İZ BIRAKAN KİTAPLAR VE ETKİLERİ

Yıl 1980, Şubat ayının son günü, dışarıda kar yağıyor; sert soğuk var. Üçüncü çocuğumun doğumu yaklaştı…

İstanbul YİE nü yeni bitirmiş; mezun olduğum Fatih İHL’de ücretli derse giriyorum. Aynı zamanda Üsküdar Cuma Pazarı’nda Malatyalı İsmail Ağa Camii İmam Hatipliğimi sürdürmeye çalışıyorum…

Ay sonu yaklaştığı için cebimde Elli lira bile kalmamış olması beni huzursuz ediyor; telaşlandırıyordu. Yaklaşan doğumu evde yaptırmak üzere bize yardımcı olabilecek bir hanımı bulmak için camimize en yakın “ Üsküdar Ana Çocuk Sağlık Merkezi” ne uğrayarak çalışan hemşirelerden birine yaklaşıp öğrenci ve imam olduğumu söyledim; yaklaşan doğum sebebi ile bize yardımcı olup olamayacağını sordum. “Hocam, ben evlere doğum yaptırmaya gidemiyorum; çünkü beyim bana izin vermiyor. Buna rağmen, sizin imam olmanız sebebi ile, eve gelip beyimle konuşmanız halinde belki size istisna muamelesi yapabilir.” dedi ve ev adresini verdi…

Aynı gün mesaiden sonra verilen adrese gittim; kapıyı hemşire hanım açtı. Beni görünce eşine seslendi ve kapıya çağırdı. Beni tanıtıp isteğimi bildirdi. Eşi hangi camide imam olduğumu sorup teyit ettikten sonra, evlerimiz arasında bir km.’den az bir mesafe olduğunu öğrenince, “tamam hocam size istisna muamelesi yapalım” dedi…

Sevinerek camiye bitişik lojmanımıza döndüm. Yatsı namazını kıldırıp eve geldiğimde doğumun iyice yaklaştığının farkında olmanın telaşı yanında hemşire hanıma doğumdan sonra ne verebileceğimi düşünmeye başladım…

İlk kızım Of’da köyde, ben yokken, ikinci kızım Ümraniye/Çakmak’da doğduğu halde bu konuda yeterli bir tecrübem yoktu. Ne yapacağımı, nasıl yapacağımı bilmiyordum. Derken saatin 24’e geldiğini, dışarda kar ve soğuğun arttığını farkettim. Uyuma şansım yoktu; nöbet bekliyordum…

Gün döndü; saat 01 oldu… Hanımın sancıları artınca hemşireyi gidip alıp getirmemi istedi. Hemen yola çıktım; yollar buzlu, giderken bir kaç defa kayıp yıkıldım. Hemşire hanımın evine varıp zile bastım… Gecenin bu saatinde bir hanımı uykudan uyandırmak ve yaya olarak eve götürmek, yolda bir kaç defa kayıp düşmesini görmek telaşımı arttırmıştı. Beraber bizim eve girdik; O bizim hanımın olduğu odaya girdi. Ben de dubleks olan lojmanın üst odasına çıkıp sonuç bildirmelerini bekliyordum…

Beklerken, hemşire hanımın bu fedakarlığı karşısında, ona verecek yeterli bir paramın olmaması sebebi ile eziklik duyuyordum. Ben ne yapayım nasıl yapayım telaşı yaşarken, alt kattan seslendiler. Doğum gerçekleşmiş, bir kızım daha olmuştu…

Hemşire hanım gerekeni yaptı ve kendisini evine kadar götürüp bırakmamı istedi… O hazırlığını yaparken ben de bir zarf bulup cebimde kalan paramı içine koydum; kütüphaneme kitaplara baktım; Ona hediye edebileceğim en uygun kitap GÖNÜL DOKTORU isimli Mehmet Yaşar Kandemir Hocamızın kitabı gözüme çarptı. Onu da yanıma alıp, zarfı da kitabın içine koydum. Lojmandan çıkarken, mahcup bir eda ile hemşire hanıma uzatıp “Bu bir ücret değil, sadece küçük bir hediyedir. Çünkü sizin hakkınızı ödemeye gücüm yoktur.” diyebildim…

Hemşire hanım: “Hocam beni mahcup ediyorsunuz; benim sizden bir beklentim yoktur” demesi beni biraz rahatlatmış olsa da, zarfın içini açıp baktığında beni ayıplayacak mı diye merak ve mahcubiyetim devam etti. Evine giderken kayıp düşmeleri de mahcubiyetimi arttırmıştı. Evine ulaşıp içeri girerken, “Hocam ben bir kaç gün evinize uğrar durumu kontrol ederek size yardımcı olurum” dedi ve ayrıldık; eve döndüm…

Hemşire Hanım aynı gün bize uğradığı gibi, gelip geçerken de bize uğramaya devam etti. Mahcubiyetim sebebi ile fazla bir şey diyemiyor; uzak durmaya çalışıyordum. Bir gün evin kapısında karşılaştık; hal hatır sorduktan sonra: “Biliyor musun hocam, son günlerde bizim evde sizi konuşuyoruz; çok ince ve hassas düşünceli bir insansınız; beni ve eşimi çok etkilediniz.” deyince şaşırmıştım. Ne düşüncesi, ne hassasiyeti anlayamamıştım… Şaşkınlığımı yüzümden okumuş olsa gerek ki, “Hocam bizim için seçtiğiniz hediye kitabı ailece okuduk. Duygulandık; etkilendik. Size çok teşekkür ediyoruz” dedi. Oysa ben Ona verdiğim kitabı sevki tabii ile seçmiş, çok sevdiğim ve derslerini zevkle dinlediğim değerli hocamın etkileyici güzel üslubu sebebi ile faydalı ve isabetli olacağını düşünmüştüm. O ise kitabın ismi ile mesleği arasındaki bağlantı ve çağrışımı düşündüğümü zannediyordu. Olayın böyle seyretmesi beni de etkilemiş; memnun etmişti. Kitabı bu merakla tekrar okudum; bu kitabın hikayesi onların da benim de hafızamda silinmez izler bırakmıştı…

Zaman ilerleyip fırsat buldukça GÖNÜL DOKTORU kitabından satın alıp camide okuttuğum veya sohbet ettiğim gençlere hediye etmeye devam ettim. Hala da devam ediyorum…

Ne yazıkki şu anda hemşire hanımın ismini bile hatırlayamıyorum; ama dualarımda her zaman yeri var. Kitabı hafızama nakşetmemin sebebi O’dur. Benim hediye kitaplarımdan biri haline gelmesine de O vesile oldu…

Aradan kırk yıldan fazla zaman geçti… Hocamızın bütün kitaplarını okumadan tavsiye etmemde ve satın almamda, Fakülte’den aşina olduğum güzel ve tatlı üslubu yanında bu kitabın da payı büyük olmuştur… Geçen sene, muhterem hocamızı ziyaret etmek üzere uygun gün ve saat sordum. Beni cuma günü, emekli meslektaşları ile İlahiyat Fakültesi’nde yaptıkları haftalık sohbet toplantısına davet etti; görüştük.

Hadis inkarcıları ve İslam Ansiklopedisi ile ilgili sitemvari sözlerim üzerine yeni çıkan kitabını görmediğimi anladı ve toplantı çıkışında İlahiyat kitabevinden bir nüsha satın alıp imzalayarak bana hediye etti…

Okumak için planlayıp sıraya koyduğum kitapları bitirmem uzun sürünce muhterem Hocamızın “HADİS KARŞITLARI NE YAPMAK İSTİYOR” isimli bu kitabını 2019 Ramazan ayının ortalarında, Of’daki köyümde, sessiz ve sakin bir ortamda okuma fırsatım oldu…

Daha önce göz gezdirip bazı bölümlerini de okuyarak whatsapp yazışma ve paylaşım guruplarımızda paylaşmış olsam da baştan sona, alıcı gözü ile, şimdi okuma fırsatım oldu… Mehmet Yaşar Kandemir Hocamız gönül ehli bir insan; yazdıklarını aşkla, inançla, sevgi ve muhabbetle yoğurmasını biliyor. Sade, mütevazi, herkesin kolayca anlayabileceği seviyede fakat ilmi standartlara uygun, her bilginin kaynağına dayandırıldığı, her bölümün sonunda konunun özetlendiği, alanında doyurucu ve tatmin edici, önemli bir boşluk dolduran muhteşem bir çalışma… Hem gözü hem de gönlü doyuruyor. Muhterem Hocamızın bu çalışması, ahirette derecesini artıracak, Allah Resülü’nün himayesini celbedecek güzellikte… Ben takdir için söylemiyorum; zaten takdir etmeyi haddimi aşmak olarak görürüm. Sadece duygularımı ifade ediyorum…

Tahlil yayınlarından çıkan bu eserden, Nureddin Yıldız Hoca’ya rica edip toptan fiyatı ile yüz adet satın alarak, okuyacağına inandığım herkese hediye ediyorum; etmeye de devam edeceğim. Whatsapp yazışma ve paylaşım guruplarında, bazen isabetli ve faydalı fikirleri mükafatlandırmak için, bu kitabı hediye olarak veriyorum…

Hadis İnkarcılığı, siyonist kaynaklar tarafından planlanıp hazırlanmış; ciddi desteklerle yürütülen bir projedir… Güya Kur’anı yüceltir gibi, tek kaynak görüp göstererek, İslamı tahrip ve tahrif etmek üzere zemin oluşturma maksadına matuf bir proje olduğunu, dünyadaki fikir ceryanlarını iyi takip eden herkes bilir… Türkiye’de İlahiyatlarda yuvalanmış, Kelamcıların ve az da olsa bazı Fıkıhçıların öncülüğünü yaptığı bu proje şahsiyetler bilerek, bazıları da bilmeden bu projeye hizmet ediyor olması, üzüntü verici olduğu kadar, bu düşüncelerin TDV İslam Ansiklopedisine yansımaları da endişe verici boyuta ulaşmıştır…

İlgi duyup merak edenler Ansiklopedinin Akaid ile ilgili maddelerine göz atması yeterlidir…

Bir örnek olması bakımından, ilgi duyanlar 22. cilt 473. sayfasındaki İsa ve Nüzul-ü İsa maddesini okuyabilirler… Bu misali tahdit için değil temsil için zikrediyorum. İsterseniz İsra ve Mirac maddesi gibi tartışılan diğer maddeleri de okuyabilirsiniz…

İslam Ansiklopedisi’nin Kelam ve Akaid ile ilgili bütün maddeleri ve Fıkıh ile ilgili bazı maddeleri yeniden kontrol edilip elden geçirilerek mutemet bir kaynak haline getirilmesi gerektiği kanaatindeyim…

Bu proje çalışması dikkate alındığında, Mehmet Yaşar Kandemir Hocamızın, “HADİS İNKARCILARI NE YAPMAK İSTİYOR” isimli kitabının önemi daha da artıyor. Ben bu eseri herkesin evinde olması gereken bir başucu kitabı olarak görüyorum…

Muhterem Hocamıza, sağlıklı, bereketli, verimli uzun ömürler diliyorum…

Kitapları kütüphanenizde yoksa hemen temin edip okumakla kalmayın, çocuklarınıza okutun; okumaları için vasiyette bulunun…

Allah’a emanet olmanızı diliyorum.

30/05/2019 Hamzalı / Hayrat / Trabzon
Ahmet Ziya İbrahimoğlu