Şam’da Laiklik Yürüyüşü ..

Dün Şam’da düzenlenen protesto, İslam nizamı ile yönetimi reddetme ve laik bir yönetim talebine yönelikti.

Suriyeli aktivistler, bu protestonun bazı katılımcılarını araştırmış ve sosyal medyadaki eski paylaşımlarını incelemişlerdir. Araştırmalar, bu kişilerin geçmişte zalim Beşar Esad rejimini desteklediğini ortaya koymuştur.

Protestocular, rejimin çökmesinden birkaç gün sonra ve doğudaki bölgelerin QSD’den (Demokratik Suriye Güçleri) kurtarılması ile durumun istikrar kazanmasından önce sokağa inmiştir. Ancak onların amacı ne rejimin suç ortaklarının yargılanması, ne mazlumların haklarının alınması, ne de açların doyurulmasıdır. Ülkenin dünü, bugünü ve yarınıyla çıkarlarını umursamayan bu kişiler, tarih boyunca münafıkların tek derdi olan şu düşünceyi taşımaktadır: “Dini ve onun taşıyıcılarını hedef almak ve düşmanlarını güçlendirmek.”

İşte yaşananlarla ilgili birkaç nokta:

1- Protestoların odak noktası adalet değil.

Bu tür protestolar, Arap dünyasında genellikle zalim diktatörlere karşı değil, İslamcıların iktidara yaklaşmasıyla harekete geçiyor. Beşar Esad gibi suçluların cezaevleri, davetçiler ve mazlumlarla doluyken bu protestolar rejime destek verenleri yüceltmekte ve İslamcıların güçlenmesini engellemeye çalışmaktadır.

2- Batı’nın ‘laiklik ve demokrasi’ kartı.

Laiklik, demokrasi, özgürlük, çeşitlilik ve sivil toplum gibi kavramlar, Batı’nın müdahaleleri için kullandığı kozlardır. İçişlerimize ve hatta daha özel konulara (misal olarak alkol ve başörtüsü) müdahale etmeyi meşrulaştırmak için bu kavramları kullanırlar. Dün BBC’de yayınlanan bir röportajda bu tutumu bir kez daha gördük. Yüzbinlerce insanın ölümünden sorumlu olan bir diktatöre karşı ses çıkarmayanlar, bugün alkol ve ahlaksızlık konularını gündeme getiriyor. Bu ikiyüzlülük, dini duygularımızı uyandırmalı ve bizleri bu sömürgeci zihniyet karşısında daha uyanık hale getirmelidir.

3- Laiklik, uygulamada çifte standarttır.

Bu protestocuların iktidara gelmesi durumunda, özgürlük ve laiklik gibi sloganları unutup İslami bağlamları baskı altına alacakları kesindir. Bu, 1950’lerden beri Arap dünyasında süregelen bir alışkanlıktır. Laiklik sloganları, modern tarihin en ucuz söylemleri haline gelmiştir çünkü genellikle bir bahane olarak kullanılır, uygulanmaz. Arap Baharı sonrası bazı ülkelerde bu sloganları samimiyetle benimseyen İslamcılar bile baskı, cinayet ve hapislere maruz kalmıştır.

4- İslamcıların laiklik söylemine yönelmesi.

Protestocular arasında rejim destekçilerinin bulunması şaşırtıcı değil. Ancak asıl mesele, devrimci saflardan bazı kişilerin, laik düşünürlerin etkisiyle bu tür söylemleri benimsemesidir. Bunlar arasında İslamcılar bile olabilir. Bu durum, dini veya laikliği yanlış anlamaktan, ikiyüzlülükten ya da özgüven kaybından kaynaklanabilir. Devrimciler, onurlarını ve bağımsızlık ruhlarını korumalıdır. Davetçiler ve reformcular da bu konuda geniş çaplı bir bilinçlendirme ve fikri mücadele yürütmelidir.

5- Şeriat yönetimine olan tepkinin nedenleri.

Bazı Müslümanlar, şeriatla yönetim fikrine, radikallerin kötü uygulamaları nedeniyle soğuk bakmaktadır. Bu kişiler, şeriatla yönetimin adaletsizlik ve şiddet anlamına geldiğini düşünmektedir. Oysa gerçek problem, adaletsizlik, baskı ve insanların haklarını çiğnemektir. Şeriat, adaleti ve eşitliği emreder.

6- Şeriatın kabulü zorunluluktur.

Bazı cahiller, Müslümanların şeriatla yönetimi kabul etmekte özgür olduklarını sanıyor. Oysa bir Müslüman, Allah’ın hükmünü kabul etmekle yükümlüdür:

“Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına, o işte kendi isteklerine göre hareket etme hakkı yoktur.” (Ahzâb, 36)

Şeriatı kabul etmek bir inanç meselesidir ve İslam’ın temelidir. İslam, Allah’a teslimiyet demektir. Bu bilinci yaymak ve şeriatın, halkın açık tercihi haline gelmesini sağlamak gerekir.

7- Şeriatın siyasi uygulaması ve uluslararası baskılar.

Şeriatı ferdi düzeyde kabul etmek farz olsa da, siyasi uygulaması büyük zorluklar barındırır. Uluslararası güçler, yeni bir Suriye yönetimine (hatta laik bir yönetim olsa bile) tam anlamıyla boyun eğmediği ve İsrail’in güvenliğini garanti etmediği sürece kolayca razı olmayacaktır. Ancak asıl mesele, şeriata içeriden karşı çıkanlardır. Bu kişiler, uluslararası baskılarla aynı safta yer alarak ülkenin bağımsızlığına zarar vermektedir.

✍️ Ahmed bin Yusuf es-Seyyid

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
20.12.2024 Üsküdar

Suriye’de Feministler de Boş Durmuyor 👇

خرجت مظاهرة يوم أمس وسط دمشق لرفض الحكم بالإسلام وطلب الحكم العلماني، وقد تتبع الناشطون السوريون عدداً من دعاة هذه المظاهرة واستخرجوا مشاركاتهم القديمة في شبكات التواصل فإذْ بهم ممن كان يؤيد نظام الطاغية المجرم بشار الأسد.
وهؤلاء المتظاهرون الذين نزلوا بعد أيام من سقوط النظام، وقبل تحرير شرق البلاد من (قسد) وقبل استقرار الأوضاع: لا يهمهم محاسبة أزلام النظام المجرم، ولا أخذ حقوق المظلومين، ولا إطعام الجائعين، ولا مصلحة البلد، لا في الأمس ولا في اليوم ولا في المستقبل، بل همهم هو همّ المنافقين على مرّ الأزمان: “محاربة الدين وحَمَلَته والتمكين لأعدائه”.

وهذه بعض الوقفات حول ما جرى:

1- لا تنشط هذه المظاهرات -عادة- في عالمنا العربي ضد الظلمة والمجرمين كبشار الأسد وأمثاله من المجرمين الذين تمتلئ سجونهم بالدعاة والمصلحين والمظلومين، بل تجد كثيرا من الداعين لهذه المظاهرات ممجدين لهؤلاء المجرمين وداعمين لهم، ولا تنشط مظاهراتهم إلا حين يقترب الإسلاميون من الحكم.

2- ورقة (العلمانية) و (الديمقراطية) و (الحرية والتنوع والمجتمع المدني) و (محاربة التشدد الديني) هي الورقة الرابحة التي يستعملها الغرب متى أرادوا التدخل في شؤوننا الداخلية، بل حتى بما هو أخصّ من ذلك، كالخمر والحجاب ونحو ذلك، كما رأينا في مقابلة BBC التي نُشرت يوم أمس، وكأنهم أوصياء علينا وعلى منطقتنا وأرضنا، وهم الذين تركوا الظالم يعيث في الأرض فسادا ويقتل مئات الآلاف ثم يأتون اليوم ليحملوا همّ أهل السكر والخنا، وهذا في الحقيقة يجب أن يستثير فينا الحمية الدينية ويجعلنا غير مخدوعين بهؤلاء المستعمرين الذين رأينا إنسانيتهم العظيمة في أحداث غزّة.

3- حين يصل أمثال هؤلاء المتظاهرين للحكم فإنهم ينسون شعارات الحرية ومقتضيات العلمانية وينشطون في محاربة السياقات الإسلامية وقمعها كما هي العادة في العالم العربي منذ الخمسينات من القرن الماضي إلى اليوم، وهذه الشعارات هي أرخص شعارات تم تداولها في العصر الحديث لأنها دائما تستعمل كذرائع دون تطبيق.
ولم تشفع هذه الشعارات لبعض الإسلاميين المساكين الذين طبقوها بإخلاص وشفافية في بعض البلدان العربية بعد الربيع العربي، بل كانت عاقبتهم القتل والسجون وسلب الحقوق لمجرد كونهم إسلاميين حتى مع كونهم ديمقراطيين.

4- إذا كان بعض الذين دعوا إلى هذه المظاهرات من بقايا مؤيدي النظام السابق وكان أمرهم مفضوحاً فإن الإشكال يتجدد حين يتبنى هذه الشعارات لاحقا بعض أبناء الثورة السورية ممن تأثر بأطروحات بعض المفكرين العلمانيين، وقد يكون بعضهم من الإسلاميين، وقد يكون هذا نابعاً من جهل بالدين أو جهل بالعلمانية أو سوء فهم، وقد يكون ناتجاً عن نفاق، أو عن انهزامية وفقدان لروح العزّة التي لم تتحرر البلاد إلا بها. وهذا يُحتّم على أبناء الثورة الصادقين المحافظة على روح العزة والكرامة والاستقلالية، ويحتّم على الدعاة والمصلحين جهداً علميا واسعا وجهادا فكريا كبيرا.

5- من أسباب نفور بعض المسلمين من قضية الحكم بالشريعة هو سوء تطبيق بعض الغلاة لها، وتسلطهم على الناس باسمها، والظن بأن الحكم بالشريعة يعني الظلم والعنف، وهذه مصيبة عظيمة في الوعي يجب تصحيحها ومعالجتها، والمتأمل في الواقع بصدق يجد أن مشكلتنا الكبرى في عالمنا العربي هي في الظلم والعدوان والتسلط على الناس وقمعهم وهذا كله من أبرز صور مخالفة الشريعة التي تأمر بالعدل والقسط.

6- يظن بعض الجهال أن المسلم مخير في قبول حكم الشريعة، وأن هناك نماذج متعددة في مرجعيات الحكم كلها سائغة، وأنه لا علاقة للدين بالسياسة، وهذا كله جهل كبير يجب محاربته، إذ إن المسلم مأمور أمراً مؤكدا بقبول حكم الله: (وما كان لمؤمن ولا مؤمنة إذا قضى الله ورسوله أمراً أن يكون لهم الخيرة من أمرهم) بل لا يكون المرء مؤمنا إلا بذلك (فلا وربك لا يؤمنون حتى يحكموك فيما شجر بينهم)
ولذلك فإنه -وبغض النظر عما سيؤول إليه الحال السياسي في البلد- يجب توعية الناس بخطورة هذه القضية وأن قبول حكم الإسلام فرض تكليفي لازم، وليس اختياريا، وهو متعلق بأساس الدين والإسلام، وأنه من أصول العبودية لله تعالى، بل هذا هو معنى كلمة (الإسلام) أصلاً؛ فالإسلام هو الاستسلام لله وأمره وشريعته.
ويجب أن يكون هذا خياراً شعبيا واضحا يعين أصحاب القرار على الإحالة على الشعب في الخطاب الإعلامي والسياسي في أنموذج الحكم.
7- كل الكلام السابق هو من جهة القبول والرضا الشخصي للحكم بالإسلام فهو واجب عيني على كل مسلم، أما من جهة إمكان التطبيق السياسي فهذا تكتنفه ظروف وتحديات هائلة تتطلب تدرجا في التطبيق وحكمة ومداراة للواقع الدولي -الذي لن يرضى عموما عن الحكم الجديد في سوريا حتى لو طبقوا العلمانية بحذافيرها مالم تكن هناك تبعية شمولية حقيقية -غير صورية- وضمان تام لأمن الكيان الإسرائيلي- وهذا كله معلوم لكن المصيبة أن يكون الضغط ضد الشريعة من أبناء الداخل ممن يصطف مع هذا الضغط العالمي.

✍️ احمد بن يوسف السيد