Suriye’de Nüfuz Mücadelesi ..
Beşar Esad rejiminin 8 Aralık 2024’te düşmesinin ardından, Suriye’de nüfuz haritası köklü bir şekilde değişti.
Bu çöküş, özellikle İran’ın nüfuzunun zayıflaması ve Rusya’nın varlığının gerilemesi gibi önemli sonuçlar doğurdu. Bu durum, Türkiye ve İsrail başta olmak üzere diğer bölge güçlerinin Suriye’de nüfuz mücadelesine girişmesine zemin hazırladı.
Türkiye ve Yeni Suriye: Çıkarlar ve Hedefler
Türkiye, Esad rejimini deviren silahlı grupların en büyük destekçilerinden biri oldu ve bu nedenle Suriye’nin yeni düzeninde güçlü bir nüfuz sahibi olma hakkını kendinde görüyor. Ankara’nın bakış açısına göre, yeni Suriye yönetimi Türkiye’ye minnettar olmalı ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet edecek şekilde devletin yeniden inşasında Ankara ile iş birliği yapmalıdır.
Türkiye’nin Suriye’deki çıkarları birkaç temel noktada toplanıyor:
1. Türkiye’de bulunan bir milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine geri dönmesi. Mültecilerin varlığı, Türkiye’de hem siyasi hem ekonomik bir yük olarak görülüyor.
2. Suriye Kürtlerinin ayrıcalıklı bir siyasi statü elde etmesinin engellenmesi. Ankara, Suriye’deki Kürtlerin özerklik kazanmasının, Türkiye’deki Kürtlere benzer talepler için ilham kaynağı olmasından endişe ediyor.
3. Suriye’nin yeniden imarı projelerinde büyük pay almak. Bu projeler altyapıdan ordu ve güvenlik kurumlarının yeniden yapılandırılmasına kadar geniş bir alanı kapsıyor.
Ancak Türkiye’nin Suriye’de artan nüfuzu, sadece siyasi ve ekonomik boyutta kalmıyor; bu durum, İsrail başta olmak üzere başka ülkeleri de endişelendiriyor.
İsrail ve Yeni Suriye: Endişeler ve Stratejiler
İsrail uzun süredir, İran’ın Suriye’deki nüfuzunu ve özellikle “ateş çemberi” stratejisini boşa çıkarmayı öncelikli hedef olarak gördü. Bu strateji, İran’ın Lübnan’daki Hizbullah, Yemen’deki Husiler ve Irak’taki Şii milisler aracılığıyla İsrail’i kuşatma planına dayanıyordu.
Son yıllarda İsrail, Suriye’deki İran noktalarına ağır darbeler indirerek bu stratejiyi sekteye uğrattı ve Esad rejiminin çökmesine katkıda bulundu. Ancak İsrail’in beklemediği bir durum ortaya çıktı: Esad’ın bıraktığı boşluğu İran değil, Türkiye doldurdu. Bu da İsrail için yeni bir tehdit anlamına geliyor.
İsrail Neden Türkiye’nin Suriye’deki Nüfuzundan Endişeli?
1. Türkiye ile İsrail arasında doğrudan bir temas hattı oluşması: Esad rejiminin çökmesiyle birlikte, Türk ordusu Suriye’nin güneyine kadar inme fırsatına kavuştu. Bu, tarih boyunca ilk kez Türkiye ve İsrail’in doğrudan karşı karşıya gelme ihtimalini doğurdu.
2. Türkiye’ye yakın bir İslami yönetim tehlikesi: İsrail, Türkiye’nin desteklediği yeni Suriye hükümetinin Hamas gibi gruplara güvenli bir sığınak sağlayabileceğinden korkuyor. Bu durum, İsrail’in güvenliğine doğrudan tehdit oluşturabilir.
3. Türkiye’yi çevreleme stratejisi: İsrail, Suriye’de kalan Rus nüfuzunu Türkiye’ye karşı bir denge unsuru olarak kullanmaya çalışıyor. Ayrıca, Suriye’deki Dürzîler ve Kürtler gibi azınlıklarla temas kurarak, Türkiye’nin etkisini sınırlayacak mahalli müttefikler kazanmaya çabalıyor.
“Nigel Komitesi” ve Türkiye Tehdidi Uyarısı
Ocak 2025’te, eski İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Yakup Nigel’in başkanlık ettiği “Nigel Komitesi”, İsrail ile Türkiye arasında Suriye’de askeri bir çatışma riskine dair uyarıda bulundu. Komite, Türkiye’nin oluşturduğu tehdidin bazı yönleriyle İran’dan bile daha tehlikeli hale gelebileceğini rapor etti.
İsrail-Türkiye Geriliminin Tırmanması
İsrail’in endişesi sadece askeri tehditlerle sınırlı kalmadı. Ankara ile Tel Aviv arasındaki siyasi gerilimler de artış gösterdi:
• Temmuz 2024’te Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karabağ, Azerbaycan ve Libya’da yaptığımız gibi İsrail’i de işgal edebiliriz.” dedi.
• Nisan 2024’te Türkiye, İsrail’e ticaret ambargosu uyguladı. Ancak bazı Filistinli aracıların ambargoyu deldiğine dair haberler çıktı.
• Türkiye, Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’i Gazze’de savaş suçu işlemekle suçlayan davasını destekledi.
İsrail’in Türkiye’nin Nüfuzuna Karşı Stratejisi
İsrail, Türkiye’nin artan etkisine karşı bazı hamleler yaptı:
1. Esad sonrası güney Suriye’de toprak işgali: Böylece İsrail sınırına yakın bölgelerin kontrol altında tutulması amaçlanıyor.
2. Suriye’nin askeri kapasitesini yok etmek: Böylece bu kapasitenin Türkiye destekli grupların eline geçmesi engellenmek isteniyor.
3. Güney Suriye’de silahsız bölge oluşturma: Türkiye yanlısı unsurların bu bölgelere girmesi engellenmek isteniyor.
4. Rusya ve ABD ile iş birliği: Rus askeri varlığının devamı için diplomatik temaslarda bulunarak Türkiye’nin tek başına kontrolü engellenmek isteniyor.
5. Kürtler ve Dürzîler gibi gruplara destek: Türkiye karşıtı mahalli unsurların güçlendirilmesiyle Ankara’nın hareket alanını daraltmak amaçlanıyor.
Dürzîleri Kazanma Çabası ve Müdahale Gerekçeleri
İsrail’in önemli hamlelerinden biri de Suriye’deki Dürzîleri kendi tarafına çekme girişimi oldu. Netanyahu, “Yeni Suriye yönetiminin Dürzîlere zarar vermesine izin vermeyeceğiz.” diyerek, askeri müdahale tehdidinde bulundu.
Aynı dönemde Wall Street Journal, İsrail’in Dürzîleri yeni yönetimi reddetmeye ve özerklik talep etmeye teşvik ettiğini ortaya çıkardı. Bu plan, Suriye’nin etnik ve mezhepsel temelde federal bir yapıya kavuşturulması ve Türkiye’nin hakimiyetinin sınırlandırılması için uluslararası desteği mobilize etmeyi amaçlıyor.
Türkiye-İran Çatışması
Nüfuz mücadelesinin kızışması, Türkiye ve İran’ı da karşı karşıya getirdi. İran, Türkiye’yi kendisini Suriye’den çıkarmak için İsrail ve ABD ile iş birliği yapmakla suçlarken, Türkiye de İran’ı Suriye’yi istikrarsızlaştırarak geri dönme fırsatı üretmeye çalışmakla suçluyor.
İki ülke arasındaki gerilim karşılıklı sert açıklamalara dönüştü. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İran’ın politikalarını “yayılmacı ve hegemonik” olarak nitelendirirken, Tahran bu ifadeleri “küstah” olarak değerlendirdi. Bu gerilim, karşılıklı büyükelçilerin dışişlerine çağrılmasına kadar tırmandı.
Suriye’nin Geleceği: Sürekli Çatışma mı, Yoksa Anlaşma mı?
Suriye’nin geleceğine dair iki olasılık öne çıkıyor:
1. Türkiye ve İsrail arasında doğrudan askeri çatışma: Taraflar nüfuz paylaşımı konusunda anlaşamazsa bu senaryo gerçekleşebilir.
2. Türkiye-İsrail anlaşması: Nüfuzun kuzeyde Türkiye, güneyde İsrail arasında paylaşılmasını ve federal bir yapı kurulmasını içeren bir uzlaşma ihtimali de masada.
Sonuç olarak, Esad sonrası Suriye, bölgesel güçlerin açık mücadele sahasına dönüşmüş durumda ve bu çekişmelerin bedelini yine Suriye halkı ödüyor.
Kaynak: El Minber El Hurr (Serbest Kürsü)
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
07.03.2025 Üsküdar
بعد سقوط نظام بشار الأسد في 8 ديسمبر 2024، تغيرت خريطة النفوذ في سوريا بشكل جذري. كان لهذا السقوط تداعيات كبرى، أبرزها ضعف النفوذ الإيراني وتراجع الوجود الروسي، مما أفسح المجال لقوى إقليمية أخرى للتنافس على النفوذ داخل سوريا، وعلى رأسها تركيا وإسرائيل.
● تركيا وسوريا الجديدة: المصالح والأهداف
كانت تركيا من أكبر الداعمين للجماعات المسلحة التي أطاحت بنظام الأسد، وترى أن من حقها أن يكون لها نفوذ قوي في سوريا الجديدة. من وجهة نظر أنقرة، فإن النظام السوري الجديد مدين لها، وينبغي أن يتعاون معها في إعادة تشكيل الدولة السورية بما يخدم المصالح التركية.
● تشمل هذه المصالح عدة محاور رئيسية:
- إعادة مليون لاجئ سوري من تركيا إلى وطنهم، حيث يمثل وجودهم عبئًا سياسياً واقتصادياً على تركيا.
- منع الأكراد من الحصول على وضع سياسي مميز، إذ تخشى أنقرة من أن يمنح الحكم الذاتي لأكراد سوريا نموذجًا قد يلهم أكراد تركيا للمطالبة بحقوق مماثلة.
- الحصول على حصة كبيرة من مشاريع إعادة إعمار سوريا، بما في ذلك تطوير البنية التحتية، وتشكيل الجيش والمؤسسات الأمنية.
لكن النفوذ التركي المتزايد في سوريا لا يقتصر فقط على التوجهات السياسية والاقتصادية، بل يثير قلق دول أخرى، وعلى رأسها إسرائيل.
● إسرائيل وسوريا الجديدة: المخاوف والاستراتيجيات
لطالما كانت إسرائيل معنية بشكل أساسي بإفشال المخططات الإيرانية في سوريا، وخاصة استراتيجية “حلقات النار”، التي سعت من خلالها إيران إلى تطويق إسرائيل عبر دعم ميليشيات مسلحة مثل حزب الله في لبنان، والحوثيين في اليمن، وجماعات عراقية موالية لها.
خلال السنوات الماضية، نجحت إسرائيل في توجيه ضربات قاسية لهذه الاستراتيجية عبر استهداف مواقع إيرانية في سوريا، مما أدى إلى إضعاف النفوذ الإيراني هناك وساهم في سقوط الأسد. لكن ما لم تكن إسرائيل تتوقعه هو أن الفراغ الذي تركه الأسد قد يملأه النفوذ التركي، وهو ما بات يشكل تهديدًا جديدًا لها.
● لماذا تخشى إسرائيل النفوذ التركي في سوريا؟ - وجود خط تماس مباشر بين تركيا وإسرائيل لأول مرة في التاريخ: مع سقوط الأسد، باتت القوات التركية قادرة على التوغل نحو الجنوب السوري، مما يعني أن هناك احتمالية أكبر للمواجهة المباشرة بين الطرفين.
- مخاوف من إقامة إمارة إسلامية موالية لتركيا: ترى إسرائيل أن حكومة سورية جديدة مدعومة من تركيا قد توفر ملاذًا آمنًا لجماعات مثل حماس، مما يشكل تهديدًا أمنيًا مباشرًا لها.
- استراتيجية احتواء تركيا: تحاول إسرائيل استغلال النفوذ الروسي المتبقي في سوريا لمنع أنقرة من الانفراد بالسيطرة، وتسعى للتواصل مع أقليات داخل سوريا، مثل الدروز والأكراد، لكسب حلفاء محليين ضد التمدد التركي.
● لجنة “نيجال” والتحذير من التهديد التركي
في يناير 2025، حذرت لجنة “نيجال”، التي يرأسها مستشار الأمن القومي الإسرائيلي السابق يعقوب نيجال، من خطر مواجهة عسكرية محتملة بين إسرائيل وتركيا في سوريا. وأوصت اللجنة بأن تستعد إسرائيل لمواجهة هذا التهديد الجديد، معتبرةً أنه قد يكون “بعض النواحي أخطر من التهديد الإيراني”.
● تصاعد التوترات بين إسرائيل وتركيا
لم تقتصر المخاوف الإسرائيلية على التهديد العسكري المحتمل، بل زادت بسبب المواقف السياسية الصدامية بين أنقرة وتل أبيب:
- في يوليو 2024، قال الرئيس التركي أردوغان: “يمكن لتركيا أن تغزو إسرائيل كما فعلت في كاراباخ وأذربيجان وليبيا”.
- في أبريل 2024، فرضت تركيا حظرًا تجاريًا على إسرائيل، رغم التقارير التي تحدثت عن طرق للالتفاف عليه عبر وسطاء فلسطينيين.
- دعمت تركيا جنوب إفريقيا في قضية محكمة العدل الدولية التي تتهم إسرائيل بارتكاب جرائم حرب في غزة.
● استراتيجية إسرائيل لمواجهة النفوذ التركي في سوريا
إسرائيل لم تقف مكتوفة الأيدي أمام تصاعد النفوذ التركي، وسعت إلى تنفيذ عدة استراتيجيات لإبقاء سيطرتها على الوضع:
- احتلال مساحات في جنوب سوريا بعد سقوط الأسد، لضمان بقاء مناطق قريبة من حدودها تحت سيطرتها.
- تدمير القدرات العسكرية السورية حتى لا تقع في أيدي جماعات قد تستخدمها ضد إسرائيل.
- فرض منطقة منزوعة السلاح في جنوب سوريا، ومنع أي قوات موالية لأنقرة من التواجد فيها.
- التواصل مع روسيا وأمريكا لضمان بقاء القواعد العسكرية الروسية في سوريا، لمنع تركيا من الانفراد بالسيطرة.
- دعم جماعات معارضة للنفوذ التركي، مثل بعض الفصائل الكردية والدروز، في محاولة لاستمالتهم أو على الأقل استغلالهم كورقة ضغط.
● محاولة استمالة الدروز وخلق مبررات للتدخل
إحدى أبرز استراتيجيات إسرائيل كانت محاولة استمالة الدروز في سوريا، حيث أعلن نتنياهو أنه “لن يسمح للنظام السوري الجديد بإلحاق الأذى بالدروز”، وهدد بالرد عسكريًا في حال تعرضوا لأي اضطهاد.
بالتزامن مع ذلك، كشفت صحيفة وول ستريت جورنال أن إسرائيل تسعى إلى إقناع دروز سوريا برفض الحكومة الجديدة والمطالبة بالحكم الذاتي، ضمن خطة أوسع لدفع المجتمع الدولي نحو تأييد نظام فدرالي في سوريا على أساس عرقي وطائفي، ما يضمن لإسرائيل وجود مناطق عازلة تمنع تركيا من الهيمنة الكاملة على سوريا.
● الخلاف التركي الإيراني في سوريا
مع تصاعد التنافس على النفوذ، تدهورت العلاقات بين تركيا وإيران، حيث تتهم طهران أنقرة بالتواطؤ مع إسرائيل وأمريكا لإخراجها من سوريا، بينما تتهم تركيا إيران بالسعي إلى زعزعة استقرار سوريا لإيجاد فرصة للعودة إليها.
وصلت التوترات بين البلدين إلى تبادل التصريحات العدائية، حيث وصف وزير الخارجية التركي هاكان فيدان السياسة الإيرانية بأنها “سياسة هيمنة واستحواذ”، وردت طهران بوصف تصريحاته بـ”الوقحة”، مما أدى إلى استدعاء السفراء بين البلدين للتوبيخ.
● مستقبل سوريا: صراع مستمر أم تسوية محتملة؟
مع احتدام الصراع بين تركيا وإسرائيل، ومراقبة القوى الإقليمية الأخرى للوضع عن كثب، هناك احتمالان رئيسيان لمستقبل سوريا: - تصاعد التوترات وصولًا إلى مواجهة عسكرية مباشرة بين إسرائيل وتركيا، خاصة إذا لم يتمكن الطرفان من التوصل إلى تفاهم حول مناطق النفوذ.
- اتفاق تركي – إسرائيلي ضمن صفقة لتقاسم النفوذ في سوريا، بحيث تحصل تركيا على موطئ قدم في الشمال، بينما تحتفظ إسرائيل بنفوذها في الجنوب، مع قبول نظام فيدرالي يضمن تعددية القوى داخل سوريا، مما يمنع أي طرف من الهيمنة المطلقة.
في النهاية، سوريا ما بعد الأسد أصبحت ساحة صراع مفتوح بين القوى الإقليمية، حيث تسعى كل دولة لضمان أكبر قدر من المكاسب، بينما يدفع الشعب السوري ثمن هذه التدخلات الدولية والإقليمية.
نقلا عن “المنبر الحر”