Ehli İnsaf Alimlerin ve Gazali Muhaliflerinin (Selefilerin) “İhya” Değerlendirmesi ..

Mütercimin Uyarısı:
İmam Gazali hazretleri bir muhaddis olmadığı için, meşhur eseri “İhya”da zayıf ve uydurma Hadis bulunmasını, eserinin değerini inkar etmeye gerekçe göstermek insafla bağdaşmaz. “Kitap telif geleneğimizde, bir eseri alıp onun üzerine genişleterek yürümek diye bir usul vardır. Gazalî, Ebû Tâlib el-Mekkî’nin Kûtu’l-Kulûb adlı eserini alıp genişletmiş. O eserde mevcut rivâyetleri aynen korumuştur. Yani aslında bir nevi sorumluluğu ona bırakmış diyebiliriz.” (1) Onun muarız ve muhaliflerinin bile “İhya”sının ilmi değerini toptan inkar edemediğini göstermesi bakımından aşağıdaki yazıyı tercüme edip değerlendirmenize sunmayı faydalı gördüm.
Ahmet Ziya İbrahimoğlu

Âlimlerin “İhya” Kitabı Hakkındaki Görüşleri:

İmam Gazâlî’nin eserinden

Hamd, Allah’a; salât ve selâm, Resûlullah’a olsun.

Ve sonra:
Bu metin, büyük eserim “Nüzhetü’l-Uyûn fi Şerhi Mukaddimet İbn Haldun” kitabımdan iktibas ettiğim bazı nakillerdir. Allah’ın (cc) bu nakillerden fayda sağlamasını dilerim…

İbn Haldun’un Tasavvuf İlmi Hakkındaki Sözü:

İbn Haldun (ismi yalnızca hâ harfi üstün okunarak telaffuz edilir) tasavvuf ilmi hakkında şöyle der:

”… Bilimler yazılıp tasnif edilince ve fakihler fıkıh, usûl, kelâm, tefsir gibi ilimlerde kitaplar yazınca, tasavvuf ehli de kendi yolları hakkında eserler kaleme aldı. Bunlardan bazıları, Muhasibî’nin ‘er-Riâye’ adlı kitabında olduğu gibi, takva ve nefis muhasebesi konularında yazdı. Diğerleri ise, Kuşeyrî’nin ‘er-Risâle’ veya Sehreverdî’nin ‘Avârifü’l-Meârif’ gibi eserlerinde, tasavvufun edebi, hâlleri ve tasavvuf ehlinin zevklerini ele aldılar.”

Gazâlî -Allah ona rahmet etsin- her iki konuyu da ‘İhyâ’ adlı kitabında bir araya getirdi. Bu eserde hem takva ve nefis muhasebesi esaslarını yazdı, hem de tasavvuf ehlinin âdâbını ve terminolojilerini açıklayarak tasavvuf ilmini tasnifli bir ilim haline getirdi. Böylece tasavvuf, sadece bir ibadet yolu olmaktan çıkıp yazılı bir ilim haline geldi. Eskiden, diğer ilimler gibi bu da sadece insanların hafızalarında taşınırdı, fakat kitaplara dökülüp yazıldıktan sonra bir ilim disiplini haline geldi.”

Ben derim ki:

Âlimler, “İhyâ” hakkında şunları söylemiştir:
Kitapta birçok kusur (âfet) bulunsa da ondan çok daha fazla fayda vardır. İnsanlar bu konuda aşırıya kaçanlar ve aşırı gevşek davrananlar arasında ikiye ayrılır. Doğru ise bu iki aşırılığın ortasındadır.

Bu konuda sana hakikati aktaracağım. Söylediklerim, Resûlullah’ın (sav) “Din nasihattir” sözünün bir gereğidir.

İbnü’l-Cevzî’nin Görüşü:

Büyük âlim İbnü’l-Cevzî, “Minhâcü’l-Kâsidîn” adlı kitabının girişinde şöyle der. Bu eser, “İhyâ” kitabının özetidir:

“Bil ki, ‘İhyâ’da âlimlerin fark edebileceği birçok kusur vardır. En hafif kusuru ise uydurma ve zayıf hadisleri delil olarak kullanmasıdır. Gazâlî bu hadisleri kendisi uydurmuş değildir, sadece duyduğu gibi aktarmıştır. Ancak, sahih olmayan bir hadisle amel etmek doğru değildir ve insanları bu tür uydurma sözlerle kandırmak doğru olmaz.

Bir düşün, nasıl olur da sana her gün ve gece kıldığın namazlarda Resûlullah’ın (sav) ağzından çıkmamış sözler okutmayı hoş görebilirim?

Ayrıca, Gazâlî’nin tasavvuf ehlinin sözlerini toplayıp, fânîlik (fenâ) ve bâkîlik (bekâ) gibi konularda yazdığı şeyler de hakikatten uzaktır. Aşırı açlık tavsiyesi, ihtiyaçsız olarak seyehate çıkma, azıksız çöle girme gibi öneriler doğru değildir. Ben bunların yanlış olduğunu ‘Telbîs-i İblîs’ adlı kitabımda detaylıca açıkladım.”

İbnü’l-Cevzî’nin Diğer Tenkitleri:

İbnü’l-Cevzî, “el-Muntazam fî Târîhü’l-Ümem ve’l-Mülûk” adlı eserinde (17/125, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye baskısı), “İhyâ” hakkında özel bir eser yazdığını belirtir. Bu eserin adı: “İ’lâmü’l-Ehyâ bi Aglâti’l-İhyâ” (İhyâ’daki Hataları Dirilere Bildirme).

Ben de derim ki:

“İhyâ” kitabındaki zayıf ve uydurma hadislerin varlığı, açık bir hakikattir. Bu durumu en iyi şekilde, Hafız Irâkî’nin “el-Muğnî an Hamli’l-Esfâr” adlı kitabı ortaya koyar. Bu eser, “İhyâ”daki hadislerin tahricidir ve kitabın dipnotlarında yer alır.

Irâkî, Gazâlî’nin sahih olduğunu söylediği birçok hadis için: “Bu hadisin aslını bulamadım” ya da “Bu hadis sahih değildir” der. Hatta bu hadislerin bir kısmı zayıf veya uydurma olduğundan bahseder.

Bu konuda, İmam Ebû Bekir et-Turtûşî de şunları söyler:
“Ebu Hamid Gazâlî, ‘İhyâ’ kitabını Resûlullah’a -sav- birçok uydurma isnadıyla doldurdu. Yeryüzünde, bu kadar çok yalan hadis içeren başka bir kitap olduğunu sanmıyorum!”

Ancak şunu da söylemek gerekir:

Biz İbnü’l-Cevzî’nin dediği gibi deriz: Gazâlî, Resûlullah’a (sav) kasten yalan isnad etmedi. O sadece duyduğu hadisleri, güvenilirliğini araştırmadan aktardı.

Gazâlî, hadis ilimlerinde uzman değildi ve kendisi de bunu itiraf etmiştir. İmam İbnü’l-İmad, “el-Bidâye” adlı eserinde (12/174) Gazâlî’nin şu sözünü aktarır:
“Hadis ilminde sermayem azdır.”

Ancak:

Gazâlî, hayatının son döneminde hadis ilmine yönelmiş, hadis dinleyip ezberlemiştir. Hatta vefat ettiğinde, göğsünün üzerinde “Sahih-i Buhârî” vardı.

Bazı âlimler şöyle demiştir:
“Biraz daha yaşasaydı, hadis ilminde herkesi geçerdi.”

Son Söz:

“İhyâ” kitabını okuyan ve buradaki hadisleri minberlerde insanlara anlatan kişilere sesleniyorum:
Biliniz ki, Peygamberimiz hakkında yalan hadisler söylemek büyük bir günahtır. Gazâlî mazurdur, çünkü hadisleri sahih zannederek aktarmıştır. Ancak siz, bu durumun farkındasınız ve yine de vazgeçmiyorsanız, sizin için mazeret yoktur.

Allah’ım! Ben tebliğ ettim. Allah’ım! Şahit ol.

İmam Zehebî’nin “Siyer”deki Görüşü

Zehebî “Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ” (19/339-340) adlı eserinde şöyle der:

“İhyâ” kitabında birçok batıl hadis bulunmaktadır. Ancak kitabın içinde çokça hayır da vardır. Fakat, ne yazık ki, içinde filozofların ve sapkın mutasavvıfların bazı âdâb ve yollarına dair bölümler de yer almaktadır. Allah’tan faydalı ilim dileriz. Peki, faydalı ilim nedir bilir misin? Faydalı ilim, Kur’an’ın indirdiği ve Peygamber’in söz ve fiilleriyle açıkladığı şeydir; hakkında yasaklama gelmeyen ilimdir. Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, o benden değildir.”

Ey kardeşim! Kur’an’ı düşünerek okumanı ve sürekli olarak Sahih-i Buhârî, Sahih-i Müslim, Nesâî’nin Sünen’i, Nevevî’nin “Riyâzü’s-Sâlihîn” ve “el-Ezkâr” kitaplarına bakmanı tavsiye ederim ki kurtuluşa eresin. Filozofların ibadet hakkındaki görüşlerinden, riyazet ehlinin uygulamalarından, keşişlerin açlık yolundan ve halvete girenlerin hezeyanlarından sakın! Tüm iyilik ve hayır, hanif ve kolay İslam dinini takip etmekte gizlidir. Allah’a sığınırım! Allah’ım, bizi dosdoğru yola ilet!”

İbn Teymiyye’nin Görüşü

İbn Teymiyye’ye “Kûtü’l-Kulûb” (Ebu Talib el-Mekkî) ve “İhyâ” (Ebu Hamid el-Gazâlî) hakkında sorulduğunda “el-Mecmû” (10/551-552) adlı eserinde şu cevabı verir:

“Kûtü’l-Kulûb” kitabı, kalp amellerine (sabır, şükür, sevgi, tevekkül, tevhid gibi) dair meselelerde “İhyâ” kitabına kaynaklık etmiştir. Ancak Ebu Talib el-Mekkî, hadisler, eserler ve tasavvuf ehlinin sözleri konusunda Gazâlî’den daha bilgiliydi. Yazdığı şeyler daha sağlam, daha doğru ve bidatten daha uzaktı. Fakat “Kûtü’l-Kulûb” kitabında da zayıf ve uydurma hadisler ve reddedilen birçok konu yer almaktadır.

“İhyâ” kitabındaki “mühlikât” (kişiyi helâk eden haller) bölümünde kibir, kendini beğenme, gösteriş ve haset gibi konularda söylenenlerin çoğu, Haris el-Muhasibî’nin “er-Riâye” adlı kitabından alınmıştır. Bunların bir kısmı kabul edilebilir, bir kısmı reddedilmiştir, bir kısmı ise tartışmalıdır.

“İhyâ” kitabında birçok fayda vardır; fakat aynı zamanda içinde mahzurlu bilgiler de bulunmaktadır. Özellikle tevhid, peygamberlik ve ahiret konularında filozofların sözlerinden alınmış bazı yanlış bilgiler yer almaktadır. Gazâlî’nin bu bilgileri, tasavvuf ehlinin bilgilerinin içine yerleştirmesi, adeta Müslümanlara düşman olan birine Müslüman elbiseleri giydirmeye benzer!

Dönemin din âlimleri, Gazâlî’nin bu eserlerini tenkit ederek, onun bu hataya, İbn Sînâ’nın felsefe kitabı olan “eş-Şifâ”dan etkilenmesi sonucu düştüğünü söylemişlerdir.

Kitapta birçok zayıf ve hatta uydurma hadis bulunmaktadır. Aynı şekilde, tasavvuf ehlinin abartılı ve gerçek dışı görüşleri ile hurafeleri de yer almaktadır.

Bununla birlikte, kitapta Kur’an ve sünnete uygun, kalp amellerine dair doğru bilgiler de yer almaktadır. Bu nedenle insanlar bu kitap hakkında farklı görüşler ortaya koymuş ve ihtilafa düşmüşlerdir.”

Gazâlî’nin Hakkını Teslim Etmek

Ey muhterem kardeşim! Bil ki, bir âlimin kitaplarındaki kusurları dile getirmek, onun hakkını yemek ve faziletlerini inkâr etmek anlamına gelmez. Asla ve kat’a!

Gazâlî, Gazâlî’dir. Ve Gazâlî’ye “Gazâlî” unvanı yeter bir şereftir! O, derin ilmi, zekâsı, zühdü, takvası ve ibadeti ile tanınan büyük bir âlimdir. Dünya, onun zühdüne ve ilmine şahitlik etmiştir.

Zehebî onun hakkında şöyle demiştir:
“İmam, derya, Hucce’tü’l-İslam, zamanının harikası… Eserlerin sahibi ve aşırı derecede zeki bir âlim.”

İbn Kesir de şöyle der:
“Dünyanın en zeki insanlarından biriydi; hangi konu hakkında konuşursa konuşsun, derinlemesine bilgi sahibiydi.”

Bir kimse, Gazâlî’nin bu meziyetlerini inkâr ederse, güneşin gündüz vakti var olduğunu inkâr etmek gibidir.

“Gündüzün var olduğunu ispatlamak için delile ihtiyaç duyulursa, o akıl sahih, selim değildir.”

Gazâlî’nin Hatalarını Dile Getirmek Neden Gereklidir?

Biz, Gazâlî’nin kitaplarındaki hataları dile getirirken, onun faziletlerini ve üstünlüklerini görmezden gelmiyoruz. Amacımız, İslam’a olan nasihat vazifemizi yerine getirmektir. Nitekim Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
“Eğer su iki küp hacmine ulaşırsa, kir taşımaz.”

Bir âlim hata yaptığında, onun binlerce sevabı, tek bir hatasını affettirmeye yeter. Şair ne güzel söylemiştir:
“Sevgili bir kişi bir hata yaptığında, bin fazileti onun için şefaatçi olur.”

Bir başka şair de şöyle demiştir:
“Eğer bir kimsenin kötü bir davranışı tekse, onun binlerce güzel davranışı vardır.”

Sonuç:

Zehebî, “Siyer” adlı eserinde Gazâlî hakkında şöyle der:
“Allah, İmam Ebu Hamid’e rahmet etsin! İlmi ve faziletleri bakımından onun gibisi nerededir? Ancak, Gazâlî’yi hatasız ve yanılmaz bir kişi olarak görmüyoruz. Usul meselelerinde körü körüne taklit de doğru değildir.”

Ey kardeşim! Duygularını kontrol edemeyen ve dört bir yana savrulan bazı kişiler, Gazâlî’yi her türlü tenkitten korumaya çalışsa da, biz İslam’a olan bağlılığımızdan dolayı bu hataları dile getirmek zorundayız.

Gazâlî’yi yürekten seviyor ve ona her namazımızda dua ediyoruz. Ancak din bir nasihattir ve hakikati söylemek bir mecburiyettir.

Eğer Gazâlî’yi eleştiriler karşısında savunan kişi, ilim ehli biriyse, bu hataların farkındadır ve gerçeği kabul etmek zorundadır. Bu durumda, kişi kendine dönüp iyi düşünmelidir.

Notlar:
1. Bu metin, altı ciltlik büyük bir eser olarak yayımlanacaktır inşallah. Şu anda “el-Cevheru’l-Meknûn” adlı özet eseri basım aşamasındadır. Allah kolaylık versin.
2. “Vakafake” şeklindeki ifade dil açısından doğrudur; ancak bazıları, bunun dörtlü fiil formundan türetilen “evkafe” şeklinde kullanılmasını eleştirmektedir.
3. Unutmayın ki, uydurma hadisler, zayıf hadis kategorisine girer. Aynı şekilde, “münker”, “şâz” ve “metrûk” hadisler de bu kapsamdadır. Bu ayrım, hadis ilmi kitaplarında detaylıca ele alınır.

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
06.01.2025 Üsküdar

Tercüme Ettiğim Üstteki Yazının Arapça Aslı İçin Altta Verilen Linki Tıklayabilirsiniz: 👇https://www.alukah.net/culture/0/48040/من-أقوال-العلماء-في-كتاب-%22الإحياء%22-للإمام-الغزالي

Başka bir Gazali muhalifi makalede bir soruya şöyle bir cevap verildiğini görüyoruz: 👇

SORU:

Kitaplardan biri olan İmam Gazali’nin “İhya-u Ulumuddin” adlı eserinin hatalar ihtiva ettiğini duydum. Bu uyarıyı bir hocadan işittim ve bu nedenle kitabı okumamamı tavsiye etti. Bu doğru mu? İslami fıkıh kitaplarını hatasız ve güvenilir olanlarını nasıl seçebilirim? Bana tavsiye edebileceğiniz, muteber ve sağlam fıkıh kitapları nelerdir? Allah sizden razı olsun.

CEVAP:

Hamd, yalnızca Allah’a mahsustur. Salât ve selâm, Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v)’e, ailesine ve ashabına olsun.

**

Ebu Hamid el-Gazali, tam adıyla Muhammed bin Ahmed et-Tusi el-Gazali, Hicri 505 yılında vefat etmiştir. Kendisi, fıkıh, usul, felsefe, kelam ve tasavvuf gibi birçok alanda eser vermiştir. Ömrünün son dönemlerinde hadis ilmine yönelmiş ve bu alana dair çalışmalara yoğunlaşmıştır. Allah’tan kendisi için hidayet ve güzel bir son temenni ederiz.

İmam Gazali’nin fikirlerini ve eserlerini değerlendirme noktasında farklı alimler arasında çeşitli görüş ayrılıkları görülmektedir. Bu durumun temel sebeplerinden biri de Gazali’nin düşüncelerini aktarırken sergilediği tutarsızlık ve zaman zaman bir fikirden başka bir fikre geçiş yapmasıdır.

Bu tutarsızlıklar, “İhya-u Ulumuddin” adlı kitabında da kendini göstermektedir. Bu eser, bazı alimler tarafından övülmüş ve hatta abartılı şekilde methedilerek “İhya’yı okumayan, diri değildir” denilmiştir. Ancak başka bir grup alim de kitabı tenkit etmiş, hatta yakılmasını ve okunmasının yasaklanmasını dahi tavsiye etmiştir.

Gerçek şu ki, “İhya-u Ulumuddin” kitabında büyük faydalar ve güzellikler bulunmaktadır. Ancak aynı zamanda içinde ciddi hatalar ve sapmalar da yer almakta, bu sebeple kitabın okunması sadece tasavvuf, hulul (Allah’ın varlığının mahlukatta tecelli etmesi) ve felsefi görüşlere dair bilgi sahibi olan, selef-i salihin akidesine bağlı kimseler için tavsiye edilmektedir.

Bu eserde bulunan faydaların çoğu, başka muteber eserlerde de yer almaktadır. Misal olarak, İbn Kudame el-Makdisi’nin “Muhtasar Minhac el-Kasidin” adlı eseri, Gazali’nin kitabından derlenmiş ancak hatalı kısımlarından arındırılmış bir eserdir. Bu eserin asıl kaynağı da İbnul Cevzi’nin “Minhac el-Kasidin” adlı kitabıdır.

İbnul Cevzi, bu kitabının girişinde şöyle demiştir:

“Bil ki, İhya-u Ulumuddin adlı eserde, ancak ilim ehlinin fark edebileceği birçok sıkıntı bulunmaktadır. Bunlardan en hafifi, uydurma ve asılsız hadislerin içinde yer almasıdır. Gazali bu hadisleri bilerek uydurmuş değildir, ancak onları araştırmadan aktarmıştır. Sahih olmayan hadislerle ibadet etmek ve uydurma ifadelerle aldanmak caiz değildir.”

Sözlerinin devamında şunları söyler:

“Sana, Rasulullah’ın (s.a.v) ağzından çıkan tek bir kelime dahi bulunmayan bir kitapta geçen sözlerle gece ve gündüz namaz kılmanı nasıl tavsiye edebilirim? Üstelik kitabın büyük bir kısmı, tasavvuf erbabının ortaya attığı, faydasız fena ve bekâ gibi kavramlar ve ihtiyaç yokken zorlu riyazetlerle meşgul olmayı teşvik eden öğütlerden oluşmaktadır. Bu gibi meselelerin yanlışlıklarını, ‘Telbis İblis’ adlı kitabımda açıkladım. Sana, bu tür hatalardan arındırılmış ve faydalarını koruyan bir kitap hazırlayacağım.”

(İbnul Cevzi’nin sözleri burada bitti).

Alimlerin, İhya-u Ulumiddin hakkında söyledikleri bazı tenkitler:

İmam Tartuşi el-Maliki:
Tartuşi, Gazali’nin “İhya” kitabı için şunları söylemiştir: “Gazali bu kitabını yazdığında, tasavvufun halleri ve mertebeleri hakkında konuşmuştur. Ancak bu konularda bilgi sahibi olmadığı için yanılmıştır. Ne İslam alimleri ne de zahidlerin halleri arasında kendine yer bulamamıştır. Kitabını Peygamberimiz (s.a.v)’e isnat edilen uydurma hadislerle doldurmuştur. Benim bilgim dahilinde, yeryüzünde Resulullah’a (s.a.v) bu denli çok uydurma isnat edilen başka bir kitap yoktur.”

Tartuşi, kitabın muhtevasında felsefecilerin görüşlerini ve “İhvan-ı Safa” risalelerindeki sakat fikirleri tespit ettiğini belirtir. Bu felsefecilere göre, peygamberlik ilahi bir lütuf değil, çalışmayla elde edilen bir mertebedir. Yani, peygamberleri üstün ahlaki erdemlere sahip kişiler olarak görürler.

Kitabın yakılması meselesine dair şöyle der:

“Bu kitabın yakılmasını soruyorsunuz. Eğer yakılmazsa halk arasında yayılmasından ve insanların bu kitaptaki zararlı fikirleri doğru sanmasından endişe edilir. Bu, sahabelerin (r.a) Kur’an nüshalarındaki farklı okuyuşları ve eksiklikleri ihtiva eden mushafları yakmaları gibi bir durumdur.”

Sözlerinin devamında ise şöyle ekler:

“Bu kitabın yerini dolduracak, Müslümanlar ve salih kimseler için yeterli olacak birçok eser mevcuttur. Ancak bu kitaba aşırı sevgi duyanların çoğu, dinin temel akidelerini ve ilahi hakikatleri bilmeyen kimselerdir.”

(Tartuşi’nin sözleri burada bitti. Bu sözler, Zehebi’nin “Siyerü A’lamün Nubela” adlı eserinde aktarılmıştır 19/334).

İmam el-Mazari el-Mâlikî, İhyâ’ü Ulûm ed-Dîn hakkında eleştirilerine devam ederek şöyle demiştir: “İlk cildinde şunu söylemiş: ‘Onun ilimlerinde kitaplara konulması uygun olmayan şeyler var. Acaba bunlar doğru mu yoksa yanlış mı?’ Eğer yanlışsa, doğru demektir. Eğer doğruysa ve bu onun muradı ise, neden kitaplarda yer almasın? Acaba bunun sırrı, gizliliği ve derinliği midir? Eğer o anladığı şekilde doğruysa, başkalarının anlamasına engel nedir?” Bu sözleri el-Zehebî, Siyer A‘lâm an-Nubalâ’ adlı eserinde (19/340) nakletmiştir.

Kâdı İyâz şöyle demektedir: “Şeyh Ebû Hâmid, kötü haberleri ve korkunç eserleriyle tanınır. Tasavvuf yolunda aşırıya gitmiş, onların görüşlerini savunmak için tamamen kendini adadı ve onları yaymaya yönelik birçok eser yazdı. Bunun sonucunda ümmetin gözünde kötü bir izlenim bıraktı. Allah en doğrusunu bilir. Bizde Fas’ta hükümet emriyle ve fakihlerin fetvası ile bu eserlerin yakılmasını ve onlardan uzak durulmasını sağladık.” Bu sözleri el-Zehebî, Siyer A‘lâm an-Nubalâ’ (19/327) adlı eserinde nakletmiştir.

İbnü’l-Cevzî ise Telbîs İblîs adlı eserinde şöyle demektedir: “Ebû Hâmid el-Gazâlî, tasavvufçular için İhyâ’ü Ulûm ed-Dîn kitabını yazdı. Bu kitap, içinde yanlış hadislerle doludur. O, bu hadislerin yanlış olduğunu bilmeden yazmıştır. Ayrıca, keşfî ilminden söz etmiş ve fıkıh kurallarından sapmıştır. Misal olarak, İbrahim (a.s.)’ın gördüğü yıldız, güneş ve ayla ilgili söylediği şeylerin aslında Allah’ın tecellilerinin ışıkları olduğu söylenmiş, fakat burada bahsedilen bilinen cisimler değil, batınîlerin görüşlerine benzer bir açıklama yapılmıştır.”

İmam el-Tehîmî ise şöyle demektedir: “İhyâ’da pek çok fayda vardır, fakat o, bazı kötü materyaller ihtiva eder. Misal olarak, filozofların, tevhid, peygamberlik ve ahiretle ilgili yanlış fikirlerini ihtiva eder. Tasavvufçularla ilgili bilgiler, tıpkı bir düşman giydirilmiş şekilde sunulmuştur. Bu kitapta zayıf ve hatta uydurulmuş hadisler çoktur. Ayrıca bazı tasavvufçuların yanlış fikirleri ve safsataları da bulunmaktadır. Ancak diğer taraftan, kitapta Allah ve Peygamberi’nin (s.a.v.) kitabı ve sünnetine uygun olarak yapılan ibadetler ve kalp çalışmaları da yer alıyor ve bu kısmı doğruyu yansıtıyor.” Bu görüşler Mecmû‘ al-Fatâwâ (10/55) adlı eserinde yer almaktadır.

El-Zehebî, Siyer A‘lâm an-Nubalâ’ (19/339) adlı eserinde şöyle demiştir: “Evet, İhyâ’ kitaplarında pek çok uydurulmuş hadis bulunmakta, ancak kitapta iyi şeyler de vardır. Fakat içindeki bilgiler, hikmet sahiplerinin ve yanlış yolda olan tasavvufçuların düşüncelerini ihtiva ediyor. Allah’tan gerçek bilgi istiyoruz. Gerçek bilgi nedir? O, Kur’an’dır; Rasûlullah (s.a.v.)’in söylediği ve yaptığı şeylerle açıklanmış olan, yasaklanmamış şeylerdir. O, şöyle demiştir: ‘Benim sünnetimden yüz çeviren benden değildir.’ O yüzden, kardeşim, Allah’ın kitabını düşünerek okuyun, Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’i sürekli inceleyin, Nesâî’nin sünnetlerini ve Riyâzü’s-Sâlihîn’i okursanız başarılı olursunuz. Felsefecilerin görüşlerinden ve sufi rahiplerinin boş sözlerinden kaçının. Bütün iyilik, Hanefî mezhebinin kolay yolunu takip etmektir. Ey Allahım, Bizi doğru yola yönlendir.”

El-Gazâlî’nin, Ebû Yezîd el-Bistâmî, el-Hallâc ve eş-Şiblî gibi kişilerden alıntı yaptığı oldukça yaygındır. Bu kişiler, birleşim ve tenzih görüşlerini savunan kimselerdir. Bazı araştırmacılar, Gazâlî’nin İhyâ’ eserinde ve diğer bazı eserlerinde bu görüşleri savunduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu yüzden, İslam’ın büyük âlimlerinden Şeyh el-İslam İbn Teymiyye, el-Gazâlî’nin Mişkâtü’n-Nûr adlı eserini “Birleşimci görüşün temelini atan bir kitap” olarak değerlendirmiştir (Bughyeh al-Murtâd, s. 189). Aynı şekilde, “Birleşimciler, varlık birliğine inananlar, Gazâlî’nin bu eserine dayanarak ‘Yaratılış, sadece Hakk’ın bir tezahürüdür’ demeye başladılar” şeklinde bir açıklama yapmıştır (Drâ’ü Tâ‘âruzi’l-‘Akl ve’n-Nakl, 10/283).

El-Gazâlî eserinde, aklın kabul edemeyeceği ve şeriat ölçülerine uymayan birçok konuyu ele almıştır. Bunlardan biri şudur: “Bir zamanlar, bir ârifin kendisinden ’Hızır’ı gördüğünü söylediler. O da gülerek şöyle dedi: ‘Hızır’ı görenin şaşırtıcı bir tarafı yoktur, asıl şaşırtıcı olan, Hızır’ın kendisini görmek istemesi ve ondan saklanmasıdır!’” (İhyâ’, 4/200).

El-Gazâlî, Ebû Yezîd el-Bistâmî’den şöyle bir söz nakletmiştir: “Allah beni aşağı aleme soktu, beni orada gezdirdi ve yerin derinliklerine kadar gösterdi. Sonra beni yukarı aleme aldı ve gökleri, cennetleri ve arşı gösterdi. Allah’ın huzurunda durdurdular. O bana ‘Gördüğün her şeyi bana sor, ne istersen vereyim!’ dedi. Ben de ‘Yâ Rabbi, hiçbir şey görmedim ki buna değer olup da senden isteyeyim.’ dedim. O da: ‘Sen gerçekten kullarımdan birisin, sadece benim için ibadet ediyorsun.’ dedi.” (İhyâ’, 4/356).

El-Gazâlî, bunları “keşifler” olarak adlandırmış ve insanları bunları reddetmemeleri gerektiği konusunda uyarmıştır.

Son olarak, el-Dhahabî’nin şu sözleriyle bitirelim: “Allah, Ebû Hâmid’i rahmet etsin. Onun ilim ve faziletleri nerede? Fakat biz, onun hatasız olduğunu iddia edemeyiz. Ve aslında, temel konularda taklit yoktur.” (Siyar A‘lâm an-Nubalâ’, 19/346).

Kitaplar ve Okuma Tavsiyeleri:

Öncelikle, inanç konusunda güvenilir imamların, sahabe ve tabiîn neslinin metodunu izleyenlerin eserlerine yönelmenizi tavsiye ederiz. Bunlar arasında, İmam İbn Hızm’ın et-Tawhîd kitabı, İmam İbn Müneddâ’nın et-Tawhîd ve’l-İmân eseri, İmam et-Taberî el-Lâlikâî’nin Şerhu Usûli İ‘tiqâdi Ehlis-Sünne ve’l-Cemâ‘a adlı eseri, Abdullah İbn Ahmed’in Kitâb es-Sunne, el-Esfehânî’nin el-Hüccet fi Beyâni’l-Mahacce, İmam el-Tahâvî’nin el-‘Akaîdu’t-Tahâvî kitabı ve onun İmam İbn Ebî’l-İz el-Hanefî tarafından yapılan şerhi, Şeyhü’l-İslam İbn Teymiyye’nin ve talebesi İbn Kayyım el-Cevziyye’nin eserleri yer almaktadır. Bu kitaplar ve benzerleri, hükmünü belirlerken Allah’ın Kitabı ve Resûlünün (s.a.v.) sünnetine dayanmaktadır. Ayrıca sahabelerin görüşlerini, anlamlarını ve Kur’an ile sünnete dair yorumlarını aktarmaktadır. Şüphesiz, sahabelerin anlayışına uymak, sapmalara düşmemenin bir garantisidir.

Fıkıh kitaplarına gelince, bu konuda durum daha kolaydır. Her mezhebin kendi kitapları ve eserleri mevcuttur, buna ek olarak, ihtilaf ve tercih kitapları, hükümlerin delilleri ve açıklamaları da bulunmaktadır. Bunlar arasında İbn Dekkî’l-‘Îd’in Şerhu Umdehi’l-Ahkâm adlı eseri, eş-Şaukânî’nin Naylu’l-Evtâr kitabı, es-San‘ânî’nin Subulu’s-Selâm Şerhu Bulûg el-Merâm eseri sayılabilir.

Fıkıh öğrenmenin en iyi yolu, bizim görüşümüze göre, bir mezhebi tam olarak öğrenmek ve bu mezhebi adım adım incelemektir. Mezhepler arasında görüş ayrılığı olduğunda ise, en doğru olanı, deliliyle birlikte tercih etmek gerekmektedir. Allah en doğrusunu bilendir.

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
05.01.2025 Üsküdar

(1) Mustafa Asım Küçükaşçı notundan iktibas

Yazının Arapça Aslının Kaynağı İçin Tıklayınız:👇https://www.islamweb.net/amp/ar/fatwa/6784

İhyadaki Hadislerin Tahkiki İçin Tıklayınız:👇https://shamela.ws/book/3817