Gazze’de 3 Kg Un ..

Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye

Gazze’den mülteci (Göçmen) Abdullah şöyle anlatıyor: Bir adamın un sattığını ve kilosunun on dolara denk geldiğini öğrendim. Hemen ailem için alabileceğim kadar almak üzere yanına koştum. Ancak adamın kişi başına yalnızca üç kilo sattığını öğrenince şaşırdım. Üç kilo aldım ve büyük bir sevinçle kampımıza doğru yola koyuldum. Çünkü uzun zamandır ekmek tatmamıştık, çocuklarım elimde un müjdesiyle içeri girdiğimi görünce mutluluktan havalara uçacaktı.

Mülteci Abdullah şöyle devam ediyor: Ancak hiç beklenmedik bir şey oldu. Bizim mülteci kampımıza doğru giderken önümde bir kadın ve iki küçük çocuğu belirdi. Çocukların açlıktan zayıf düştükleri belliydi. Kadın gözyaşları içinde benden yardım istemeye başladı. Allah adına yemin ederek dul olduğunu ve çocuklarının günlerdir biraz makarnadan başka bir şey yemediklerini söyledi.

Duygularıma hakim olamadım ve elimdekileri hiç tereddüt etmeden kadına ve çocuklarına verdim. Ardından tekrar o un satan adama gidip üç kilo daha un satın almak istedim.

Ama yanına vardığımda adamın tüm ununu sattığını ve artık hiçbir şey kalmadığını görüp öğrendim. İçimi tarifi mümkün olmayan bir hüzün kapladı. Un olmadan çadırıma nasıl dönecektim? Çocuklarım un almaya gittiğimi biliyorlardı.

Ancak dul kadın ve yoksullara yardım etmenin faziletiyle ilgili Hadis-I Şerifleri hatırladım. Özellikle de Buharî ve Müslim’in rivayet ettiği şu Hadis-i Şerifi: “Dul ve yoksulların geçimini sağlayan kişi, Allah yolunda cihad eden gibidir” veya “Gece boyunca ibadet edip hiç yorulmayan, gündüzleri de oruç tutup hiç ara vermeyen kimse gibidir.”

Mülteci Abdullah şöyle devam ediyor: Kampımızın yakınına vardığımda, çadırıma girmeden önce bir arkadaşım bana seslendi. Neden çağırdığını sorduğumda şöyle dedi: “Kayınbiraderlerim bana tam bir çuval un gönderdiler ve on kilo da senin için ayırdım, kardeşim Salim!” O an sevinçten çığlık attım. Sadece un bulduğum için değil, aynı zamanda ilahi bir hediyenin tatlılığı ve hızı karşısında hayran kaldığım için.

Arkadaşıma un alma hikâyemi ve o kadına nasıl verdiğimi anlattım. Arkadaşım, “Subhanallah! Çuval bana ulaşır ulaşmaz, seni arayıp bulmayı düşünmüş sabırsızlıkla sana ulaşmak istemiştim” dedi.

Mülteci Abdullah sözlerini şöyle bitirdi: Çadırın İçine ellerim un dolu olarak girdim; gözlerim de yaş doluydu. Eşim ve çocuklarımın coşkusu, sevinç çığlıkları ve mutlulukları anlatılamazdı!

Kardeşiniz Abdullah Salim

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
30.11.2024 Üsküdar

قصة حقيقية قصيرة

حدّث نازح من أهل غزّة، قال: علمتُ أن رجلاً يبيع الطحين، بما يعادل عشر دولارات للكيلو، فهُرعتُ إليه لأشتريَ ما يمكنني شراؤه لعائلتي، غير أنني فوجئتُ أنه لا يبيع سوى ثلاث كيلو غرامات فقط للشخص الواحد، فاشتريت الثلاث، وأسرعت نحو مخيّمنا والفرحة لا تسَعُني، فقد مضت أيّام كثيرة على آخر مرّة تذوّقت فيها الخبز، وسيطير أطفالي من الفرح عندما أدخل عليهم وفي يدي البشائر.

يقول النازح: لكن حصل ما لم يكن بالحسبان، فقد اعترضت طريقي إلى المخيّم امرأة ومعها طفلان صغيران بدت عليهما علامات الهزال من الجوع، وطفِقَتْ تتوسّل إليَّ باكيةً أن أساعدها، مقسمةً بالله أنها أرملة وأن أطفالها لم يأكلوا منذ أيام سوى قليلٍ من المكرونة.

ولم أتمالك مشاعري، فدفعتُ غيرَ متردّد ما في يدي إلى المرأة وطفليها، وعدت أدراجي إلى الرجل لأشتريَ ثلاث كيلو غرامات أخرى.

لكني عندما وصلت إلى مكانه وجدته قد باع بضاعتَه، فلم يبقَ منها شيء، فأصابني من الغمِّ ما لا يعلمه إلا الله، كيف سأعود إلى خيمتي من دون طحين، وقد علم أولادي أنني ذاهبٌ لشرائه.

بيدَ أني تذكرت ما جاء في فضل الإنفاق على الأرملة والمسكين، لاسيما الحديث الجليل الذي أخرجه الشيخان: “الساعي على الأرملة والمسكين، كالمجاهد في سبيل الله”، أو “كالقائم لا يَفتُر، والصائمِ لا يُفطِر”.

قال النازح: ولمّا بلغتُ مشارفَ المخيّم، وقبل أن أدلُفَ إلى خيمتي، إذا بصديقٍ لي يناديني، فسألته عن الأمر، فقال: لقد بعث إليَ أصهاري بكيس طحين كامل، “وعملت حسابك يا أخوي سالم بعشرة كيلو”! وهنا صرخت من الفرح، ليس بحصولي على الطحين فحسب، بل بحلاوة العطيّة الربّانية وسرعتها. وقصصتُ على صاحبي ما كان من خبر شراء الطحين وكيف آل إلى تلك المرأة وابنيها، فقال: “سبحان الله! أول ما وصلني الكيس ما بعرف كيف خرجت أسأل عنك، وانتظرتك بفارغ الصبر حتى أعطيك نصيبك هذا”.

قال النازح: ودخلت على زوجتي وأطفالي حاملاً الطحين والدموع تترقرق في عينَيّ، فلا تَسَل عن استقبالٍ وفرحةٍ وهتاف!

أخوكم عبدالله سالم