TEKNOLOJİK GELİŞMEMİZİ ENGELLEYEN ZİHNİYETİN SERENCAMI

الدولة العثمانية تُهدي اليابان رجلا آلياً قد تستغرب من هذا المنشور، لكن الايام ما زالت تكشف لنا الكثير عن خبايا الدولة العثمانية العظيمة٠

إذا كان العالم الآن على وشك الدخول فيما أطلق عليه )عصر الإنسان الآلي(، وذلك بعد أن حقَّقت تكنولوجيا الإنسان الآلي تقدما سريعا على مدى السنوات القليلة الماضية، فإنَّ مصادرنا الإسلامية تُشِير إلى أن البداية في ذلك كانت في عصر الحضارة الإسلامية٠٠ حيث كان علم التكنولوجيا و الميكانيكا معروفاً عند المسلمين باسم “عِلم الحِيل” و برعوا فيه، و غرّدوا فيه وحيدين خارج السِّرب عن بقية العالم منذ أيام الأندلس، و تحطيم إمبراطور شارلمان للساعة العجيبة التي أهداها له “الرشيد” بدعوى أنها جان، أو شيطانية، كما ان اول انسان آلي متحرِّك للخدمة في المنزل صنع علي يَدِ عالم الحيل الهندسية بديع الزمان الجزري المتوفي سنة 1206م٠

في اواخر ثمانينات القرن التاسع عشر. استطاع المهندسون العثمانيون صنع روبوت سمي “علامات،” و الذي كان قادرا على تحديد الوقت وإصدار أصوات تشبه الآذان عند حلول الصلاة ، كما أنه كان قادرا على السير لعده أمتار ، ويتم شحنه يدويا   

و في عام 1889 أرسل الإمبراطور الياباني ميجي سفراء إلى اسطنبول يحملون الهدايا للخليفة السلطان عبد الحميد وخطاب سري٠ حول معلومات باللغة اليابانية أو الفرنسية ل مواضيع مثل الإسلام، والعلم والابتكار التكنولوجي٠

على اثر ذلك تم إهداء الروبوت العثماني علامات، من قِبل السلطان عبد الحميد الثاني للإمبراطور الياباني الذي أُعجِب بهذا السحر وأخذ هو والوزراء وسكان القصر يحلقون بهذا الخيال العلمي لساعات طويلة٠ لم تكن اليابان عندما شاهدت علامات تعرف ما هو الروبوت، لكن لا شك أن هذه الهدية ألهمت اليابان التي أصبحت اليوم رائدة الروبوتات٠

كما كانت هناك نسخه من الروبوت علامات في قصر يلدز، لكن حرق وتعطل في أحداث الانقلاب العسكري على السلطان عبد الحميد الثاني عام 1909. كما اكتُشِف رسم في كتاب عثماني بالأرشيف يصور جيشاً عثمانيا من الروبوتات تقاتل على الجبهة ضد الأعداء، لم تكن هذه أحلام يقظة، بل هو تصرف طبيعي لطموحات الدول العظمى تماماً كفكرة العيش على المريخ هذه الأيام٠

Büyük Osmanlı Devletinin Çok İyi Bilinmeyen  Bazı  Yönleri  Ortaya Çıkmaya Devam Ediyor

Osmanlı İmparatorluğu Japonya’ya Robot Hediye Etti. Bu yazı sizi şaşırtabilir, ancak gelecek günler büyük Osmanlı devleti hakkında hala çok şey öğrenebileceğimizi gösteriyor.

Robot teknolojisinin son birkaç yılda hızlı bir ilerleme kaydetmesinin ardından dünya şu anda Robot Çağı olarak adlandırılan döneme girmenin eşiğindeyse, İslami kaynaklar bunun başlangıcının İslam medeniyeti döneminde olduğunu gösteriyor. Teknoloji ve mekanik ilminin Müslümanlar tarafından “Keşifler İlmi” olarak bilindiği ve Endülüs günlerinden beri dünyanın geri kalanından filonun dışında tek başına bu konuda mükemmelleştikleri ve şarkı söyledikleri ve imparator Şarlman’ın “El-Raşid” tarafından kendisine hediye edilen harikulade saati cin ya da şeytan olduğu iddiasıyla yok ettiği ve evde hizmet için ilk mobil robotun 1206 Miladi yılda ölen mühendislik keşifleri bilim adamı Badi al-Zaman al-Jazari tarafından yapıldı.

1880’lerin sonunda, Osmanlı mühendisleri, zamanı belirleyebilen ve ezana benzer sesler çıkarabilen, birkaç metre yürüyebilen ve manuel olarak şarj edilebilen “Alamet “ adlı bir robot üretmeyi başardılar.

1889 yılında Japon İmparatoru Meiji, Halife Sultan Abdülhamid için hediyeler ve gizli bir mektupla İstanbul’a elçiler gönderdi. İslam, bilim ve teknolojik yenilikler gibi konularda Japonca veya Fransızca bilgiler üzerine.

Osmanlı robotu Signs, Sultan Abdülhamid II tarafından bu sihirden etkilenen Japon İmparatoruna hediye edilmiş ve kendisi, bakanlar ve saray sakinleri bu bilim kurguyu saatlerce uçurmuşlardır. Japonya bu işaretleri gördüğünde robotun ne olduğunu bilmiyordu, ancak bu hediyenin bugün robotik alanında lider olan Japonya’ya ilham verdiğine şüphe yok.

Yıldız Sarayı’nda Alamet robotunun bir kopyası da vardı, ancak 1909’da Sultan Abdülhamid’e karşı yapılan askeri darbe sırasında yakıldı ve arızalandı. Arşivlerdeki bir Osmanlı kitabında da düşmanlara karşı cephede savaşan robotlardan oluşan bir Osmanlı ordusunu tasvir eden bir çizim keşfedildi, bunlar hayal değil, tıpkı bugün Mars’ta yaşama fikri gibi süper güçlerin hırslarının doğal bir sonucuydu.

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu

DÜŞÜNMEYE DEĞER Mİ BİLMEM?

FÖTR

Fötr mü?

Bu da nereden çıktı ?

Yazalım, efendim..

Yıl 1925 ve Şapka Kanunu çıkmıştı..

Herkes şapka giyecekti..

Memurlara zorunlu idi..

Şimdi yazacaklarıma ister gülün ister üzülün..

Şapka Kanunu çıktı ama ülkede fötr üretimi yok..

Fakat bazı yabancı uyanıklar kanunun çıkacağını nereden bildilerse(!)

Bunlardan İtalyan BORSALİNO şirketi bir gemi dolusu şapka ile Karaköy limanında bekliyordu..

Kanun çıkar çıkmaz tüm şapkaları satıyorlardı..

İngilizler ise çıkan Şapka Kanunu dolayısıyla;

Şapka, fötr, kasket ve panama gibi ne buldularsa gemilerle Türkiye’ye gönderdiler..

Kapış kapış satışlar olunca yabancılar da köşeyi dönüyordu..

  ▪️ PEKİ ŞAPKALARIN FİYATI  NE KADARDI? 

Sıkı durun..

1 Ekmek 5 kuruş iken bir fötr 80 TL idi..

Vay be ammada para ha !

İsterseniz bir hesaplayalım..

O zamanki 80 TL 1600 ekmek yapmaktadır..

Bugün bir ekmek en az 10 TL ise 

Bir şapkanın bugünkü fiyatı TAM 16.000 TL yani bir aylık asgari ücret. Nasıl ama?

Çok enteresan değil mi ?

Bu fakir halkın paraları nerelere harcandı ?

Elbette bu fiyatlarla çoğu insan fötr alamıyor; tabii çağdaş da olamıyor; gericiliğe(!) mahkum kalıyordu. 

Karnı aç insanlara fötr giydirmek hemde kısa bir müddet önce şapkalı gavurlara karşı direnişe çağırdığın halka, gavurun şapkası için, gavura 80 TL ödettirerek; ne devrim ama değil mi? 

Ya işte bizim çağdaşlık, devrim  ve ilericilik anlayışımız bu olunca tartışılmaz hale gelmesi kaçınılmaz oluyor .. Buna karşı çıkan rahmetli Şeyh Said de İngiliz ajanı oluyor. Ne dersiniz İngiliz ajanlığı daha çok kime yakışıyor? 

Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen, uğrunda binlerce insanımızı idam ettiğimiz devrimlerimizden biri. Sahi şimdi şapka giyen var mı? Hadi biz gerici kaldık diyelim; hey CHP liler, hani sizin şapkanız? Nerede sizin devrimciliğiniz? 

Bilgi için Şapka Kanunu👇

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Şapka_Devrimi#:~:text=geçmesi%20ile%20başlamıştır.-,Şapka%20Kanunu,bir%20alışkanlığın%20devamından%20men%20edildi