İngiliz ABD ve İsrail Kuklası Olmak Böyle Bir Şey ..

“Ben Suriyeli Değilim; Kürdüm”

Almanya’da bir tercümanla birlikte bir mülteci tarafından gerçekleştirilen iltica başvurusundaki diyalog şöyle gelişmiştir:

Alman görevli: Nerelisiniz beyefendi?
Tercüman: Kendisi Suriyeli.
Mülteci: Allah aşkına, lütfen ne söylemek istiyorsam tam olarak onu çevirin.
Tercüman: Ama henüz bir şey söylemedim ki.
Mülteci: Suriyeli diyorsun ama ben Suriyeli değilim, Kürdüm. Bunu söyleyin lütfen.
Tercüman: Tamam. Kürt, Suriyeli değilmiş.
Görevli: Yani Irak Kürdistanı’ndan mı?
Mülteci: Hayır, ben Iraklı değilim. Haseke’denim.
Tercüman: Ama Haseke Suriye’de!
Mülteci: Bu bir işgal, Haseke Kürt toprağıdır. Bizim bir tarihimiz var, dilimiz Kürtçedir ve Suriye rejimi bizi baskı altına aldı.
Görevli: O halde Haseke’den bir Kürt müsünüz?
Mülteci: Evet.
Görevli: Bunu ispatlayacak belgeleriniz var mı?
Mülteci: Evet, elimde Suriye belgeleri var.
Görevli: Bana aidiyetinizi reddettiğiniz Suriye belgelerini mi sunuyorsunuz?
Mülteci: Evet, maalesef Kürtçe belgelerim yok, ama Suriyeli olarak kabul edilmek istemiyorum, asla.
Görevli: Tamam, Haseke’de yaşayan, dili Kürtçe olan ve Suriye rejimi tarafından baskı gören bir Kürt olarak görünüyorsunuz. Size imzalamadan önce göz atmanız için Kürtçe metni yazdırayım.
Mülteci (gülümseyerek): Ben Kürtçe okuyamıyorum. Lütfen metni Arapça yazdırmasını söyleyin.
Tercüman: Lütfen metni Arapça yazdırın, çünkü Kürtçe okuyamıyor.
Görevli: Ama ana dilinin Kürtçe olduğunu söyledi!
Tercüman: Evet, ama sadece Arapça okuyabiliyor.
Görevli (yüzü kızararak, metni Arapça yeniden yazdırdıktan sonra): Sizi Kürt haklarınızı baskı altına alan Suriye rejimine karşı savaşıp savaşmadığınız konusunda sorgulayayım mı?
Mülteci: Hayır efendim, rejime karşı değil, rejimle birlikte savaştım. Çünkü IŞİD, Nusra ve Özgür Suriye Ordusu çeteleri bize saldırıyordu. Bu yüzden rejimle birlikte teröristlere karşı savaştık.
Görevli: Sizi baskı altına alan bir rejimden kaçıp onunla nasıl aynı anda savaştığınızı yazacağım?
Mülteci: Bu başlangıçtaydı. Daha sonra kendi Kürt güçlerimizi kurduk ve topraklarımızı savunduk.
Görevli: Yani önce rejimle, sonra Kürt güçlerle mi savaştınız?
Mülteci: Evet.
Görevli: Silah taşırken bir suç veya insanlık dışı bir eylemde bulundunuz mu?
Mülteci: Hayır efendim, bizim ahlakımız var. Esirlerimiz bile insani muamelemiz karşısında şaşırıyor.
Görevli: Peki Almanya’ya iltica etme sebebiniz nedir? IŞİD, Suriye rejimi ve Suriyeli muhaliflerden mi korkuyorsunuz?
Mülteci: Evet.
Görevli: Hayatınızı tehdit eden bir tutuklama kararı çıkarıldı mı?
Mülteci: Evet, tutuklandım.
Görevli: Kim tarafından tutuklandınız?
Mülteci: Kürt güçleri tarafından. Tutuklandığımda çok sert bir muamele gördüm.
Görevli (sandalyeye yaslanıp sinirlenmemeye çalışarak): Onlarla birlikte savaştığınız halde nasıl tutuklandınız?
Mülteci: Kürt gruplar arasında bir anlaşmazlık oldu ve bizi hapse attılar. Oradan kaçarak Türkiye’ye sığındım.
Görevli: Hayatınız tehlikede olduğu için Türkiye’ye mi kaçtınız? Türkiye’de neden kalmadınız?
Mülteci: Çünkü Türkler bizi terörist olarak görüyor ve peşimize düşüyorlar.
Görevli (gülümseyerek): Anladım. Siz Haseke’densiniz, Suriye rejimini tanımıyorsunuz, ama onunla beraber savaştınız. Kürtçe okuyamıyorsunuz ama Kürtçe bir devlet kurmak istiyorsunuz. Kürt güçlerinden kaçtınız. Başka eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Mülteci: Suriyelilere verilen ücretsiz dil kurslarından yararlanabilir miyim?
Görevli: Pardon ama Suriyeli olmadığınızı, Suriyeliler gibi muamele görmek istemediğinizi söylediniz!
Mülteci: Suriye kimlik kartım var, size vermedim mi?
Görevli (kalemini fırlatarak Almanca bağırır): Scheisse! (Lanet olasıca, Kahrolasıca demektir)

Kaynak: Kürt asıllı bir Iraklı tercümanın paylaşımı.

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
25.01.2025 Üsküdar

أنا كردي مو سوري

حوار منسوب لمترجم في ألمانيا، رافق “سورياً” أثناء تقديمه طلب لجوء، هذا هو الحوار:

-الموظفة الألمانية: من أين انت سيدي؟

– المترجم: إنه سوري.

– اللاجئ: الله يخليك إنت ترجم اش اللي بدي أقوله بالظبط.

– المترجم: بس ياعيني أنا لسه ماحكيت شي.

– اللاجئ: عم تقلها سوري و أنا مو سوري، قلها كردي إذا ممكن.

– المترجم: طيب تكرم. كردي مو سوري.

– الموظفة: يعني من كردستان العراق ؟

– اللاجئ: لا، أنا مو عراقي أنا من الحسكه.

– المترجم: بس الحسكه بسوريا !!

– اللاجئ: هاد احتلال، الحسكة كردية، ونحن شعب لنا تاريخ ولغتنا كرديه، والنظام السوري قمعنا.

– الموظفة: إذاً أنت كردي من الحسكه؟

– اللاجئ: نعم.

– الموظفة: هل معك مستندات تثبت ذلك ؟

– اللاجئ: نعم معي مستندات سوريه.

– الموظفة الألمانية: أنت تقدم لي مستندات من سوريه التي لا تعترف بها !؟

– اللاجئ: نعم للأسف ماعندي مستندات كرديه، ولكن لا أريد أن يتم اعتباري سوري أبدا أبدا.

– الموظفة: طيب أنت كردي مقيم بالحسكه، لغتكم هي الكرديه، مضطهد من النظام السوري، سأطبع لك نص القانون باللغة الكردية لتتطلع عليه قبل أن توقع.

– اللاجئ (مبتسماً): أنا ما بعرف أقرأ اللغة الكردية، قل لها تطبعها باللغة العربية.

– المترجم: رجاء طباعة القانون باللغة العربية، لأنه لا يستطيع القراءة باللغة الكردية.

– الموظفة: ولكنه قال أن لغته الأم هي الكرديه!؟

– المترجم: نعم ولكنه يقرأ العربيه فقط.

– الموظفة (بعد أن احمر وجهها، وأعادت طباعة القانون باللغة العربية): هل قاتلت ضد النظام السوري الذي اضطهد حقوقكم الكرديه؟

– اللاجئ: لا سيدتي، قاتلت مع النظام. لأن داعش والنصرة وعصابات الجيش الحر هاجمونا، لذلك نحن قاتلنا الإرهابيين مع النظام.

– الموظفة: كيف سأكتب أنك هارب من النظام وتقاتل معه بنفس الوقت؟

– اللاجئ: هذا في البدايه أما فيما بعد فأصبحت لنا قواتنا الخاصه الكردية لندافع عن أرضنا.

– الموظفة: إذاً أنت كنت مقاتل مع النظام، ثم صرت مقاتل مع القوات الكرديه؟

– اللاجئ: نعم

– الموظفة: هل ارتكبت جريمة أو عمل غير إنساني وأنت تحمل السلاح؟

– اللاجئ: لا سيدتي، إسألي عنا، حتى أسرانا يستغربون معاملتنا الإنسانيه، نحن لدينا أخلاقنا.

– الموظفة: إذاً أنت تريد اللجوء في ألمانيا خوفا من داعش والنظام السوري والمعارضه السوريه؟

– اللاجئ: نعم.

– الموظفة: هل أصدر أحد بحقك مذكرة اعتقال تدعو للخوف عليك؟

– اللاجئ: أنا اعتقلت فعلا سيدتي.

– الموظفة: من هي الجهه التي اعتقلتك؟

– اللاجئ: قوات … الكرديه، وعاملوني بوحشيه شديدة أثناء الاعتقال.

– الموظفه (تدفع كرسيها وتشبك يديها خلف رأسها لتتمالك أعصابها): كيف اعتقلوك وانت تقاتل معهم؟

– اللاجئ: لقد حصل خلاف بين الفصائل الكردية فزجونا بالسجن و هربنا لتركيا.

– الموظفة: هربت من السجن لتركيا خوفا على حياتك ولم تجد مكان تلجأ له إلا تركيا. لماذا لم تبق في تركيا؟

– اللاجئ: لأن الأتراك يعتبرونا إرهابيين و يلاحقونا.

– الموظفة (مبتسمة): فهمت، أنت من الحسكه، ولا تعترف بالنظام السوري الذي حاربت معه، ولا تقرأ الكرديه و تريد إنشاء دولة كرديه بالحسكة بالقيادة الكرديه التي هربت من قواتها، هل هناك شئ آخر؟

– اللاجئ: ماذا عن دورات اللغه المجانية للسوريين؟

– الموظفة: عفوا ولكنك قلت أنك لست سوري، ولاتريد أن تعامل مثل السوريين!

– اللاجئ: لدي بطاقة هوية سورية، ألم أقدمها لك؟

-الموظفة ترمي القلم من يدها وتصرخ بالألمانية:

Scheisse

 من صفحة مترجم كردي عراقي.