Sığınmacı mı, Göçmen mi, Muhacir mi?

Hemen altta yer verdiğim notu bana, kendisini Milliyetçi, Atatürkçü bir Müslüman olarak tanıtan, Em. Albay Hüseyin Akkaya Bey yolladı. Tabi ne diyeceğimi merak ettiği için. Notu okudum; aklıma gelenleri olduğu gibi, sade bir üslupla yazdım.

GÖÇ MES’ELESİ VE SONUÇLARI ..

Yakın tarihte iki ülke sığınmacı nedeniyle 30 yılda tümüyle değişti.
-Biri Lübnan. 1980’lerde Filistinli sığınmacılar ülkeyi dönüştürdü ve Lübnan çöktü. Ne ordusu kaldı ne ekonomisi. Ortadoğu’nun Paris’iydi. Turizm cennetiydi.
-Diğeri Pakistan. 1980’de 4.5 milyon Afganistanlı sığınmacıyı kabul etti ve uyuşturucu, çeteleşme, terör, kaçakçılık zirveye çıktı. Pakistan bir daha gün yüzü görmedi. Hindistan’la rekabet ediyordu.
-Sırada Türkiye var. Bu iki ülkeden çok daha fazla sığınmacı kabul etti. Ve ekonomi dahil, toplumun huzuru, güvenliği, sosyolojisi, kültürü bozuldu. Küresel suçlarda zirveye çıktı, insan kaçakçılığı, uyuşturucu, kokain ticaretinin ana merkezlerinden biri oldu. Mafya suçları sıçradı. Ve Türkiye gün yüzü görmüyor. Eğer sığınmacı/göçmenler gönderilmezse ülke çöker. Bu tarihi ve sosyolojik gerçektir. Siyaset üstüdür ve milli bir BEKA sorunudur. Bu BEKA sorununun iktidarı, muhalefeti olmaz. TBMM bu duruma el koymalıdır. Hamasetle, dini yaklaşımlarla bu BEKA sorunu giderilemez.
Paylaşan:
Em. Albay Hüseyin Akkaya
07.10.2024

Albayım,
Paylaştığınız bu notu okuyunca, Vah Türkiyem vah, demek zorunda kaldım. Neden diye sorarsanız, şunları yazmak zorundayım:
Toplumu, ideolojik düşmanlıklara zemin hazırlayarak bölüp parçalayan komitacı, darbeci ve ittihatçı zihniyet, bugün kendi ektiği fitne tohumlarının sorumlusunu aramak üzere gerekçe üretmeye çalışıyor. Sanki Suriye ve Afganistan’dan başka ülkemizde göçmen getirilmemiş gibi fatura sadece bu iki ülke göçmenlerine kesilmeye çalışılıyor. Çünkü onlar Müslüman ve tehlike arzediyor; öyle mi?
Oysa bugün Türkiye’nin nüfusu 90 milyon, zikredilen ülkelerden gelen göçmenler ise 3-4 milyon civarında, bu göçmenlerin toplamı nüfusa oranla % 5 in altında görünüyor; yani Türkiyede yaşayan 100 kişiden sadece 4 kişi göçmenlerden oluşuyor. Mevcut bu durumun da insani sebepleri ve gerekçeleri olduğu gibi, geçici bir durum olduğunu da dikkate almalıyız.

Halbuki 1927 yılına kadar Türkiye’ye getirilip köşebaşlarına yerleştirilen Sabatayist, Rum, Ermeni’lerin sayısında ihtilaf olsa da en düşük sayı zikredenler bile 500 bin sayısından bahsediyor; bir milyon diyenler de var. Üstelik bunların hepsine vatandaşlık verilmiş ve ittihatçı zihniyetin hakimiyeti için devlet kurumlarının köşe başlarına, en merkezi noktalara yerleştirilmişler; bugün “O olmasaydı biz olmazdık” diyen güruhun çoğunluğu bu güruhtur.

1927 den önceki Osmanlı nüfus kayıtlarında bunların kayıtları olmadığı için, bunların kimler olduğunu öğrenmenin çok zor olmadığını söyleyebiliriz. O tarihlerde Türkiye’nin nüfusu 11-12 milyondu. Nüfusun çoğunluğu da çocuk ve kadınlardan oluşuyordu. Bu göçmenlerin Türk toplumunun yapısına etkisini, bugünkü sorumsuzluk, bozulma ve ahlaksızlığa olan tesirini araştırmaktan söz eden duydunuz mu? Türkiye’ye Ukrayna ve İsrail, hatta Lübnan hiristiyanlarından gelen göçten bahsedilmezken neden hep Suriye ve Afganistan’dan gelen göçmenlerden bahsedilmesinin sebebini hiç düşündünüz mü?

Türkiye’nin bir savaşla karşı karşıya kalmasını arzu etmez ve istemeyiz. Ancak Ufukta görülmeye başlayan böyle bir tehlikenin varlığını da inkar edemeyiz. Allah korusun böyle bir durumda, Türkiye’den kaçmak isteyenlerin başında, “O olmasaydı biz olmazdık” diyen bu güruhun olacağını görenler şaşırmamalı. O güruh “Türkiye Rakıdır; Rakı Türkiye’dir.” diyen güruhtur. Onlardan başlayarak Türkiye’ye zarar veren göçmenler ülkelerine dönmeli diyenleri anlamakta zorlanmayız. Hedef saptırmak için gürültü çıkartan gayri Müslim, Ermeni Rum, Sabatayist göçmenler, İsrail’in Kıbrıs’ta aldığı gayri menkuller için feryat ediyor mu? Gözünüz onların üzerinde olsun. Suriye ve Afgan göçmenleri ile kafayı bozanlar da onlardır. Uzun zamandan beri ellerinde olan Türkiye’nin kontrolü ellerinden çıkmak üzere olması onların çıldırtan temel sebeplerden biri olup gerisi lafügüzaftır vesselam.
07.10.2024 Üsküdar
Ahmet Ziya İbrahimoğlu