Akademisyen Olmak Alim Olmak Anlamına Gelir mi?
Yusuf Ziya Kavakçı hocamızın yönetiminde olan bir whatsap gurubunda bir arkadaşımız yukarıdaki bildiriyi paylaşınca, Mahmut Özdemir hocamız(1)
bu bildiriye şöyle bir not düştü:
Allahın rasülü, bütün ehli kitabı ortak bir söze çağırırken, diğer tüm insanları da Adem ve toprak ortak paydasında tevhid ederken, bizim diyanet kurumunun en tartışmalı ve netameli konuları resmî ağızdan dile getirmesi, pek iyiye ve hayra işaret değildir.
Sadece ihtilaf, tartışma, cedelleşme, tefrika, kriz ve kaosa yol açar.
Durun kalabalıklar; bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak!
(NFK)
Tesettür, riba, salât, cihad, ilim, hikmet, tasavvuf, felsefe, hilafet, …ve benzeri konularda, değil yabancılar arasında, Müslümanlar arasında dahi ortak bir kanaat yoktur. Hepsi tartışmalıdır.
Allahın ayetleri ve rasülünün hikmeti (sünneti) en önemli iki ölçüttür.
Bu not üzerine Mahmut Özdemir hocaya hitaben şöyle bir not yazdım:
Muhterem Mahmut Hocam,
Müslümanlar arasında derken yoksa M.İ. – M.Ö. – YNÖ – M.O. gibileri mi kastediyorsunuz? Cahiller arasında ittifak aranmayacağına göre?
İngiliz telkin ve projelerini savunarak İngilizlerin tahrif etmeye çalıştığı İslam anlayışını kastediyorsanız onların arasındaki ittifak veya ihtilaf bizi ilgilendirmiyor. Çünkü biz Allah’ın (cc) İndirip Elçisi ile bize tebliğ ederek uygulatıp yaşattığı, uygulama ile gösterip öğreterek yetiştirdiği Ashabının yaşayarak öğrettiği, Tabiin ve tebeî tabiinin de bir usül çerçevesinde kayıt altına alıp çerçevesini çizdiği İslama bağlıyız; onlar arasında zikrettiğiniz konularda, esasa taalluk eden bir ihtilaf da bilmiyoruz. Siz biliyorsanız bize de lütfedip bildirir misiniz? Sizi yormak istemem, sadece 3 örnek vermeniz yeterli olur. Sakın bize İngiliz proje ve telkinlerini, onların pazarlamacılarının safsatalarını örnek göstermeye kalkmayın; onların safsataları için vakit israf etmeye değmez.
Selam ve dualarımla ..
Ahmet Ziya İbrahimoğlu
Hocamız Cevaben şöyle yazdı:
Mesela: riba? İlgili ayetleri dahi yanlış anlıyorlar
Mesela: hikmet?
Ulema arasında ortak doğru bir tanım yok
Mesela: Felsefe ve tasavvuf?
Tanımları belirsiz ve ihtilaflı! Bu konuları anlatan kitaplarda şu ifadeler dikkat çeker. Bu konu o kadar önemlidir ki, ortak bir tarif (tanım) yapılamamıştır. Bunu derken onlarca farklı tanımları da aktarırlar
😇😳😀
Bende Hocamıza:
Hikmet ve felsefe gibi konularda ittifak mümkün, gerekli ve zaruri kabül edilebilir mi Mahmut Hocam? Burada farklı, müdellel fikirler olması ufuk açıcı ve verimli olamaz mı?
Riba için bana selefi salihinden kim nerede nasıl ihtilaf etmiş? Esasa taalluk eden müşahhas bir misal verebilir misiniz?
Mahmut Hoca:
Riba yiyenler, kabirlerinden Şeytan çarpmış gibi kalkarlar????
Riba yiyenler, Allah’a ve rasülünün karşı savaş açmış sayılırlar????
Ayetlerin anlamı böyle değil oysa!
Bir de şimdiki ülema, ribaya karşı çıkarken, farkında olarak veya olmayarak enflasyonu veri sayarak enflasyon farkını riba sayarlar. Enflasyonu meşrulaştırdıklarının farkında bile değiller.
Riba ile enflasyonun hükmü birbirine çok yakındır. Sadece ölçek ve kapsam farkı vardır ki, bu da ekonomiye çok çok geniş açıdan bakmayı gerektirir. Müteal, sübhan, Zülcelal Allah’a güçlü iman ile bu geniş açısı elde edilebilir.
Bu safhada yazışmaya iki arkadaş daha katıldı; biri A.Rakıp Alemdar, diğeri İsa Özçelik Beyler. Onların Mahmut Hocaya itirazlarını, burada aktarıp konuyu uzatmak istemiyorum.
Mahmut Hoca ile yazışmamız şöyle devam etti:
Muhterem Hocam,
Siz İngiliz projelerinin etkisi ile düşünen, İngilizlerin sulandırmaya çalıştığı İslam anlayışını pazarlamaya çalışanlarla İslam alimlerini birbirine karıştırdığınız sürece müzakere ve fikir alışverişimiz faydalı ve verimli olmaz. Bizim alim ifadesinden anladığımız ile sizin anladığınız farklı gibi görünüyor. Ölçü ve değerlendirmelerde kendinize has usülünüz var; metre ile ölçmüyor; kendi karışınızla ölçüyorsunuz.
İslam düşüncesini şekillendiren iki usül var; bunlardan hiç birine bağlılık hissetmeyen, kendi akıl ve düşüncesini merkeze koyan ve ona göre fikir üreten anlayış bizim kabül edebileceğimiz bir anlayış değildir. Bu durumda ittifak etme ihtimali kalır mı?
Mahmut Hoca cevaben:
Riba ayetlerini yanlış anlayanlar, sıradan insanlar ve avam değil ki! Alimler, müfessirler, Fakihler vs.
Riba yiyenler, kabirlerinden Şeytan çarpmış gibi kalkarlar, şeklinde o ayeti anlamak doğru mu?
Riba yiyenler, Allah’a ve rasülüne karşı savaş açmış sayılırlar, şeklinde anlamak doğru mu?
Enflasyonu sanki normal bir veriymiş gibi kabul edip, bu orandan fazlası faizdir demek doğru mu?
Alimler de hata yapabilir. Bizim onları günahsız ve Hatasız saymamız yanlış! Elbette biz yanlış düşünüyor olabiliriz. Ama tashih etmeye her zaman açığız.
Ben bu nota cevap olarak:
Muhterem Hocam,
Size göre doğru olanın bana göre yanlış olmasının bir önemi yok; önemli olan size göre doğru olduğunu iddia ettiğiniz anlayış ve görüşün delili ve şahidi olup olmadığıdır; söylediğininiz anlayış ve görüşün:
1- Sevgili peygamberimizin anlayış ve izahı ile uyuşup uyuşmadığı,
2- Sahabe, Tabiin ve Tebei Tabiin anlayışına uyup uymadığı,
3- Lügattan şahidinizin bulunup bulunmadığıdır. Buna umumen usül diyoruz. Siz bu usüle itibar edip bağlı kalıyor ve gereğini yerine getirerek anlayışınıza delil ve şahit gösterebiliyorsanız görüşünüz değerlidir; inceleme ve istifade etmeyi hakediyor demektir. Yok bu usüle uymuyor; benim görüşüm en doğrusu, başka görüşler eksik ve yanlıştır diyorsanız böyle bir iddianın sokaktaki vatandaşın cahilane iddiasından ne farkı kalır? İngiliz proje pazarlayıcılarına malzeme üretmek olmaz mı? Kur’an ve Sünneti doğru anlamaktan uzaklaşma kapısını açmak olmaz mı?
Sorum net: Riba ayetini yanlış anladığını iddia ettiğiniz ve yukarıdaki usüle uymayan selefi salihinden tek 1 alim var mı? Varsa kimdir? Yoksa siz onlardan farklı düşünüp onların müdellel görüşüne Faik yeni bir delil mi keşfettiniz? Ölçünüz ve deliliniz nedir? Şahidiniz var mı? Önemli olan bunu ortaya koyabilmenizdir?
Hocamız cevap olarak:
A. Ziya hocam!
Ayetleri doğru anlamanın delili de, şahidi de, ölçütü de, Kuranın kendisidir. Tedebbür eden Herkes okuyunca aynı doğruları anlayabilir. Gerisi hep zorlama yorumlardır, tevillerdir, tahrifattır.
Allahın ayetlerini hayatın içinde okuyunca anlaşılmayacak bir şey yok! Hepsi açık ayetlerdir. İnsanları önyargıları yanlışlara sevk ediyor vesselam.
Bu cevap üzerine Hocamıza:
Muhterem Hocam,
Belli bir müktesebi olan, Okuyup yazan, akademik ünvan sahibi olan fakat her hangi bir delil, belge ve şahit göstermeden, Kur’anı okuyup kendi müktesebine göre doğru anladığını zanneden, doğru olduğunu zannettiği anlayışını merkeze koyarak, kendisinden önceki ilk dönem alimlerinin farklı anlayış ve yorumunu hatalı bulan, hatta bazen, kendi görüşünü teyit etmeyen Hadislere bile dil uzatan, kendi görüş ve anlayışını mikyas kabül eden kişiler bilerek veya bilmeyerek İslamı tahrif etmek üzere hazırlanmış İngiliz projelerine hizmet etmesi sebebi ile bizim takip ettiğimiz usül ve esaslara bağlı klasik ilim yolundan ayrılmış oluyorlar. Daha sade ve mütevazi bir ifade ile biz öyle görüyor ve kabül ediyoruz.
Bize göre sizin takip ettiğiniz yol ve yordam çıkmaz sokaktır; söyledikleriniz içerisinde doğrular olsa bile itibar etmeyiz; ciddiye alıp üzerinde durmaya değer bulmayız. Çünkü ömrümüz çok kısa, zamanımız dar, vaktimizden çok işimiz var.
Mahmut Hoca:
“ üsul ve esaslara bağlı klasik ilim yolu..” dediğiniz yol, ne Allahın yoludur, ne de rasülünün yolu! Tüm Müslüman dünyasını 2024 yılındaki bu haline getiren muhtelif yollardır. Ataların yollarıdır, kavmin yollarıdır.
İşin vahim tarafı, bu klasik yolu mutlak doğru yol zannetmek! Allahın yolu zannetmek! Rasülünün yolu zannetmek! Buna rağmen ısrar edenlere, söylenecek bir söz kalmıyor!
🤲💐🤲
Benim son sözüm:
Muhterem Hocam,
Bu tesbit size ve sizin gibi düşünen çok az sayıdaki çağdaş akademisyenlerden bazılarına ait olup akademik ünvanları dışında sığınacakları sağlam bir dayanak ve ilmi şahitleri yok. Kur’ana uyma iddiası ile Kur’anı kendi anlayışına uydurmaya çalışmak çok tehlikeli bir yol ve yordam. Rabbim bizleri razı olacağı yol ve yordamdan ayırmasın. Burada nokta koymamızda fayda var.
Mahmut Hoca:
…..Kur’ana uyma iddiası ile Kur’anı kendi anlayışına uydurmaya çalışmak çok tehlikeli bir yol ve yordam….
Ben de bunu söylüyorum. Ayetleri, kendi anlayışlarına uydurmuşlar! Riba, hikmet, felsefe, tasavvuf, enflasyon, vb kavramları Kurana göre değil, kendi müktesebatına göre yanlış anlamışlar! Bu müzakeremizin çıkış noktası da zaten buydu!
Benim cevabım:
Yanlış yapan onlar değil, sizlersiniz muhterem hocam. Çünkü onların delil, dayanak ve şahidleri var; sizin ise hiç bir delil dayanak ve şahidiniz yok; sadece sakım bir anlayışınız var. Bu yol ilim yolu değildir.
Derleyip yayına hazırlayan:
Ahmet Ziya İbrahimoğlu
25/07/2024 OF
(1) Prof. Dr. Mahmut ÖZDEMİR, https://images.app.goo.gl/TqLcs8qsviHrowA17