TC Bayrımını Kimler Niçin Kutlar?

Türkiye Yazarlar Birliği

“CUMHURİYET BAYRAMI”nı KİMLER NİÇİN KUTLAR?

Ahmet Doğan İLBEY
30 Ekim 2017 Pazartesi 08:00

Üdeba’dan bir dost bu fakire mesaj yollamış ve demiş ki:

“29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilân edildiğinde anayasamızda ‘devletin dini dinî İslâm’dır ibaresi bulunuyordu. Binaenaleyh bir İslâm Cumhuriyetimiz olmuştur. Kemalist inkılâplar İslâm Cumhuriyeti’ni elimizden aldı. Biz Kemalizm’e karşı çıkarken Cumhuriyetimize ve devletimize düşmanlık edenlerden olmayacağız.

Bu bağlamda Cumhuriyet Bayramı’nızı tebrik ederim.”

Hayli uzun ve çatallı bir mevzu olan içinde yaşadığımız Cumhuriyet yahut bir devlet şekli olarak Cumhuriyet sistemi, asırlardır İslâm medeniyetinin temsilcisi ve mazlumların hâdimi olmuş nice devletlerin kurucusu necip Türk milletinin derûnunda pek önem arz etmez.

TÜRK MİLLETİ “BİR CUMHURİYETİMİZ VAR” DİYE SEVİNMEZ

Devlet umuru ve inşası cihetiyle zarftan çok mazrufa, yâni muhtevaya değer veren böylesine tecrübeli bir millet “Bir Cumhuriyetimiz var” diye sevinmez ve Cumhuriyet Bayramı kutlayıp coşku yaşamaz. “Kamusal” alanlarda pek gözükmeyen sessiz ve derin millet Cumhuriyet Bayramı kutlama görgüsüzlüğü yapmaz. Kalben ve fikren değil, resmî telkin ve mecburiyetten çıkan kalabalıklar, bürokratik ve siyasî zümreler sizi aldatmasın. Bu bir muvazaa oyunu… yenisi gelene kadar sürer.

Nihayetinde bir sistem olarak denenebilir ve ârızası çıkınca yenisi ikâme edilebilir dünyevî bir idare vasıtasıdır Cumhuriyet… İslâm İmparatorluğu, İslâm Krallığı yerine İslâm Cumhuriyeti de “Medinetün-Din” esaslarına bağlı olarak denenebilir ve denemekte fayda var. Sadede geliyor, asıl mevzua geçiyorum.

“Cumhuriyet Bayramı” ifadesi yanlış ve “bayram” sıfatını haiz değildir.

“Bayram”, ıstılahî mânada İslâmî bir kelimedir. Âyetlerde emredildiği üzere Ramazan ve Kurban Bayramları’na bayram denir ve ancak Müslüman milletçe kutlanır. Bayramlarda bayram namazı kılınır, bayramın mânasınca büyükler, eş-dost ve mezarlıklar ziyaret edilir, insanların gönülleri alınır, yoksullara yardım edilir.

Türkiye’de dinî bayramların yanında, “din-i İslâm” ve “Vatan-ı İslâmiyye” üzere yapıldığı için İstiklâl Harbi bayram ilân edilebilir. Çünkü Cumhuriyet gibi değişebilir, değiştirilebilir ârızî bir sistem değil, bilakis bir iman ve ruhun tezahürü olduğu için…

CUMHURİYET İLK KEZ KURDUĞUMUZ BİR DEVLET MİDİR Kİ BAYRAM YAPALIM?

Cumhuriyet ilk kez kurduğumuz bir devlet değil kuruluşunu bayram ilân edelim. Bin küsur yıllık devlet geleneğimizin sadece bir parçası ve devamı olarak muhtevası yanlış bir Cumhuriyet rejimidir…

Lâ-dinî Kemalist Cumhuriyetçiler cehaletlerinden ve idrâklerinin İslâm medeniyet değerlerine kapalı olmasından dolayı bu törenlere “millî bayram” diyorlar. Millî kavramı milletten, millet kavramı İslâm’dan neşet eder. Dolayısıyla İslâmî anâne, usul ve değerleri taşıyan özel günler ancak bayram sayılabilir.

Cumhuriyet, zorba askerî bürokrasi ve Batıcı aydınlar tarafından Avrupaî tarzda, İslâm’ın belirleyiciliğinden uzak seküler bir devlet olarak plânlandığı için “Cumhuriyet Bayramı”na “Cumhuriyet Törenleri” demek münasiptir. Çünkü Cumhuriyet kutlamaları despot rejimlerin törenlerini esas alan, Batılı gibi olmayı telkin eden ve Kemalist ilke ve inkılâplarını “kutsayan” törenlerdir.

Cumhuriyet, Mehmed Âkif’in hayâlini kurduğu İslâm eksenli millî bir Cumhuriyet olsaydı önce Hacı Bayram-ı Veli Câmii’ne gidilirdi. Namazdan sonra İstiklâl Harbi’ni yapan ceddimiz ve askerimiz hakkında sohbet edilir ve sonra da duâ edilirdi. “Vatan-ı İslâmiyye” ruhuyla yapılan Millî Mücadele’nin devamı olan bir Cumhuriyet rejimi yürürlükte olsaydı şayet, Cumhurbaşkanlığı “resepsiyonlarında” Frenkler gibi ayakta içecekler içilip, (yakın yıllar kadar kadehler kaldırılırdı) laik Cumhuriyet ilkeleri üstüne konuşulmazdı.

Fakat böyle midir yapılan Cumhuriyet kutlamaları? Yakın yıllara kadar “haydi balolara, dansa ve modern yaşama” çılgınlıklarıyla kutlanıyordu. CHP’nin hususen Cumhuriyet baloları düzenlemesi rejimin Altı Ok’la ideolojik ortaklığındandır.

Yakın dönem kadar kutlamalara milletin kanaat önderleri, âlim ve fâzıl zâtları değil, Cumhuriyet’in bürokratik seçkinleri, artistler, mankenler, sanatçılar ve Roteryanlar gibi necip milletin değerlerine yabancı olan zümreler dâvet edilirdi. Bu kusurlar kısmen azalsa da Cumhuriyet Bayramı’nın muhteva olarak hâlen millet değerleriyle ahenkli olduğunu söylemek zor.

CUMHURİYETİ KUTLAYANLARIN FİKRÜ ZİHNİYETİ

Protestan seküler ve pozitivist zemine bir istinat eden Atatürkçülük ilke ve inkılâplarının kutsanması anlayışını hâlâ taşıyan Cumhuriyet Bayramı kutlamaları, muazzez İslâm medeniyetinin hâmisi olan Türk ülkesinin ve din-i mübin-i İslâm üzere yapılan İstiklâl Harbinin değerlerinden kopmak mânasına gelmez mi?

Müslüman milletin değerlerinden uzaklaşmaktan, yâni Batılılaşmanın bir veçhesi, Avrupa’nın kültür ve zihniyetine benzemekten başka bir şey olmayan Cumhuriyet bayramları CHP ve benzeri zihniyetteki Kemalist zümreler tarafından kutlanır.

Cumhuriyet Bayramı’nı bu mânada kutlayanlar, İstiklâl Harbine, yâni “vatan-ı İslâmiyye” dâvasıyla başlatılan Millî Mücadele’nin ruhuna ihanet eden yahut bu ruhu sonradan terk eden ve İslâmlaşmış millet kimliğini tasfiye ederek Batılı “uluslara” benzetmek isteyen laikçi-pozitivist askerî sınıf ve yandaşı bürokrasidir.

Cumhuriyeti kutlayanlar, “Medeniyet-i İslâmiyye” nin potasında bin yılda meydana gelen Türklüğü “ilga” ederek yerine İslâmî ruh köklerinden koparılmış Atatürkçü lâ-dinî Türklüğü cebren ikâme etmek isteyenlerdir. Dahası, İslâm’ı “kamusal alanda” belirleyici olmaktan çıkarıp, seküler bir hâl olan ferdî vicdan derekesine mahkûm etmeye teşebbüs edenlerdir.