Ölümün Habercileri ..

Hayatın temposu hızla artarken, maddiyatçılık korkutucu bir şekilde insanları etkisi altına aldı. Bu sert hayat tarzı içerisinde, tüm canlıların, inançları ve yönelimleri ne olursa olsun, hemfikir olduğu büyük bir gerçeği unuturuz: ölüm. Bu, hatırlamaktan ve üzerinde düşünmekten kaçınamayacağımız bir gerçektir.

İlahi hikmet gereği, ölümün zamanı kullardan gizlenmiştir. Eğer insan, ölüm vaktini bilseydi, endişe içinde yaşayarak ölümü beklerdi. Bu durumda, hayat durur ve insanlar, yeryüzünde Allah’ın emri doğrultusunda varlık göstermeye ve evreni imar etmeye yönelik görevlerini yerine getiremezdi.

Eğer kul, ölüm zamanını tam olarak bilseydi, bu durum onun için isyan ve itaatsizliği hafifletir, ömrü boyunca sorumsuzca yaşamaya teşvik ederdi. Ölüm yaklaştığında ise tövbe eder ve işlerindeki yanlışları düzeltirdi. Ancak bu durum, yaratılışın amacına aykırıdır. Allah, “Cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım” buyurmuştur.

Ölüm, beklenen en yakın gerçektir ve gelen her şey yakındır. Ancak, ölüm yaklaşmadan önce Rabbimizin bize gönderdiği bazı uyarılar vardır. Bu uyarılar, bizleri gaflet uykusundan uyandırmak ve ölümün yakınlaştığını hatırlatmak için gelir.

Bu uyarıların ilki, çevremizdeki insanların ani ölümüyle gelir. Kaç tane sevdiğimiz, yakınımız, komşumuz veya arkadaşımız vardı ki, bizimle güler, geleceğine dair planlar yapar ve yarın için randevu ayarlarken, aslında kefeni çoktan dokunmuştu.

Bu ümmetin salihleri cenazelerden ibret alır ve bunların, sona eren bir hayatın ardından gelen yeni bir hayatı hatırlattığını anlarlardı. Ebû Hüreyre (ra), bir cenaze gördüğünde, “Devam et, biz de senin ardından geleceğiz” derdi. Hasan-ı Basrî (rh) ise bir cenazenin yanından geçtiğinde şöyle demiştir: “Ne büyük bir ders, ama ne kadar çabuk unutuluyor. Kalplerin diri olduğu bir zamana ne güzel bir öğüt olurdu. Fakat insanlar, sanki onu rüyada görmüş gibi toplu bir gaflet içindeler; bugünün ölüsü, yarının ölüsünü defnediyor.”

Bununla birlikte, aile üyelerinden birinin ölümü, özellikle anne-baba, kardeş, çocuk ya da eşin ölümü, en güçlü uyarılardandır. Her ev halkı, bir sevdiklerinin ölümüyle sarsılır ve bu, Allah’a yemin ederim ki, en etkili mesaj ve en açık uyarıdır.

Bu uyarılardan bir diğeri ise, insanın hastalanmasıdır. Eski bir bina nasıl ki duvarları çatlayıp yıkılmak üzereyken, o binanın sakinleri onu tamir etmeye ihtiyaç duyar, işte hastalık da böyledir. Allah, hastalıklarla kullarını uyarır ki, ölmeden önce tövbe etsinler ve hazırlıklı olsunlar. Hasan-ı Basrî şöyle der: “Kim aniden ölmezse, aniden hastalanır. Allah’tan korkun ve Rabbinizin ansızın gelişine hazırlıklı olun.”

İnsanlar, Muhammed bin Vâsi’yi ölüm döşeğinde ziyaret ettiklerinde, onlara son bir nasihat verdi: “Ey kardeşlerim, farz edin ki Allah’tan geri dönüşü istedik ve size bunu verdi, fakat bana vermedi. O zaman kendinizi kaybetmeyin.”

Ve saçlarda ve sakallarda beliren beyazlık, yani aklar, bu uyarılardan en belirgin olanıdır. Beyaz saçlar, insanın yaşlandığını ve ölümün hızla yaklaştığını gösterir. Bu durum, insanı geçmişiyle yüzleştirir, geleceğe dair düşünmeye zorlar ve kendini sorgulatarak, Allah ile olan bağını yenilemesine vesile olur.

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Size düşünme melekesi verecek kadar bir ömür vermedik mi? Hem size uyarıcı da gelmişti. O hâlde zulmedenlerin sığınacak bir yeri yoktur.” (Fatır 35:37). İbn Kesîr, bu ayetteki “uyarıcı”nın şiddetle karşılaştıklarında beyazlayan saçlar olduğunu belirtir.

Muaviye bin Ebî Süfyan’ın (ra) ölüm anı yaklaştığında, oturmak istedi ve oturtuldu. Allah’ı zikretmeye, tesbih etmeye başladı ve şöyle dedi: “Muaviye, şimdi mi Rabbini anıyorsun, gençliğin taze ve canlı olduğu zamanlar yerine? Sonra hıçkırarak ağladı ve şöyle dedi: ‘Ey Rabbim, bu günahkâr yaşlı adamı affet, bu katı kalpli adamı affet. Hatamı ört, yanlışlarımı bağışla. Senin rahmetinden başka kimseye güvenmedim.'”

Bir beyitinde şair şöyle der:
“Kınadığın bu beyaz saçları kına ile örtüyorsun,
Peki, Malik’ten (cehennem bekçisi) onu ateşten örtmesini isteyebilir misin?
Beyaz saçlar bir eve girdi mi,
O evden çıkmaz, ta ki ev sahibi de o evden çıkana kadar.”

Ölümden önce acele edin ve hazırlanın. Bugün çalışma ve hesap yok; yarın hesap var, çalışma yok. Kendime ve size, Peygamber Efendimiz’in (sav) tavsiyesini hatırlatıyorum: “Dünyada bir garip ya da bir yolcu gibi ol.” (Buhari).

Allah’tan bizi iman üzere öldürmesini ve ölümü bizim için her türlü kötülükten bir rahatlık kılmasını niyaz ediyoruz. Allah, işinde galip olandır; fakat insanların çoğu bunu bilmez.

Yazar: İhsan el-Fakih

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
10.09.2024 OF

لقرائة أصل المقالة بالعربية يمكنكم أن تظغط علي
Yazının Arapça Aslı İçin:
👇
https://search.app/7PgHuqqxapQmJjA3A