Yahya Sinvar’ın Şehadeti ..

Yahya as-Sinvar’ın Şehadeti Üzerine ..


Bir Müslümanın kâfirler tarafından öldürülmesine ancak bir münafık sevinir. Peki ya bu Müslüman “mücahid” olup da savaş meydanlarını terk etmeyen biriyse, Eğer Yahya es-Sinvar öldüyse, Allah’tan onu şehitler arasına kabul etmesini dileriz. Allah Hayy’dır; hayattadır ve asla ölmez. Düşmana karşı direniş bir fikirdir, cihat ise İslam’ın bir ibadetidir. Sinvar’ın ölümü direnişi bitirmez, şehit olduğu haberinin doğrulanmasıyla Allah yolundaki cihat da sona ermez. Eğer Sinvar hayattaysa, Allah’tan onu korumasını, ayaklarını sabit kılmasını ve İslam’ın ve Müslümanların düşmanlarına karşı ona zafer nasip etmesini dileriz.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir; ona zulmetmez ve onu düşmana teslim etmez.” Bir Müslümanın görevi, diğer Müslüman kardeşine yardım etmek ve zarar görmesi veya ölümü karşısında üzülmektir, buna sevinmek değildir. Müslümanlar arasında ihtilaf olsa bile herkes barışı sağlamak için çaba göstermelidir: “Kardeşlerinizin arasını düzeltin.” Bir Müslümanın öldürülmesine sevinmek, bu İslami kuralları ihlal eder. Yani, kan dökücü Siyonist düşman tarafından Yahya es-Sinvar’ın öldürülmesine sevinmek için hiçbir şer’i gerekçe yoktur, hatiplerin aksini söylediğine inanmış olsanız bile.

Müslümanlar arasındaki anlaşmazlıklar ne olursa olsun, hiçbir kimsenin zalim Siyonist işgale karşı direnen bir Müslüman’ın öldürülmesine sevinme hakkı yoktur; ki dünyadaki bütün onurlu insanlar bu işgalin kan dökücülüğü konusunda hemfikirdir.

Sinvar, bir Müslümanı öldürmedi, halka zulmetmedi, kimseyi evinden sürmedi ve kimsenin sınırlarına veya haklarına saldırmadı. Şu kişiyi övmek veya bu kişiye teşekkür etmek onun yürüttüğü mücadelenin bir parçasıdır ve bu mücadelenin zorluklarını bizden daha iyi bilmektedir.

Biz (savaş meydanının dışında olanlar) hiçbir Müslümanı öldüren bir düşmanı övmeyiz ve ona teşekkür etmeyiz, hatta bu düşman başka Müslüman kardeşlerimizi destekliyor olsa bile. Bu konuda farklı düşünen ve saygı duyduğumuz elitler olabilir. Fakat bu konuda farklı düşünmemiz, kardeşlerimizi yalnız bırakmamız veya onlara haksızlık yapılmasına izin vermemiz anlamına gelmez.

Sinvar, İsmail Haniye ve Gazze ile Filistin genelindeki mücahidlere ve direnişçilere ihanet eden kimse, sessiz kalmalı ve utanıp uzak bir köşeye çekilmelidir. Kendi ölümünü ve tıpkı Sinvar gibi olan arkadaşlarının yatağında, bir kaza sonucu, beyin kanaması, kanser veya beyin kaslarında atrofi nedeniyle öleceğini düşünmelidir. Kendi yaklaşan ölümünü, dünya nimetlerini terk eden gençler ve erkeklerle karşılaştırmalıdır.

Filistinli herhangi bir mücahidin öldürülmesine kimsenin önünde sevinmesine izin vermeyeceğim, özellikle bu kişi sadece Filistin davası için değil, tüm ümmet adına ölüm kalım mücadelesi veren biri olduğunda! Kaldı ki bu kişi Gazze’deki direnişin, sabrın ve kararlılığın sembollerinden biri idi.

Allah’ım, salih amellerle canımızı al ve tüm samimi, temiz kardeşlerimiz için de aynısını nasip eyle!

Yazar İhsan Fakih

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
17.10.2024 Üsküdar

Mütercimin Notu:

Gazze’deki arkadaşlara şehadet haberini saat 18 itibarı ile sordum:

Verdikleri cevap aynen şöyle:👇

Ve aleyküm selam ve rahmetullah.
Allah sizi korusun sevgili üstadım. Şu ana kadar herhangi bir doğrulama veya yalanlama olmadı. Kesin haberi Kassam liderliğinden bekliyoruz. Ama eğer haber doğruysa, Rafah’ta, savaşın ortasında şehit oldu. Boynunda bir kefiye, ellerinde barut ve göğsünde bir savaş çantası vardı… Son fotoğrafları konuşan bir beyan niteliğindeydi. Kurşunları alnına ve başına aldı, ne sırtından ne de kolundan… Şehit oldu, geri çekilmeden ileri doğru yürüdü. Delil sundu, ihanetin açığa çıktığını ve zilletin kabullenildiğini ortaya koydu. (Ahmet Ziya)

Yahya Sinvar’ın şehid oluşunun ceryan ediş seyri şöyle oldu:👇
16 Ekim çarşamba günü saat 10:00’da, 450. terörist taburundan bir terörist Refah’da bir binada şüpheli kişileri tespit etti ve onlara ateş açtı. Öğleden sonra yaklaşık saat 15:00’te bir insansız hava aracı (İHA) o binaya girdi ve katlar arasında hareket eden üç kişiyi izledi. Daha sonra bu kişilerin Sinvar’ın korumaları olduğu ve bunlardan birinin, kesin olarak öldüğü, tespit edilen kişinin de şahsi koruması olduğu anlaşıldı. Üzerlerine ateş açıldı. Bölgede bulunan iki kişi başka bir kata çıktı. Sinvar ise yanındaki bir binanın ikinci katına gitti. Ona yönelik bir roket ve iki el bombası atıldı. İHA, bastonunu drone’a fırlatarak onu düşürmeye çalışan yaralı bir adamı tespit etti. Teröristler ona bir roket attı ve ertesi gün binaya girip Sinvar’ın şehadetini ve bedenini teşhis ettiler. 17.10.2024 Saat 23.55

Al Kassam Tugayları’nın Resmi Açıklaması:👇

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

“Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Aksine, onlar Rableri katında diridirler ve rızıklanmaktadırlar.”

Askeri Bildiri:
Şehit İzzeddin el-Kassam Tugayları

Ey mücadeleci Filistin halkı…
Ey Arap ve İslam ümmetinin Halkları:

Şehit İzzeddin el-Kassam Tugayları, İslamî Direniş Hareketi Hamas’ın lideri, büyük komutan şehit Yahya es-Sinvar “Ebu İbrahim”i en yüce makama uğurlamaktadır. O, Mescid-i Aksa’yı ve halkımızın meşru haklarını savunurken kahramanca savaştı ve asla geri adım atmadı. Hareketimizin, komutanlarını askerlerden önce feda etmesi ve liderlerinin halkımızın canlarını Allah yolunda ve Filistin’in kurtuluşu için veren şehitler kervanının önünde yer alması büyük bir gurur kaynağıdır. Sinvar, korkak düşmanlarına karşı direnirken kahramanca çatışarak kardeşlerinin yanında şehit oldu.

Komutanımız “Ebu İbrahim” uzun ve onurlu bir cihat geçmişi var. İslamî Direniş Hareketi Hamas’ın kuruluşunda ve askeri ve güvenlik teşkilatlarının temellerinde yer aldı. Gençliğinin en güzel yıllarını işgal hapishanelerinde yirmi yılı aşkın bir süre feda ettikten sonra “Vefa-ül Ahrar” (Özgürlerin Vefası) anlaşmasıyla başı dik olarak serbest bırakıldı. Hapisten çıkar çıkmaz, cihat yolunda yürümeye devam etti ve asla dinlenmedi. Hareketin askeri faaliyetlerine üç bölgede de liderlik etti ve Kudüs yolunda direniş cephelerini birleştirme yolunda önemli bir rol oynadı. Gazze’de hareketin liderliğini üstlendiği dönem, davet, siyasi ve askeri alanlardaki başarılarda büyük bir sıçrama dönemi oldu ve bu başarı “Aksa Tufanı” ile taçlandı. Sinvar, büyük komutan İsmail Heniyye’nin şehadetinden sonra hem içerde hem de dışarda hareketin liderliğini devraldı.

Direniş hareketleri, başta Hamas olmak üzere, bu büyük ve nihai mücadeleye girmeye karar verdiğinde, Filistin halkının cihadında ve ümmetimizin mücadelesinde çok yüksek bedeller ödendiğini biliyorlardı. Ancak halkımızın haklarını çalan düşmana boyun eğmeyi veya onun zulmüne sessiz kalmayı reddeden bu hareketler, halkının önünde fedakârlık yapmaya hazırdı. Bu yüzden liderler ve askerler, Filistin’in kurtuluşu ve son Siyonist işgalci kovulana kadar cihat yolunda yürümeye devam edeceklerdir. “Aksa Tufanı” savaşının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen halkımız diz çökmedi ve Siyonistlerin vahşi soykırım suçlarına rağmen boyun eğmedi.

Bu suçlu düşman, Sinvar, Heniyye, Nasrallah, Aruri ve diğer büyük direniş liderlerini suikastla öldürerek direnişi söndürebileceğini veya geri adım attırabileceğini sanıyorsa büyük bir yanılgı içindedir. Tam tersine, direniş devam edecek ve halkımızın meşru hedeflerine ulaşana kadar yükselmeye devam edecektir. Şehadet, liderlerimizin en büyük arzusu ve kanları özgürlük yolunu aydınlatan bir meşale ve saldırganları yakacak bir ateş olacaktır. Liderlerimiz geride, işgalci Siyonistlerle savaşmaya kararlı yüz binlerce mücahit bırakmışlardır ve Allah’ın izniyle Filistin’i ve Mescid-i Aksa’yı bu kirli işgalden temizleyeceklerdir.

Ve bu yolun sonu, ya zafer ya da şehadettir…

Şehit İzzeddin el-Kassam Tugayları – Filistin
Cuma, 15 Rebiü’l-Ahir 1446 H

18/10/2024

Yiğit Bir Mücahid’in Son Anı:👇

Kesik bir el ve parçalanmış, kanayan bir bacak… Diğer elin parmakları da kopmuş…

Ama o hâlâ hayatta…

Tanklar etrafını kuşatmış, hava sahasında uçaklar karıncanın adımlarını bile izliyor…

Durum şu:
Eğer evin içinde silahlı kişinin Yahya es- Sinvar olduğunu öğrenirlerse, onu canlı yakalamak için her şeyi yapacaklardı… Ancak o, doğuştan gelen bir zeka ve Allah’ın yardımıyla hızla karar verdi… Maskeyi yüzüne geçirdi…

Neden mi?
Onlardan önce düşünüp hemen karar verdi… Kuşatılmış evin içinde kim olduğunu keşfetmek için onlar bir Drone gönderme kararı vermeden önce hareket etti… Drone içeri girdi ve evde silahlı, maskeli bir kişiyi görüntüleyebildi… Terörist devriye komutanının aklına, maskeli kişinin siyonist İsrail’in en çok aradığı kişi olduğu, hiç gelmedi…

Onun sıradan bir direnişçi olduğunu düşündüler… Ona roket attılar ve onu öldürdüler… Ve bu, Sinvar’ın hayatının son dakikalarında, siyonistlerin onu canlı yakalamasını engellemek için, düşündüğü en son plandı… Ve olanlar oldu… Allah’ın rahmetine kavuştu…
Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu

Şehid Komutan Yahya Sinvar’ın Son Anları:👇

Şehid Komutan Yahya Sinvar’ı Tanımak İsteyenler İçin:👇

لا يفرح بقتل مُسلم على يد الكُفّار إلا منافق .. فما بالكم إن كان هذا المُسلم “مُجاهد” لم يبرح ميادين القتال ؟!
فإن كان يحيى السنوار قد مات فنسأل الله أن يتقبله في الشهداء والله حيّ لا يموت ومُقاومة العدوّ فكرة والجهاد من شعائر الإسلام .. فلا المقاومة ستموت بموته ولا الجهاد في سبيل الله سيسقط بتأكيد خبر استشهاده ..
وإن كان السنوار حياً فنسأل الله أن يحفظه ويُثبّت أقدامه وينصره على عدوّ الإسلام والمُسلمين..

قال النبي محمد صلى الله عليه وسلم: “المسلم أخو المسلم، لا يظلمه ولا يسلمه”
وواجب المسلم أن يكون عونًا لأخيه المسلم، وأن يحزن لضرره أو موته، وليس أن يفرح بذلك.
حتى إذا وقع خلاف بين المسلمين، يجب أن يسعى الجميع للصلح والإصلاح بينهم. “فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ
والفرح بمقتل المسلم يُعدّ انتهاكًا لهذه التعاليم الإسلامية.
ولا يوجد مبرر شرعي للفرح بمقتل يحيى السنوار على يد العدوّ الصهيوني الدموي ولو أقنعكم سِقط المتاع من مسوخ المنابر بغير ذلك ..
مهما كانت الخلافات بين المسلمين.. لا يحقّ لأي أحد أن يفرح بمقتل مُسلم مُرابط يُقاوم المُحتلّ الصهيوني الغاشم الذي يتفق شرفاء العالم من كُل الأديان على دمويتهم !

السنوار لم يقتُل مُسلما ولم يُنكّل بشعب ولم يُهجّر أحدا من بيته ولم يعتدِ على حدود وحُرمات أحد … إن مدح هذا او شكر ذاك، فما هو إلا جزء من المعركة التي يخوضها والتي هو أعلم بتحدّياتها منا..

نحن ( الذين خارج الميدان) لا نشكر ولا نمدح عدوّا قتل أي مُسلم ولو كان يدعم إخوة لنا آخرين.. وفي ذلك اختلاف له اعتباراته بين مختلف النُخب التي نحترمها ..
ولا يعني اختلافنا في هذه أن نخذل إخوتنا أو نسمح بالإساءة لهم أو ظُلمهم ..

من خذل السنوار واسماعيل هنيّة وإخوتهم من مُجاهدين ومُرابطين في غزة وعموم فلسطين، واجب عليه أن يلتزم الصمت وأن يخجل وينزوي في رُكن بعيد..
وليتخيّل مشهد موته ورفاقه الذين هُم من ذات طِينته في فراشهم أو في حادث او في سكتة دماغية أو بسرطان في الدم أو ضمور في عضلات المُخ ..
وأن يُقارن بين موتته المُوشكة تلك وبين ميتة شباب ورجال تركوا الدُنيا بكُلّ مباهجها وتفاصيلها من أجل ما هو خير وأبقى..

لن أسمح لأحد أن يُعبّر عن ابتهاجه أمامي بمقتل أي مُجاهد فلسطيني يخوض معركة مصيرية لا للقضية الفلسطينية التي نعتبرها جزءا من قضايا الأمة وحسب، بل يخوض معركة مصيرية نيابة عن الأمّة كُلّها في داخل فلسطين، فما بالكم إن كان هذا الرجل أحد رموز الجهاد والصمود والثبات في غزّة !

اللهم اختم لنا بالصالحات ولجميع إخوتنا المؤمنين الصادقين الأنقياء ..