمضان ضيف حبيب يأتي على فاقة، سرعان ما تمضي أيامه ويرتحل، فيكون الوداع الذي لا يعرف المرء هل سيشهده مرة أخرى أم تعاجله المنيّة.

إن المجتمع الذي يغلب عليه توقير شهر رمضان، يستشعر المرء فيه جماعية الطاعة، ومن ثم يُحدث تأثيرا قويا في تهذيب النفوس وتصفية القلوب، فهذا الإظهار لشعائر الإسلام في رمضان يقرب الناس من الامتثال للتوجيه القرآني (وتعاونوا على البر والتقوى ولا تعاونوا على الإثم والعدوان)، والإنسان قد جُبل على التأثر بمن حوله كما جاء في الحديث النبوي (الرجل على دين خليله فلينظر أحدكم من يخالل).

فأن تشهد رمضان فتلك نعمة عظيمة، وإن تشهده بين من يُجلّه فتلك نعمة عظيمة أخرى، فاشكروا الله عليها، فالحمدلله الذي بنعمته تتم الصالحات ..

والله غالب على أمره ولكن أكثر الناس لا يعلمون.

إحسان الفقيه
الجزيرة العربية
الدوحة