Ada Canavarı ve İngiliz Himayesinde Bir Şeriat Devleti!
İbretlik Gerçek Bir Hikaye
Daha önce hiç duymadığım bir hikâye… Tüm medya neden bu konuyu görmezden geliyor olabilir ki?
Üç dakikada gerçek bir hikâye
Sonunda, gerçeklerden daha garip kahramanca bir öykü var.
Neden Maldivler’den korkuyoruz?
Maldivler, hakkında çok az şey bildiğimiz Müslüman bir ülkedir. Yazılı tarihi, efsanelere oldukça yakındır.
Maldivler, Hint Okyanusu’nda yer alan bir Müslüman devlettir. Küçük adalardan oluşan bu ülke, toplamda 1.190 adadan meydana gelir ve sadece 200 tanesinde yerleşim var. Başkenti Male’dir. İngiliz himayesinde olan Maldivler, 1965 yılında bağımsızlığını kazanmıştır. Nüfusu 309 bin olan ülkede herkes Müslümandır. Yönetim biçimi cumhuriyettir ve devlet başkanı parlamento tarafından seçilir. Sadece Müslümanlar oy kullanabilir. Anayasasında, tüm vatandaşlarının İslam dinine mensup olması gerektiği yazılıdır. Bu nedenle vatandaşlık almak isteyen birinin Müslüman olması şarttır. Müslüman olmayanların vatandaşlık alması yasaktır. Ayrıca anayasa, cumhuriyetin temel ilkelerinin İslami esaslara dayandığını belirtir.
Maldiv halkı, İslam’a bağlıdır ve İslami değerlere büyük özen gösterir. İslami davranışlar açıkça görülür; başörtüsü yaygındır, ezana saygı duyulur, halk camilere akın eder. Ramazan ayında restoranlar gündüzleri kapalıdır ve alenen oruç bozmaya izin verilmez. Ülkede, şeriat hükümlerinin tüm mahkemelerde doğru şekilde uygulanmasını denetleyen bir üst kurul bulunmaktadır.
Devlet başkanı, Cuma hutbesini bizzat okur, namazı kıldırır ve dini ile sosyal etkinliklerde vaazlar verir. Aynı zamanda radyo ve televizyonda dersler ve nasihatler yapar. İslam Araştırmaları Fakültesi’nde bazı dini dersler verir. Ayrıca devlet başkanı, “Sebilü’d-Din” isimli haftalık bir dini gazete çıkarmaktadır; bu gazete 18 yıldır yayımlanmaktadır. Hükümet üyelerinin çoğu, İslami üniversitelerden mezundur. Örneğin, hac bakanı da bunlardan biridir.
Maldivler’de okuma yazma oranı oldukça yüksektir; cehalet oranı yalnızca %2’dir. Resmi dil Arapça olmamasına rağmen, halkın tamamı kendi başına Kur’an okuyabilecek durumdadır. Bu, Kur’an öğreten okulların yaygınlığı sayesinde mümkün olmuştur.
Turizm, balıkçılıktan sonra ülkenin ikinci büyük gelir kaynağıdır. Maldivler’de turizm, İslami ilkelere sıkı sıkıya bağlıdır. Turistlere alkollü içecek sunulmaz ve İslam yasalarına saygı göstermeleri zorunludur. Çıplaklık ya da genel ahlaka aykırı davranışlara izin verilmez. Turistler için 84 özel ada ayrılmıştır ve bu adalar dışında, yerel halkın yaşadığı yerlere ancak İslami kurallara uygun hareket edilirse gitmelerine izin verilir. Ramazan ayında alenen oruç bozmaları kesinlikle yasaktır.
Tüm bu sıkı kurallara rağmen, Maldivler turizmde büyük bir başarı elde etmiştir. 2007 yılında ülkeye gelen turist sayısı, 300 binlik nüfusuna kıyasla, 8 milyonu aşmıştır.
Maldivler’e İslam’ın Girişi
İslam’ın Maldivler’e girişi, efsanelere benzeyen gerçek bir hikâye ile olmuştur. Bu hikâye, seyyah İbn Battuta’nın “Tuhfetü’n-Nuzzar fi Garâibi’l-Emsar ve Acâibi’l-Esfar” adlı kitabında belgelenmiştir. Ayrıca, Male’deki büyük caminin yanındaki bir duvar resminde de anlatılmaktadır.
İslam, Hicri 5. yüzyılın başlarında (Miladi 1153) bu adalara girmiştir. Faslı bir Kur’an hafızı olan Ebu’l-Berekât Yusuf el-Berberi adında genç bir Müslüman, bu adaların kıyılarına ulaşmıştır. Söylenene göre, yolculuk yaptığı gemi adalardan birinin açıklarında batmış ve dalgalar onu kıyıya sürüklemiştir. Bir balıkçı ve ailesi onu kurtarmış, iyileştirmiş ve evlerinde misafir etmiştir. Yusuf el-Berberi, burada halkın dilini öğrenmiştir.
Bir gün, bu genç adam, balıkçı ve eşinin gözyaşları içinde ağladığını görmüştür. Balıkçının kızı, ada halkının her ay bir genç kızı ada canavarına kurban etme geleneği nedeniyle seçilmiştir. Yusuf, o gece kızın yerine gitmeye karar vermiştir. Aileyi, Allah’ın izniyle zarar görmeyeceğine ikna etmiştir.
Genç adam, ormanda belirlenen yere konmuş ve gece boyunca Yasin Suresi’ni ve diğer Kur’an ayetlerini okumaya başlamıştır. Canavar yaklaştığında ayetleri duyarak geri çekilmiştir. Bu olay üç gece tekrarlanmış ve dördüncü gece canavar tamamen ortadan kaybolmuştur. Halk, bu tehlikeden sonsuza dek kurtulmuştur.
Durumu öğrenen Sultan Maaha Kalanj’a, Yusuf el-Berberi’yi çağırmış ve ondan İslam’ı öğrenmiştir. Sultan, İslam’ı kabul ederek adını “Muhammed bin Abdullah” olarak değiştirmiştir. Onunla birlikte halkın tamamı Müslüman olmuştur.
Yusuf el-Berberi, hayatının geri kalanını bu adalarda Kur’an, fıkıh ve diğer İslami ilimleri öğretmekle geçirmiştir. Mezarı hâlâ ada üzerinde bulunmaktadır ve yanına bir cami inşa edilmiştir.
Bir insan, Allah’ın lütfuyla, bir milletin İslam’a kavuşmasına vesile oldu.
Allah’ım, ey cömertlerin en cömerdi, ey merhametlilerin en merhametlisi… Dinine hizmet etmede bizim de bir payımız olsun, ey yüce Rabbim.
Ne yazık ki medyamız, önemsiz konular dışında hiçbir şeyi aktarmıyor. Maldivler gibi ülkeler göz ardı ediliyor; belki de bu halkların ahlak ve dini değerlere bağlılıklarını görüp bundan etkilenileceğinden korkuluyor.
Paylaş, pozitif ol ve başkalarına İslam’ın büyüklüğünü, davetin gücünü ve Kur’an’ın değerini anlat.
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
25.11.2024 Üsküdar
Mütercimin Notu: 👇
Biliyorsunuz, İngilizler Proje üretmekte uzman oldukları kadar senaryo yazmakta da uzmandırlar. Ürettikleri projelerin, yazdıkları senaryoların zeka ve mantık ürünü olmadığını söylemek de çok zor. Tarih boyunca rüya ve hayallerini gerçekleştirmenin önünde en büyük engel olarak gördükleri İslam’ın esasına karşı olsalar da, İslamın, müslümanlar için hayatın vazgeçilemez gerçeklerinden olduğunu da çok iyi bilirler. Bir taraftan Osmanlı Cihan Devletini, diğer taraftan da İslam Hilafetini kendi asi evlatlarına yıktırırken, öte yandan kendi kontrolünde olmak kaydı ile Kırallık ve Sultanlıkları desteklemekle yetinmemiş, İslam Hilafetini yeniden canlandırma gayretlerinden de hiç geri durmamışlardır. Suudi Arabistan’da dini görünümlü, itikadi mezheplere ve tasavvufa karşı Vehhabi bir devlet kurdurup müslümanları oyalarken, Vehhabi karşıtı, sahte tasavvuf ceryanları gibi fikri hareketleri destekleyip beslemekten de uzak durmamışlardır. İhtiyaç hasıl olduğunda kendilerinin üretip besleyerek yetiştirdiği Vehhabilere sahte tasavvuf rolünü oynatarak sadık işbirlikçilerine yeni rollerinde desteğini devam ettirdikleri gibi, sadakat göstermeyenleri de tasfiye ettirmeyi sağlatmış, bu uygulamalar esnasında, sahnede görünmemeyi, müttefiki ABD yi başrolde istihdam etmeyi de ustaca sürdürebilmiştir. Yakında S.Arabistan öncülüğünde İslam Hilafetini yeniden tesis ettirip Türkiye’deki Kamalistlerin teyidini de alırlarsa şaşmayın. Kamalistlerin teyidine ne ihtiyaçları var diyebilirsiniz ama unutmayınki şekli hilafetin Kutsal emanetleri elde etmek istemelerine Türkiye’den destek olabilecek tek güç Kamalist güçlerdir. Beni aşırı hayalci görenlere, şimdilik sadece S.Arabistan’a bakmalarını söylemekle iktifa ediyorum. Yaşayanlar çok garip şeyler görecektir. Şaşırmamak için sizinde kendinizi hazırlamanızda fayda var; yaşayıp şahit olduklarımı yazıp anlattığım şu yazımı da okumanızı arzu ederim. 👇
Maldivler Hakkında Bilgi Edinmek İçin 👇https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Maldivler#
Turistler İçin Pratik Bilgiler 👇
Arapça Kaynaklarda Maldivler Hakkında 👇 https://ar.m.wikipedia.org/wiki/المالديف
Arapça Kaynaklarda Yusuf al-Berberi Hakkında Bu Olayı Teyit Eden Bilgiler Var👇 https://ar.m.wikipedia.org/wiki/أبو_بركات_البربري#
✅ وحش الجزيرة
قصة لم اسمعها من قبل فهل يعقل ان كل الاعلام يتعامى عنها!!
قصة حقيقة في ثلاث دقائق
بنهايتها حكاية بطولية أغرب من الخيال
لماذا نخاف من جزر المالديف …
جزر المالديف
دولة مسلمة لا نعرف عنها الكثير ..
وتاريخها الموثق
هو أقرب إلى الأساطير ..
جزر المالديف دولة مسلمة تقع في المحيط الهندي .. وهي مجموعة جزر صغيرة يبلغ عددها 1190 جزيرة .. والمأهول منها 200 فقط .. اسم عاصمتها ماليه .. كانت محمية بريطانية واستقلت في عام 1965 م .. يبلغ عدد سكانها 309 ألف نسمة كلهم مسلمون ..
ونظام الحكم فيها جمهوري، ورئيسها يُعيّن من قبل البرلمان، ويكون التصويت للمسلمين فقط، ودستورها ينص على أن جميع مواطنيها يجب أن يدينوا بديانة الإسلام، وبالتالي فإن الشخص الذي يرغب أن يكون مواطناً فيها عليه أن يكون مسلماً، ويُمنع أن يكون أي شخص غير مسلم مواطناً فيها، كما يشير دستورها إلى أن مبادءها الجمهورية هي المبادىء الإسلامية.
أما شعب المالديف فمتدين يحب الإسلام ويحرص على الآداب الإسلامية, والسلوكيات الإسلامية واضحة للعيان, فالحجاب منتشر, ويحترم السكان الأذان, ويقبلون على المساجد, وتغلق المطاعم نهارا في شهر رمضان, وتُمنع المجاهرة بالفطر فيه.
وتوجد بها هيئة عليا لمراقبة التطبيق الصحيح لأحكام الشرع الإسلامي في جميع المحاكم.
ويقوم رئيس الدولة بإلقاء خطبة الجمعة، وإمامة الصلاة بالناس، وإلقاء الوعظ والإرشاد في المناسبات الدينية والاجتماعية، كما يقوم بإلقاء الدروس والنصائح في الإذاعة والتلفزيون, بالإضافة إلى تدريس بعض المواد الدينية في كلية الدراسات الإسلامية، وكذلك يقوم رئيسهم بإصدار صحيفة دينية أسبوعية باسم (سبيل الدين) منذ ثمانية عشر عاماً.
وأكثر أعضاء الحكومة في المالديف من خريجي الجامعات الإسلامية ومنهم وزير الحج ..
نسبة الأمية في تلك البلاد طفيفة جداً لا تتجاوز 2% .. ورغم أن اللغة الرسمية ليست العربية إلاّ أنه لا يوجد بين السكان من لا يستطيع أن يقرأ في كتاب الله تعالى بنفسه .. وذلك بفضل مدارس تعليم القرآن الكريم ..
اما السياحة فتعتبر المصدر الثاني للدخل القومي بعد الصيد.
والسياحة في ذلك البلد مضرب المثل فهي لا ابتذال فيها ولا تنازل عن المبادئ الإسلامية .. فيُمنع تقديم الخمور للسياح, ويُلزم السائح باحترام قوانين البلاد الإسلامية, فلا يوجد عري ولا خروج على الآداب العامة.
وقد خصصوا للسياح أربعة وثمانين جزيرة منعزلة للسياحة فقط ولا يسمح للسائح أن يذهب إلى الجزر المأهولة بالسكان المسلمين إلا إذا التزم بالآداب الإسلامية, ولا يسمح له ولا لغيره بإظهار الإفطار في نهار رمضان.
وعلى الرغم من صرامة تلك القوانين فقد انتعشت السياحة هناك كثيرا ووصل عدد السياح عام 2007 م إلى أكثر من ثمانية مليون سائح, وهو رقم ضخم بالمقارنة مع عدد السكان الذي لا يتجاوز ثلاثمائة ألف.
نأتي إلى قصة دخول الإسلام إلى تلك البلاد .. وهي قصة أقرب إلى الأساطير .. وقد وثّقها الرحالة ابن بطوطة في كتابه (تحفة النُظّار في عجائب الأمصار وغرائب الآثار) .. والقصة منقوشة على لوحة جدارية بجانب الجامع الكبير في ماليه ..
دخل الإسلام إلى تلك الجزر في بدايات القرن الخامس الهجري (عام 1153م) عندما وصل إلى شواطئها شاب مسلم حافظ للقرآن الكريم من المغرب العربي اسمه أبو البركات يوسف البربري .. يقال أن السفينة التي كان يُبحر بها تحطّمت قبالة شواطيء إحدى تلك الجزر .. وقذفته الأمواج إلى الشاطيء , حيث عالجه واعتنى به أحد الصيادين مع أسرته, واستضافه في بيته , حيث تعلّم لغة السكان.
وذات يوم, رأى ذلك الشاب الصياد وزوجته يبكيان بحرقة, وعلم منهما أن القرعة قد وقعت على ابنتهما الشابة لتقديمها قرباناً لوحش الجزيرة, حيث اعتاد السكان أن يقدّموا للوحش فتاةً كل شهر, يضعونها ليلاً عند طرف الغابة, فيأتي الوحش ويأخذها, ولا يتعرّض بعد ذلك للقرويين بسوء طوال الشهر ..
قرر ذلك الشاب أن يذهب بدلاً من تلك الفتاة إلى الغابة, وأخبر الصياد وأسرته أنه سيكون بخير بإذن الله تعالى ..
وفعلاً وضعوه في المكان المعهود فأخذ يقرأ سورة ياسين وآيات القرآن الكريم طوال الليل .. وكان يشعر بالوحش يقترب منه فإذا سمع الآيات يبتعد .. إلى أن أشرقت الشمس ..
وأعاد الشاب الكرّة ثلاث ليالٍ فذهب الوحش ولم يعد في الليلة الرابعة وتخلّص منه القرويون ..
عندما سمع السلطان, وكان اسمه ماها كلامنجا, بأمر ذلك الشاب استدعاه وسأله عن حقيقة الأمر فقرأ عليه القرآن الكريم .. وحدّثه عن الإسلام .. ودعاه إليه .. فدخل الملك في الإسلام .. وغيّر اسمه إلى‘ محمد بن عبد الله‘ .. وأسلم كل سكان البلاد ..
وقد أقام ذلك الشاب في تلك الجزر يُعلّم أهلها القرآن الكريم .. والفقه الشافعي .. والعلوم الدينية الأخرى التي كان يعرفها إلى أن توفّاه الله تعالى ..
وقبره لا زال موجودا معروفا في الجزيرة .. وقد بنوا بجانبه مسجداً ..
سبحان الله .. رجل واحد .. أكرمه الله تعالى .. وجعل على يديه إسلام أمّة ..
اللهم .. يا أكرم الأكرمين .. ويا أرحم الراحمين .. إجعل لنا سهماً في نصرة دينك وخدمته .. يا عظيم ..
من المؤسف ان اعلامنا لا ينقل الا توافه الأمور ،
اما بلاد مثل جزر المالديف فيغض الطرف لعلهم يخافون على الشعوب ان تصيبهم عدوى احترام القيم والآداب والتمسك بالدين القويم …
إنشر وكن إيجابيا وعرف غيرك عظمة الدين وقوة الدعوة وقيمة القرآن