İMAM ADAYININ ZOR İMTİHANI
Rahmetli babam 1905 yılında doğmuş, ilk mektebi gecikmeli olarak Osmanlı Türkçesi ile okumuş, harf devrimi olduğu zaman da subay ve İsmet Paşa hayranı olan amcasının etkisi ve CHP li olmanın gayreti ile Latin harflerini de ilk öğrenenler arasındaydı. Dolayısıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında, sindirilen, asılan sürülen ve itibarsız hale getirilen hocaların iyice azaldığı dönemde, itibarlı! Hocalardandı. Sultan 2.Abdülhamid’i seven başka CHP li var mıdır bilmem, ama benim babam Sultan 2.Abdülhamid’i seven ve Sebilürreşad dergisini okuyan bir CHP li idi. İsmet Paşaya toz kondurmaz, M.Kamal’i de pek sevmezdi. Zannediyorum ikisini kıyaslarken birinin aile hayatı olması, diğerinin olmaması faktörü yanında, ikisi aralarındaki ihtilaflı konularda, amcasının İsmet Paşa tarafını tutmasının da etkisi olabilir. Yanlış icraatları M.Kamal Paşa’ya mal eder; İsmet Paşanın hatalarına da M.Kamal Paşa etkisini mazeret gösterirlerdi. Bu anlayışına işaret etmekle iktifa ederek esas konuya devam edeyim.
Babam sanat ruhlu, eli hassas, yedi san ’atı fiilen yapmak üzere tezgâhı olan bir insandı. Müşteri yetersizliği bir san ’atla iktifa etmeye imkân vermiyordu. Çilingirlik, Marangozluk, Gramofon tamiri, gaz yağı ile yanan Lüks lambası tamiri, Dikiş Makinası tamiri, Saatçilik ve Hocalık gibi maharetleri olan babam Saatçi Hoca olarak matuftu. Of’ta, Hayratta ve Taşhan pazarında tezgâhı vardı. O merkezlerin haftalık seyyar pazar günü olan günlerde oralardaki tezgâhını 07-18 arası açık bulundurur; saat tamirciliği yapardı. Zaman zaman gurbete çıkar; imamlık sözleşmesi yaparak imamlık yaptığı yerlerde saatçilik de yapmaya devam ederdi. “Saatçi Hoca” olarak maruf olmasının sebebi buydu.
CHP nin yönetimde olduğu sıkıntılı yıllarda, resmi makamlarda itibar ve etkinlikleri vardı. Ağabeylerinden biri, İsmail Hakkı amcam da “Cinci Hoca” diye maruftu. CHP nin hocalara göz açtırmadığı dönemlerde amcam serbest hareket eder; çekinmezdi. Çünkü CHP li idi. CHP li olunca cinci üfürükçü olmak bile göze batmaz; itham konusu olmazdı. Şimdi bile aynı zihniyetin devam etmediğini kim söyleyebilir? CHP altı yaş evliliği iddiası üzerine çağdışı ilan ettiği ve aralarında İlim Yayma, AGD gibi dernek ve vakıfların bulunduğu listeden, AGD Derneğini, CHP ile işbirliği yapan SP nin himayesinde bir dernek olduğunu öğrenince, hemen çıkartmadı mı?
Amcamın etkisinde olan cin 750 yaşında ve Müslüman olan bir cindi. Tedavi maksatlı kullandığı bu imkân ve kabiliyetinden CHP li resmi erkân bile istifade ederdi. Meydanlarda çarşaf yırtan Trabzon Valisinin hanımı bile amcama gelenler arasında olduğu için dokunulmazlığı var gibi hareket edebiliyordu. Gezdirme ruhsatlı silah taşır; resmi kurumlarda yaptırmak istediği her işi yaptırabilirdi. Köylerde halk ondan çekinir; söylediğine itiraz edemezdi. 1963 yılında babamla birlikte geçirdikleri bir trafik kazasında amcam vefat etti. Rahmetli babam, MNP kuruluncaya kadar aynı düşünce ve hayatı sürdürdü. Merhum Necmettin Erbakan Hoca’nın Of’ta yaptığı bir konuşmayı dinleyen babam, bu bizim tanıdığımız politikacılardan değil, çok farklı, Sultan 2. Abdülhamid gibi bir insan deyip politik düşüncesini değiştirmeye ilk adımını atmış oldu. Benim İHL ne girişim, İslami hassasiyetleri olan ortamlardaki faaliyetleri yakından tanımam sonucu yaptığımız fikir müzakereleri onu her geçen gün olgunlaştırdı. Beraber Hac yaptık; annemle beraber Mekke’de yanımda altı ay kaldılar. Ailenin 12 çocuğundan yaşayan ilk erkek çocukları olmam itibarı ile bana olağanüstü sevgi ve muhabbetleri vardı. Altı kızı yaşarken 6 oğullarından 4 ü ölmüş; yaşayan ilk erkek oğlu ben olmuştum. Babamla ilgili bu mukaddimeyi yazdıktan sonra yaşadığı ibretlik bir hatırasını da sizlerle paylaşmak isterim.
Kırklı yılların sonlarında veya ellili yılların başlarında babam Samsun Alaçam’a gurbete gitmiş; imamlık yapmak üzere araştırma yapıyor. İlçe müftüsü onu bir köye yönlendirmiş; gidip cuma kıldıracak; cemaat beğenirse, konuşup anlaşarak imam olarak görev yapacaktı. Köye gidip cuma namazını kıldırdı. Cami avlusuna oturmuş; cemaatle sohbet ediyorlar. Devamlı cami cemaati olan kişiler, babamın saatçi ve sanatkâr kişiliği yanında hoş sohbet ve mülayim, uyumlu bir insan olduğunu görünce, köyde kalıp imamlık görevini sürdürmesine olumlu baktıklarını ifade etmiş, yemek ve maaş durumunu da görüşüp anlaşarak cemaat ayrılmış. Babam da sonucu müftü efendiye bildirmek üzere kalkıp ilçeye gitmek üzere iken, takım elbiseli kravatlı, beyefendi görünümlü bir köylü yanına yaklaşıp babama, Hocam ben de size bir soru sormak istiyorum; eğer buna da doğru cevap verirsen, bu köyden sana itiraz edecek başka kimse çıkmaz dedi. Babam tanımadığı bu beyefendiye, buyurun sorun deyince, Hocam Allah Hz. Âdemi çamurdan yarattığı malum; Allah bu çamura saman kattı mı, katmadı mı? diye sordu. Babam sorunun ciddiyetsizliğini görünce durakladı. Uzaktan durumu seyreden ve koşarak yanlarına gelen başka bir köylü, babama dönerek, Hocam müsaade ederseniz bu soruya ben cevap verebilir miyim? dedi. Babam buyur deyince, köylü takım elbiseli kravatlı adama dönerek “hayır katmadı” dedi. Adam durur mu? Katmadığını nereden biliyorsun? dedi. Katsaydı ananın bilmem neresi çatlak olmazdı; diye cevap verdikten sonra babama dönüp, Hocam çok özür diliyorum; bu adam senin cevap verebileceğin bir kişi değil, bunun hakkından ben gelirim; dedi. Takım elbiseli, kravatlı adam, ağızının payını almış cami avlusundan ayrılıp gitmek zorunda kalmıştı; babam sıkıntılı bir durumdan kurtulmuş olmanın rahatlığı ile derin bir nefes almış ve köyden ayrılmıştı. İlçe müftülüğüne gidip durumu anlatmış başka bir köy için görev istemişti. Meğer bu takım elbiseli kravatlı adam köye gelen imam adaylarına sıkıntılı anlar yaşatır; ter döktürürmüş. Şimdi diyeceksiniz ki bu hikâyeyi neden anlatma ihtiyacı duydun? Bizi Hoca makamında gören dost ve arkadaşlarım, gönderdikleri Cemil Kılıç, İhsan Eliaçık, M.Öztürk, M.Okuyan, A.Bayındır, Y.N.Öztürk, M.İslamoğlu vb şahısların konuşma linklerini dinlememi ve fikrimi yazmamı istiyorlar. Gönderilen linklerin çoğunu dinlemeden mazeret beyan edip geçiştiriyorum. Az da olsa dinlediğim ve sorana cevap yazdığım da oluyor. Doğrusu bazen babamın imdadına yetişen pratik zekâlı köylü gibi bir yardımcıya ihtiyaç duyuyorum. Varsa böyle bir tanıdığınız bildirin; yardım almak isterim. Çünkü bu adı geçen şahıslar ilimden, delilden, belgeden anlamaz. Anladıkları dilden de ben konuşamıyorum. Ne dersiniz? Allah babama ve bütün geçmişlerimize rahmet eylesin.
20.12.2022
Ahmet Ziya İbrahimoğlu