Zor ve Risk Anında Feministlerin Tavrı?
Neden bir feministin “Beşar Esad’ı devirmek için devrimcilerle omuz omuza savaşmak istiyorum” dediğini duymadık?
Denklem basit: Refah arttıkça, erkek ayrıcalıklarını talep eden feminizm gelişir; ancak krizler derinleştikçe geleneksel roller yeniden ortaya çıkar.
Bu sahneyi altı tenakuz açıklıyor:
Birincisi | Refah teorik tartışmayı doğurur:
Kaynak bolluğu olan refah toplumlarında, kadınlar arasında cinsiyet eşitliği tartışmalarına imkan tanıyan entelektüel bir rahatlık oluşur.
Fakat kuşatma altındaki Şam’da, aç bir karınla kim eşitlik nazariyelerini düşünebilir?
İkincisi | Sözde eşitliğin seçiciliği:
Feministlerin sesi, liderlik pozisyonları ve ayrıcalıklar için yükselir; ancak vatanı savunmak ve cephede savaşmak gibi sorumluluklar söz konusu olduğunda tamamen susar.
Bu, sadece kazançlarda eşitliktir, sıkıntı ve risklerde değil!
Üçüncüsü | Krizler geleneksel rolleri çağırır:
Savaş çanları çaldığında her şey doğal hâline döner: Erkekler savaşır, kadınlar hayatı muhafaza eder.
Geleneksel roller bir “seçim” değil, bir varoluş mecburiyetidir!
Dördüncüsü | Feminizm refahın çocuğudur:
Feminizm, bir bahçedeki çiçek gibi büyümek için istikrarlı bir ortama ihtiyaç duyar.
Ancak savaş meydanlarında, hayatta kalma çığlıkları karşısında eşitlik fikirleri solar gider.
Beşincisi | Hayatta kalma biyolojik gerçeği ortaya çıkarır:
Tehlike anlarında nazariyat çöker ve tamamlanmaya olan ihtiyaç belirginleşir: Kadın korunma arar, erkek bu korumayı sağlar.
Bu basit bir biyolojik denklemdir!
Altıncısı | Tarih bunu doğrular:
Yüzyıllar boyunca tüm savaşlar ve kıtlıklar, geleneksel rolleri yeniden teyit etmiştir.
Feminizm, tarihî bir istisnadır; kalıcı bir kural değil, erkek egemen toplumlara geçici bir müdahaledir.
Sonuç: Feminizm, seçici ve lüks bir olgudur ve ilk gerçek bir imtihanda yok olur.
Savaş ateşi yandığında geleneksel roller hayatta kalmak için bir gereklilik olarak öne çıkar ve feminizmin sahte eşitliğini açığa çıkarır – bu eşitlik, yalnızca kazançlarda vardır, sorumluluklarda ve risklerde değil!
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
17.12.2024 Bolu
Yukarıdaki Değerlendirmeyi Okuyanların Aşağıda Linkini verdiğim yazıları okumaları da faydalı olur.👇
https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/feminizm-ve-kadin?amp
👇
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/İslami_feminizm
لماذا لم نسمع نسوية تقول: أريد أن أشارك مع الثوار لاسقاط بشار الأسد
المعادلة بسيطة: كلما زاد الترف ازدهرت النسوية المطالبة بالمميزات الذكورية، وكلما اشتدت الأزمات عادت الأدوار التقليدية!
المتناقضات الست تفسر المشهد:
أولاً | الترف يولد الجدل النظري:
فائض الموارد في المجتمعات المترفة يخلق رفاهية فكرية نسائية تسمح بالجدل حول المساواة بين الجنسين.
لكن في دمشق المحاصرة ، من يفكر في نظريات المساواة والبطن خاوية؟
ثانياً | انتقائية المساواة المزعومة:
صرخات النسوية تعلو للمطالبة بالمناصب القيادية والامتيازات، لكنها تخفت تماماً عند الحديث عن مسؤوليات الدفاع عن الوطن والقتال في الميادين.
مساواة في المكاسب فقط، دون المخاطر!
ثالثا | الأزمات تستدعي الأدوار التقليدية:
عندما تدق طبول الحرب، يعود كل شيء إلى أصله – الرجال للقتال، والنساء لحفظ الحياة.
الأدوار التقليدية ليست (خياراً) بل ضرورة بقاء!
رابعا | النسوية ابنة الرخاء:
تحتاج النسوية لبيئة مستقرة لتنمو كالزهرة في الحديقة.
لكن في أرض المعارك، تذبل أفكار المساواة أمام صرخات البقاء.
خامسا | البقاء يكشف الحقيقة البيولوجية:
في لحظات الخطر، تسقط النظريات وتظهر الحاجة للتكامل – المرأة تبحث عن الحماية، والرجل يقدمها.
هي معادلة بيولوجية بسيطة!
سادسا | التاريخ يؤكد:
عبر العصور، كل الحروب والمجاعات أعادت تأكيد الأدوار التقليدية.
النسوية استثناء تاريخي مؤقت و تطفل على المجتمعات الذكورية ، وليست قاعدة ثابتة.
النتيجة النهائية: النسوية ظاهرة (مترفة انتقائية) تختفي عند أول اختبار حقيقي.
فالأدوار التقليدية تبرز كضرورة وجودية عندما تشتعل نيران الحرب، وتكشف زيف المساواة التي تطالب بها النسوية – مساواة في المكاسب فقط، دون المسؤوليات والمخاطر!
Okumanızı Tavsiye Ettiğim Arapça Makaleler:👇
https://ar.m.wikipedia.org/wiki/الحركةالنسويةالإسلامية
👇
https://islamqa.info/amp/ar/answers/354682