Belediyelerin Zorunlu Bağış Yaptırarak Gösterdikleri Müsamaha ve Anlayış(!) Üzerine ..

Yıl 2006 Üsküdar / Bahçelievler’de satın aldığım arsa üzerine ev yapmak için proje çizdirmiş, belediyeden ruhsat alarak inşaata başlamıştım. Belediye başkanı merhum Mehmet Çakır, hem hukukumuz olan bir hemşehrim hem de asker arkadaşım olduğu için kurallara uymaya hususi bir itina gösteriyor; mahallede örnek olmaya gayret ediyordum. Kalfaya işe başlamadan tembih etmiş, kural ihlali yapmamasını, projeye harfiyyen uymasını istemiştim. Nitekim kalfamda bu gayrette oldu ve kaba inşaatın bitmesine kadar belediyenin bütün kontrollerinden olumlu rapor almıştık. Çatı dubleksini yaparken, çatı arasını kütüphane olarak kullanmayı planladığım için, kullanışlı bir alan oluşturmayı tembih ettiğim kalfam, yüksekliği, müsamaha kabül ettiğine inanarak, 17 cm fazla yapmış. Mıntıka kontrol mühendisi bunu farkedince, bu durumu rapor ederek belediyeye bildirmiş; bizi de uyarmıştı. Kalfa da, bitirme ruhsatı ve iskan almamıza engel çıkartabilirler düşüncesi ile beni uyardı. Oysa çevremizde yapılan inşaatlarda metreyi aşan yükseklik farkları, dışardan bakanların bile görüp anlayabileceği durumdaydı. Komşularımız nasıl bitirme ruhsatı ve İskan alabildiklerini merak edip araştırdım. Onların Belediyenin isteyip işaret ettiği kurumlara, ihlal hacmine göre bağış yaptığı için müsamaha gördüğünü öğrenince aşağıdaki mektubu yazarak Üsküdar belediye başkanı Mehmet Çakır Beye yolladım. Mektubu okuyunca ertesi gün haber vermeden evime geldi. Mektubu benim yazdığımı teyit ettikten sonra üzüldüğünü, benden böyle bir tepki beklemediğini söyledi. Ben de çevredeki inşaatların durumunu gösterip durumu izah ettim. Çevredeki durumu benim uyarım üzerine farkettiğini hissettim. Komşu binalardaki durumu görünce, bizim 17 cm fazlalığa göz yumacağını, bitirme ruhsatı vereceklerini fakat iskana müracaat etmeme talebini, gerekçesi ile beraber bana anlatınca, iskan almak için belediyeye müracaat etmeyeceğime söz vermek zorunda kaldım. Bu sebeple oturduğum evin iskanı yoktur. Bitirme ruhsatı ile iktifa edip sözümüze bağlı kaldık. İşte 2006 yılında Üsküdar Belediye Başkanı merhum Mehmet Çakır kardeşime yazdığım mektup:

| Şahsa Özeldir |

Üsküdar Belediye Başkanımız
Muhterem Mehmet Çakır Bey’e

Muhterem Başkanım,

16 yıldır Üsküdar’da oturduğum halde sizden önce ve sizin döneminizde Üsküdar Belediyesi’nden şahsi herhangi bir talebim olmadığı gibi kurallara uymayan bir davranışım sebebiyle de hiçbir uyarıya muhatap olmuş değilim.

Bahçelievler Mah. Sarıyayla sokakta, oturmak için yapmakta olduğum ev inşaatıma başlarken, gerek kalfa ve gerekse yapı denetim şirketine “Belediye’nin onay vermeyeceği, müsamaha kabul etmez bir hata yapmamalarını” özellikle tembih etmiş ve anladığım kadarıyla da takip ve kontrol etme gayretinde olmuşumdur. Kurallara uymanın ilk zorluğu ve zaman kaybını bina logar’ını bağlatma esnasında yaşadım ve iki ayda resmi usulle logar bağlatabildim. İki ayda kaba inşaatı tamamlama imkânı bulunca, neden inşaatçıların logarları gayrı resmi usulle bağlattıklarını anlamış oldum.

İki aya yakın bir süreden beri de temel üstü ruhsatı almak için uğraştığımızı ve neden alamadığımızı öğrenmekle, kazanmış olduğum bilgi ve tecrübemi size de aktararak bazı hatalı anlayış ve uygulamaları düzeltmenize vesile olmak istiyorum.

Takriben iki ay önce temel üstü ruhsatı için Üsküdar Belediyesi’ne müracaat ettik. Mıntıka mühendisi gelip gerekli inceleme ve tetkiki yaptıktan 10-15 gün sonra hiçbir netice alamayınca, kendim yurtdışında olmam sebebiyle yeğenim Abdullah Yılmaztürk Belediyeye uğrayıp dosyamızın mıntıka mühendisi tarafından uygundur notu olmasına rağmen başkan yardımcısı tarafından yeniden kontrol için Mecdudi Bey’e gönderildiğini öğrendi. Bu sebeple yanına uğrayıp ilgi ve yardımını istedi. Yeni bir inceleme yaptıracağını öğrenip bana bildirdi. Şahsen, mıntıka mühendisinin onay vermemiş olabileceğini düşünerek makul karşılayıp bekledik.

Birkaç gün içerisinde, sonradan adının Mecdudi Bey olduğunu öğrendiğim bir teknik belediye görevlisi inşaata uğrayarak “Bir kat fazla yapılmış görünüyor, harita mühendisi yollayıp yeniden ölçüm yaptırmamız gerekiyor…” deyip ayrıldı. Daha sonra harita mühendisi gelip bakmış, o herhangi bir kat fazlalığı olmadığı gibi binanın 15-20 cm. düşük kurulduğunu tespit ettiğini yine Mecdudi Bey’den yeğenim öğrendi. Sadece bina hafriyatında, zeminden binanın ana girişine çıkış için olan güzergâh toprağının fazla alınması sebebiyle, oranın doldurulması gerektiğini, Başkan yardımcısı ile görüşerek bunu halledebileceğimizi ima etti.

24.11.2006 günü Yapı denetim şirketinden arayıp dosyamızın Başkan yardımcısı tarafından mıntıka mühendisine tekrar iade edildiğini bildirdiler. Yurtdışından yeni döndüğüm için teferruatlarını bilmediğim konuyu etraflıca inceleyip bilgi aldım. Komşu inşaat sorumlularıyla da istişare ederek iki aylık süreçte netice alamayışımızın sebebini anlamaya çalıştım. Öğrendiklerim özetle:
1- İnşaatımla ilgili ilk inceleme ve tetkiki mıntıka mühendisi Ayfer Hanım ve yanındaki arkadaşları yapmış olumlu rapor bildirmiş,
2- Harita mühendisi yaptığı incelemede dosya üzerine uygundur notu düşüp imza atmış,
3- Yapı kontrol Mühendisi Hakan Bey uygundur notu düşmüş,
4- İmar Müdürü Gül Hanım onay bildirmiş,
5- Mecdudi Bey ruhsat almamıza mâni bir durum olmadığını ima ederek yaptığı tespitler için Mehmet DEMİRÖZ Bey’le bir görüşmeniz gerekiyor demiş. Biz kimseyle görüşmedik, dosyamız tekrar mıntıka mühendisine iade edilmiştir.

Görünürde hiçbir sebep yokken, iki aydan beri sonuç alamayışımızı merak etmemenin mümkün olmadığını takdir edersiniz. Çünkü bahsedilen ve doldurulması gerekir denilen alan, sokağı işgal etmemek için kum, çimento, tuğla vs. indir – bindir işlemlerinde kullanılan alan olup sonuçta doldurulup düzeltilmesi tabii olan basit bir alan, asla ruhsat verilmemesini gerektiren bir sebep olamaz. Merakımı gidermek için etrafımdaki komşu inşaatlardan benzer durumlarda ne yaptıklarını sordum, öğrendiklerimi size aktarmak yerine, Malatyalı Hamido’ya izafe edilen bir hikâyeyi zikretmeyi tercih ediyorum.

Hamido, kendine ait usullerle, tehdit ederek mallarını aldığı bir grup insana: “Hamido’nun kursağına bugüne kadar haram inmemiştir. Bu sebeple sizden aldıklarımı da helal edin.” demiş. Korkudan titreyen muhatapları “helal olsun” demişler. “Baskıyla değil, kendi rızanızla helal ettiniz değil mi?” diye sorduğunda da “Evet” cevabını almış ve etrafındakilere dönüp “Allah’a, bizi haram yemek zorunda bırakmadığı için şükredin” demiş….

Sayın Başkanım,

Belediye, yaptığı ve yapacağı hayırlı işlerde vatandaşın katkısına ihtiyaç duyarsa, hizmetleriyle gönüllerini kazanacağı vatandaşlar bundan kaçınmazlar. Gönüllü olmayan, zorlama ve yönlendirmelerle böyle bir katkıyı sağlamak tasvib edilecek bir usûl olamaz.

Müsamaha kapsamına giren konularda bile vatandaşın işini yokuşa sürüp, sonrada zorlama bir yönlendirmeyle hayır yaptırdığını zannedenlerin yanıldığını, onlara birisinin anlatması gerektiğini düşünüyorum. Bizler “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız” düsturunu yaşamak ve yaşatmak zorunda değil miyiz? Sizler vatandaşların müsamaha kapsamına girebilecek en küçük eksiklerini, velev iyi niyetle dahi olsa, değerlendirme usulünü yerleştirirseniz, kendisi ihtiyaç sahibi olan memurlarınızın, uygulamanızı örnek alarak bu hayırlardan (!) şahsı için de istifade etmesini önleyemezsiniz. Bu usûl ve üslûbu, vatandaşlarda sizin eksiklik ve hatalarınızı değerlendirmekte kullanacak olsa hoşunuza gider mi? Ayrıca böyle bir uygulama vatandaş idareci dayanışma, kaynaşma ve yardımlaşmasının önüne set çekmek olmaz mı?

Sayın Başkanım,

Bu vesile ile Ayfer hanımın işindeki ciddiyetini, müsamaha kabul etmeyecek bir eksikliğe çıkar için onay vermeyeceğini, müsamaha kabul eden eksikler için de zorluk çıkartmadan, tamamlatıcı bir üslup kullandığını öğrendim. Elbette ki, bunu sizler de biliyorsunuz. Böyle ciddi bir görevlinin onay verdiği bir işi teknik bir elemanla tekrar kontrol ettirip yokuşa sürmeyi size başka türlü izah edenler de olabileceğini biliyorum. Eğer tereddüdünüz olursa bizzat yerinde görüp inceleme yapmanızı arzu ederim. İnşaat mühendisi olmanızın değerlendirmeyi kolaylaştıracağını zannediyorum.

Son olarak, inşaatımızla ilgili işlem yapan hiçbir görevliyi ne gördüm ne de tanıdım. Onlar da beni görmedi ve tanımazlar. İşlemler tamamen resmi prosedür çerçevesinde yürümüş, takibinin ise yapı denetim şirketi tarafından yapılmış olduğunu da belirtmek isterim. Selâm ve başarı dileklerimle gereğini arz ediyorum. 27.11.2006
Ahmet Ziya İbrahimoğlu