Yaşanmış Bir Hikaye ve Bir Ders ..
Hristiyanlıktan Müslümanlığa geçen doktor Wadi Fethi şöyle anlatıyor:
1978 yılında, İskenderiye Üniversitesi’ne bağlı (Emiri) ana hastanesinin “Estetik ve Yanıklar” bölümünde doktor olarak çalışıyordum. O dönemde, Meryem Ana Kilisesi’nde büyük bir din adamı, Kıpti dili öğretmeni ve pazar okulu öğretmeniydim.
Bir gün, erkekler yanık koğuşundaydım. O sırada, İskenderiye’nin Ramleh semtinde bulunan “Santa Lucia” restoranının mutfağında bir yangın çıktı. Ambulanslar yaralıları hastaneye getirdi. Benim hastam, en ağır yaralanan kişiydi; restoranda çalışan aşçıydı. Vücudunun tamamı, yani %100’ü yanmıştı. Korkunç bir acı içinde çığlıklar atıyordu. Tecrübemizden biliyorduk ki bu durumda bir hasta 24 saat içinde kesinlikle hayatını kaybederdi.
Yine de, standart prosedürlere uygun olarak ilk yardımı uygulamaya başladım. Ağrısını hafifletmek için ona bir ağrı kesici verdim ki yaralarını temizleyebileyim.
Ancak tam o sırada, sakin bir ses tonuyla bana şöyle dedi:
“Doktor bey, lütfen durun. Çabalarınızı ve ilaçlarınızı diğer arkadaşlarım için saklayın.”
Bu sözlere çok şaşırdım ve hayretler içinde kaldım.
Devam etti:
“Ben Müslüman bir adamım, Allah’a iman eden ve O’nu birleyen bir kulum. Eskiden askeriyede hemşire olarak çalıştım ve yanık vakalarının nasıl tedavi edildiğini öğrendim. Biliyorum ki birkaç saat içinde mutlaka öleceğim. Bu yüzden kendinizi yormayın ve ilaçları boş yere harcamayın. Bana sadece ağrım oldukça bir ağrı kesici yapın, yeter. Ölmekten korkmuyorum. Hatta Allah’a kavuşmayı ve O’nun huzurunda Kur’an okurken ruhumu teslim etmeyi istiyorum.”
Bu sözler beni öylesine sarstı ki, adeta saçlarım diken diken oldu.
Yüzünü çevirdi ve sessizce Kur’an okumaya başladı. Onu dinledikçe huzurunun arttığını gördüm.
Ertesi sabah koğuşa geldiğimde onu bulamadım. Hemşirelere sordum. Birisi bana şöyle dedi:
“Kur’an okumaya devam etti. Son nefesini sakin bir şekilde verdi. Sadece bir bardak su ve bir ağrı kesici istedi.”
O adamın görüntüsü hala zihnimde ve hiç unutamadım.
Kendi kendime sürekli şunu soruyordum:
Nasıl olur da ölümden korkmaz?
Bu cesaret İslam’dan mı kaynaklanıyordu?
Yoksa Kur’an’dan mı?
Yoksa ikisinden birden mi?
Bu ne büyük bir inanç ve huzur! Allah ile böylesine bir barış ve O’na kavuşma arzusu nereden geliyordu?
Bu nasıl bir din?
Ve Kur’an’ın kelimeleri, nasıl bir büyüklük ki okundukça sahibine daha fazla sükunet veriyor?
O adamı hiçbir zaman unutmadım. 15 yıl sonra, 1993’te Müslüman oldum.
Onun bana söylediklerini yıllar sonra, imanım güçlendiğinde ve Kur’an’ı öğrenip tefsirini çalıştığımda anlayabildim.
O adamı her hatırladığımda, dua ediyorum:
Allah’ım, ona rahmet et, günahlarını bağışla, onu affet. Kabrini cennet bahçelerinden bir bahçe yap. O gün bana söylediklerini kıyamete kadar sevap terazisine koy. Amin.
Ders:
💐 Kur’an’ın mucizevi yönlerinden biri, kalpler üzerindeki etkisidir. O, en büyük öğüt verici olarak yeterlidir.
Bu hikayeyi anlamaya çalışın. O zaman Kur’an’ın lezzetini, büyüklüğünü ve eşsizliğini fark edeceksiniz.
💥 Ey Allah’ım, sevgili Peygamberimiz Muhammed’e, onun âline ve ashabına salat ve selam olsun. 💐
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
26.12.2024 Üsküdar
قصة وعبرة
يقول الطبيب المسيحي سابقًا وديع فتحي:
كنت في عام 1978، أعمل طبيب (إمتياز) في قسم (التجميل والحروق) بالمستشفى الرئيسي الجامعي (الأميري) بالاسكندريه، وكنت يومئذ من الشمامسة الكبار وأستاذ اللغة القبطية وأستاذ في مدارس الأحد في كنيسة العذراء مريم في محرم بك بالإسكندرية.
وذات يوم كنت في عنبر الحروق للرجال وحدث حريق في مطبخ مطعم (سانتا لوتشيا) في محطة الرمل، وجاءت سيارات الاسعاف بالمصابين الينا وكان مريضي هو أشدهم إصابةً الطباخ، وكان نسبة الحروق في جسده مائة بالمائة وكان يصرخ صراخاً فظيعاً من الآلام، وكنا نعرف أنه سيموت خلال 24 ساعة بحسب الخبرة. ولكنى بدأت معه الإسعافات الطبية كالعادة وأعطيته مسكن للألم حتى أتمكن من تطهير الحروق في جسده.
فلما هدأ وبدأت الإسعافات قال لي بهدوء شديد جعل شعر رأسي يقف:
يا دكتور انتظر .. وفر جهودك وأدويتك لزملائي.
فتعجبت جداً
أضاف: أنا رجل مسلم مؤمن وموحد بالله وكنت ممرضاً في الجيش ودخلت الحرب وتعلمت إسعاف الحروق وأعلم أنني سأموت حتماً خلال ساعات قليلة فلا تتعب نفسك وتضيع الأدوية هباء. يكفيني الحقنة المسكنة كلما شعرت بالألم واتركني أموت في سلام فأنا لا أخاف من الموت وأتمنى لقاء الله وأنا أتلو القراّن.
وكاد شعر رأسي أن يشيب في تلك اللحظة.
وأشاح بوجهه عني وأخذ يرتل القراّن في هدوء
وكلما رتل إزداد هدوءاً.
وفي صباح اليوم التالي لم أجده، وسألت عنه الممرضات ، فقالت لي إحداهن أنه ظل يرتل القراّن حتى خرجت روحه بهدوء ولم يطلب الا شربة ماء وحقنة مسكنة واحدة فقط.
وظلت صورته في مخيلتي وما زالت الى اليوم
وأخذت أسأل نفسي: كيف لا يخاف من الموت؟
هل بسبب الإسلام؟
أم بسبب القراّن؟
أم كلاهما معاً؟
ما هذا اليقين؟
ما هذه الطمأنينة؟ ما هذا السلام مع الله وحب لقائه؟
ما هذا الدين؟
و ما سر هذا الكتاب الذي يرتل كلماته فيزداد سكينة؟
ولم أنس هذا الرجل حتى أسلمت بعد حوالي خمسة عشر عاماً، سنة 1993،
وفهمت ما قاله بعد إسلامي بسنين، لما تثبّت إيماني
وتعلمت القراّن
وتفسيره.
وكلما تذكرته أقول: اللهم ارحمه، واغفر له وسامحه, واجعل قبره روضة من رياض الجنة، واجعل كلامه معي في ميزان حسناته إلى يوم ألقاك. أمين .
العبرة:
💐 من روائع الإعجاز القرآني ما يعمله القرآن في القلوب، فكفى به واعظاً
افهموا هذه القصة وستجدون حلاوة القرآن وعظمة إعجازه وروعته.
💥اللهم صل علي الحبيب المصطفي سيدي و حبيبي و مولاي محمد وعلى آله وصحبه وسلم💐