Tiksindirici Riyakarlık ..
Tiksinmenin tarifini biliyor musunuz?
Basitçe ifade etmek gerekirse, Suriye’deki azınlıkların haklarını garanti altına almakla tüm dünyanın ilgilenmesi, birdenbire ortaya çıkan aşırı merhametleri, aniden beliren insanlıkları ve sürekli endişeleri!
Şu anda yaşanan bu durum, insanlık tarihindeki en büyük ikiyüzlülük operasyonu değil mi?
Bu, Batı’nın ve Batı’ya hizmet eden “bizden olan” uşakların, 7 Ekim’de Filistinlilerin kanlı, işgalci düşmanlarına karşı verdiği tepkiyi değerlendirirken sergiledikleri aynı tiksindirici ikiyüzlülük ve riyakârlıktır. Bu düşman, Filistinlileri yetmiş yılı aşkın bir süredir sürgün eden, katleden, zulmeden bir düşmandır.
Bu ikiyüzlülüğe inanmayın ve kimsenin sizi köşeye sıkıştırmasına ya da utandırmasına izin vermeyin. Ne kadar kibar, saygılı ya da bu azınlıkların “şerefli” üyelerinden biri olursa olsun! Şunu da biliyor ve kabul ediyoruz ki, bu azınlıklar arasından “onurlu” ve özgür birçok insan çıktı. Çabalarını küçümsemiyoruz, haklarını inkâr etmiyoruz ve iyi duruşlarına sırt çeviremeyiz.
Ancak gerçek şu ki, Suriye 54 yıldır azınlıktan bir kesimin yönetimindedir. Bu kesim, diğer azınlıkların desteğiyle, çoğunluğa yönelik toplu bir soykırım gerçekleştirdi. Korkuttular, öldürdüler, yağmaladılar, göç ettirdiler ve yalnızca çoğunluktan dokuz milyon insanı hedef alarak onları toplama kamplarına attılar.
Bu zarar yalnızca çoğunluğa verildi ve bu zarar görenlerin sayısı dokuz milyon insanı aştı. Bu büyük sayı etrafında, azınlıklardan birkaç kişi yer alıyor olabilir.
Ben burada yalan mı söylüyorum ya da abartıyor muyum?
Bu iddiayı çürütebilecek bir deliliniz varsa getirin!
Suriye’de gördüğünüz tüm vahşet ve kanlı barbarlık görüntüleri, orduda, poliste ya da istihbaratta azınlıktan bir kişinin emriyle, çoğunluktan bir kişiye ya da kişilere karşı işlendi.
Yalan mı söylüyorum, iddiada mı bulunuyorum ya da abartıyor muyum?
Çadır kamplarda yaşamış ya da hâlâ yaşayan tüm Suriyeli mülteciler -soğuk rüzgârların kemiklerini deldiği, çamurlu sellerin çadırlarına hücum ettiği ve yazın yakıcı sıcaklarının kavurduğu insanlar- %100 çoğunluktan olan insanlardır. Bu 54 yıl boyunca bir tane bile Dürzi, Hristiyan ya da Alevi, çadırlarda yaşamadı.
Bu konuda da mı yalan söylüyorum, abartıyor muyum ya da azınlıklara yönelik bir kışkırtma mı yapıyorum? Gerçekleri söylemek ve katilin bıçağına işaret etmek kışkırtma mı oluyor ey insanlar?
Suriye’deki hava saldırılarının, varil bombalarının, kimyasal silahların ya da yasaklanmış silahların hedefi olan herkes -ki bu, 200 bin saldırıdan fazlasını kapsar- %100 çoğunluktan insanlardır.
Ne Hristiyanlar, ne Dürziler ne de Aleviler 54 yıl boyunca tek bir hava saldırısına maruz kalmadı. Ve kimsenin zarar görmesini istemiyoruz. Yeryüzündeki hiçbir sivilin zarar görmesini temenni etmiyoruz.
Ama neden bu gerçekleri açıkça konuşmuyorsunuz ey bilenler, araştırma yapabilenler ve gerçeğe ulaşma yeteneği olanlar?
Suriye’de yıkılmış gördüğünüz her mahalle, çoğunluktan bir mahalledir ve bu yıkım bir Alevi subayın emriyle gerçekleşmiştir.
(Alevilerin, Dürzilerin ya da Hristiyanların yaşadığı hiçbir bina ya da mahalle yıkıma uğramadı.)
Allah’a sığınırız ki, hiçbir sivilin evi başına yıkılsın istemeyiz.
Ancak neden bu gerçeklere açık ve net ifadelerle işaret edilmiyor, neden diplomatik üsluplarla örtülüyor?
Dahası, Suriye’nin doğu ve kuzeyinde başka bir azınlık, çoğunluğa karşı ayrımcı politikalar uygulamakta, Suriye’nin %70’lik zenginliklerini ve %100 stratejik kaynaklarını (petrol, gaz, su, elektrik, buğday, pamuk ve hayvancılık) yağmalamaktadır.
Dünya ise katillerin ve hırsızların haklarını koruma konusunda endişeli (ve önümüzdeki günlerde bu konuda ağlayacak, feryat edecek)!
Suriye’de 54 yıldır katil azınlıktan, kurban ise çoğunluktan oldu.
Ama dünya, katilin haklarını ve güvenliğini garanti altına almak için çırpınıyor, kurbanın hakkını değil!
Eğer cesaretiniz varsa, bu pis dünyada, çoğunluğun haklarını garanti altına almak, onları tazmin etmek ya da en azından yaşadıkları korkunç olayların tekrarlanmasını önlemek isteyen tek bir kişiden bahsedin.
Elbette, son bölümü eksiksiz bir şekilde yeniden tercüme ediyorum:
En korkunç olan şey, çoğunluktan olanların bu gerçekleri dile getirmeye cesaret edememesi.
Azınlık yönetiminin sona ermesine, azınlıktan olan liderin kaçmasına rağmen bu durum hâlâ devam ediyor. Çünkü Suriyelilerin aklı, medyası ve kültürü hâlâ azınlıkların kontrolü altında.
Bu kontrolün en son örneği, Arap bir hükümetin desteğiyle azınlıktan bir kişinin Suriyeli yazarların, gazetecilerin ve elitlerin %95’ine hükmetmesidir. Üstelik bu kişi sadece Suriyelilerle sınırlı kalmamış, ne yazık ki Suriyeli olmayanlar arasında da etkili olmuştur.
Bu kişinin yaklaşımı, en az laikliğin İslam’a ve dini değerlere karşı düşmanlığı kadar tehlikelidir. Ancak onun yaklaşımı daha sinsice, nazik bir şekilde ve sızarak Arap yönetim saraylarına ulaşmıştır. Bu saraylar henüz onun tehlikesini, sinsiliğini ve yıkıcı etkilerini fark etmemiştir.
Bin kez şunu vurguluyorum: Onurlu Müslümanlara ve Araplara çağrıda bulunuyorum.
Azınlıkların (ve bu azınlıklara dahil olan, İslam’a, dini değerlere ve İslami sembollere düşman olan vahşi laik azınlıkların) egemenliğinden kurtulmuş bir Suriye medyasını, hatta genel olarak özgür bir Arap medyasını inşa edelim!
Allah her işinde galip olandır; ama insanların çoğu bunu bilmez.
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
01.01.2025 Üsküdar
“أتعرفون ما هو تعريف القرف؟
ببساطة هو اهتمام العالم كله بضمان حقوق الأقليات في سوريا، وخوفهم وحنيّتهم الزايدة التي هبطت على الكوكب فجأة وإنسانيتهم التي انبثقت من العدم دون أن ندري في رحم ماذا تشكّلت وقلقهم الدائم عليهم !!
أوليس هذا القرف الذي يحدث الآن هو أكبر عملية نفاق في التاريخ البشري؟
هو ذات القرف والنفاق الذي مارسه الغرب وخُدّام الغرب “من بني جلدتنا” في التعاطي والحكم على ردّة فعل الفلسطينيين في السابع من اكتوبر ضد عدوّهم المُحتلّ الدموي الذي هجّرهم ونكّل بهم وقتلهم وظلمهم لأكثر من سبعين سنة ..
لا تصدقوا هذا النفاق ولا تسمحوا لأحد بأن يحشركم بزاوية او يُخجّلكم مهما كان مهذبا ومحترما ولو كان أحد شرفاء هؤلاء “الأقليات” ونعلم ونُدرك أن من بين أولئك الأقليات خرج “عشرات” من الشرفاء الأحرار الذين لا نُقلّل من جهودهم ولا نبخس حقّهم ولا يحقّ لنا أن نتنكّر لمواقفهم الطيبة ..
ولكن الحقيقة تقول أن سوريا محكومة من أبناء أقلية منذ 54 سنة، وارتكب هؤلاء (بتواطؤ مع أبناء أقليات أخرى) إبادة جماعية بحق أبناء الأغلبية حصراً، فأرعبوا وأرهبوا وقتلوا وسرقوا ونهبوا وهجّروا ونكّلوا واعتقلوا 9 ملايين من أبناء الأغلبية.
يعني عدد من وقع عليهم الضرر أكثر من تسع ملايين إنسان سوري .. هُم فعليا من الأغلبية ورُبما هناك عشرات من الأقليات في مُحيط هذا الرقم الكبير ..
هل أنا أكذب في هذه أو أُبالغ ؟
رُدُّوها عليّ إن استطعتم !
- كل صور الهمجية الوحشية الدموية التي تشاهدونها من سوريا الأسد، هي جر ائم ارتُكبت بأمر من شخص من الأقلية سواء في الجيش او في الشرطة او في المخابرات بحق شخص أو أشخاص من الأغلبية.
هل انا اكذب أو أدّعي أو أُبالغ؟
- كل اللاجئين السوريين الذين يعيشون أو عاشوا في الخيام ممن نهشت عظامهم وحوش البرد ولطّخت أيامهم ولياليهم سُيول من الوحل اقتحمت عليهم خيامهم لتُجهز عليهم نهارات الصيف الحارّة بلهيبها وحريقها ..
هؤلاء هم من الأغلبية بنسبة ١٠٠ ٪ (لم يعش درزي واحد ولا مسيحي واحد ولا علوي واحد في الخيام منذ ٥٤ سنة ) ..
هل أنا في هذه أيضا أكذب أو أُبالغ أو أُحرّض على الأقليات؟!
هل قول الحقيقة والإشارة الى سكاكين القاتل تحريض يا قوم ؟ – كل صورة ترونها لقصف بالطائرات أو ببراميل المتفجرات أو بالصواريخ أو بالكيماوي أو بالأسلحة المحرمة.. (٢٠٠ ألف حالة قصف) هو قصف لأناس من الأغلبية السنية بنسبة ١٠٠ ٪. ولم يتعرض المسيحيون ولا الدروز ولا العلويون للقصف ولا لمرة واحدة، منذ ٥٤ سنة. ولا نرجو لهم أن يتعرّضوا لها .. ولا نرجو لأي مدنيّ في الأرض أن يتعرّض للأذى..
ولكن لماذا لا تتحدّثون بوضوح عن هذه الحقيقة يا معشر المُتابعين والعارفين والقادرين على البحث والتمحيص والوصول الى الحقيقة أو بعضها؟!
كل حي مُدمر ترونه في سوريا، هو حي سُنيّ تم قصفه بأمر من ضابط علوي
(لا يوجد ولا عمارة واحدة مُدمّرة كان يسكنها علويون أو دروز أو مسيحيون..)
وحاشا لله أن نتمنى لأيّ مدنيّ أن يُهدم بيته فوق رأسه ..
ولكن لماذا لا يُشار الى هذا بعبارات شديدة الدقّة ودون مُجاملات؟! وفوق كل ذلك .. هنالك أبناء أقلية أخرى “شرق وشمال سوريا”، يمارسون سياسة عنصـرية ضد أبناء الأغلبية، ويسرقون ٧٠٪ من ثروات سورية، و ١٠٠ ٪ من سلعها الاستراتيجية (النفط والغاز والماء والكهرباء والقمح والقطن والثروة الحيوانية). والعالم كله قلق (وسيبكي ويعوي خلال الأيام القادمة) على حقوق القتلة واللصوص ! القاتل في سوريا منذ ٥٤ سنة هو من الأقـليات، والقـتيل هو من الأغلبية، والعالم كله مهتم بحقوق (وتطمين) القاتل على حقّه في النجاة من القصاص وعيون القنّاص وليس على القتيل وحقّه في وضع حدّ للقتلة واللصوص ! أتحداكم أن تكونوا سمعتم نذلا واحداً ( في دوائر صُنع القرار) في هذا العالم القذر يتكلم عن ضمان حقوق الأغلبية، أو تعويض الأغلبية، أو على الأقل الأقل ضمان عدم تكرار ما عاشته الأغلبية السُنيّة من أهوال وفظائع مروعة. أخطر ما في الأمر هو أن أبناء الأغلبية لا يجرؤون على قول هذه الحقائق، رغم سقوط حكم الأقلية، وهروب زعيم الأقلية، لأن عقل السوريين وإعلامهم وثقافتهم كانت وما زالت تحت سيطرة أقلويين، آخرهم شخص مدعوم من حكومة إحدى الدول العربية ويسيطر الآن على ٩٥ ٪ من الكُتّاب والصحفيين والمثقفين والنُخب السوريين بل وغير السوريين للأسف ولديه توجّه أخطر وأقذر من التوجّه العلماني بل توجّهه يستهدف كل ما هو إسلامي بنعومة وتسلّل لقصور عربية حاكمة لم تكتشف خُبثه وعبثه وخطره بعد ! للمرة الألف أوجه نداء استغاثة للشرفاء المُسلمين والعرب لإنشاء إعلام سوري بل وإعلام عربي مُتحرّر من هيمنة الأقليات (ومنها الأقلية العلمانية المتوحشة المُعادية للإسلام وللتديّن ومظاهر الإسلام والتي تسيطر على أهم منابر المسلمين) .. “
والله غالب على أمره ولكن أكثر الناس لا يعلمون ..
إحسان الفقيه