Zeki mi, Ahmak mı? ..

Zeki fert bir topluluğun parçasıdır, ancak ahmak bir sürünün parçasıdır.
İnsanın tek başına yaşaması imkânsızdır; o, tabiatı gereği sosyal bir varlıktır. Bir toplum içinde yaşamak, onun için doğal hayatın ta kendisidir. İnsan, başkalarına muhtaçtır ve başkaları da ona muhtaçtır. İnsanlar birbirleriyle kolay ve zoru, yer ve göğü paylaşır; her biri diğerini tamamlar.

Fakat zeki insan ile ahmak arasındaki temel fark, zekinin mensup olacağı topluluğu itina seçmesidir. Zeki kişi bir topluluğa insanlar için değil, bir ilke, bir fikir ve bir inanç uğruna katılır. O, şahısların peşinden gitmez; değerlere ve düşüncelere bağlanır.

Bunun aksine, ahmak kişi bir gruba sırf grubun kendisi için bağlanır. Bu kişi bir hevesin, bir modanın veya bir akımın peşine takılır bu akım ne kadar anlamsız, garip ya da zararlı olursa olsun.

Zeki insan, bağlanacağı fikirleri iyice düşünür, sorgular ve analiz eder.
Ahmak ise hiç düşünmeden bağlanır. Onun cesur olması gerekmez; bir sürüyü takip etmesi yeterlidir. Sürü yürürse o da yürür, durursa o da durur.

Oysa zeki kişinin cesarete ihtiyacı vardır.
Zeki kişi, fikirlerine bağlı kalabilmek ve onlara sadık durabilmek için kararlılık ve cesaret göstermek zorundadır. Zira bir an gelir ki, sürüye ters düşebilir ve karşısında bir yığın ahmak bulabilir. O kalabalık, zekiyi küçümseyebilir, onun tekliflerini ve sunduğu fikirleri alaya alabilir. Onun yalnızlığını hor görebilirler; tıpkı tarih boyunca ahmakların birçok peygamberin yalnızlığını hor gördükleri gibi.

Bu nedenle, zeki insanın yalnızca zekâsı yetmez; aynı zamanda kararlılığa ve cesarete de sahip olması gerekir. Öyle ki, sürünün karşısında tek başına durup onlara kararlılıkla, “Hepiniz yanılıyorsunuz!” diyebilecek güven ve cesareti sergileyebilsin.

Sonunda hakikat mutlaka galip gelir; insanların ona olan bağlılığı azalsa da, hakikati savunan kişi yalnız kalsa da.
Zekâ, feraset ve sağduyu, cesaretle birleştiğinde insanın elinde en güçlü silah hâline gelir.
Hakikatin peşindeysen ve ona bağlı kalıyorsan, emin ol ki tek başına olsan bile galip geleceksin.

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
04.01.2025 Üsküdar

الذكي جزء مِن الجماعة، و الغبي جزء مِن القطيع، يستحيل على الإنسان أن يعيش منفردا، فهو كائن إجتماعي بطبعه،
الحياة في وسط مجتمع هي الحياة الطبيعية بالنسبة له، هو يحتاج لغيره و غيره يحتاج إليه، يقاسمهم السهل و الصعب، الأرض و السماء، و يكمّل كل واحد غيره،
لكن الذكي يُخالف الغبي في كونه يختار ما ينتمي إليه بعناية، فهو ينتمي إلى مبدأ، إلى فكرة، إلى قناعة، و لا ينتمي إلى جماعة مِن الناس لِذاتهم و لا لِشخصهم،
و على عكس ذلك، ينتمي الغبي إلى جماعة لِذاتها، ينتمي إلى هوى، إلى مودا و تيار مهما كان غريبًا و تافهًا و ضارًّا،
الذكي ينتمي إلى أشياء فكّر فيها مليا قبل أن يتبنّاها،
بينما الغبي ينتمي إلى أشياء لم يفكّر أبدًا فيها، هو لا يحتاج لأن يكون شجاعًا، يكفيه متابعة القطيع، يمشي إذا مشوا و يتوقّف إذا توقّفوا،
لكن الذكي يحتاج إلى الكثير مِن الشجاعة، هو يحتاج إلى الثبات على مواقفه، يحتاج إلى ذلك لأنه في لحظة قد يواجه معارضة القطيع، و قد يجد نفسه وحيدًا أمام كتلة مِن الحمقى الذين يسخرون منه و يستهزؤون بما يقترحه و بما يقدّمه، يحتقرون وِحدته كما احتقر الأغبياء وِحدة الكثير مِن الأنبياء عليهم السلام… لذلك على الذكي أن يمتلك فوق ذكائه ما يكفي من الثبات و الشجاعة ليقف وحده و يقول للقطيع بكل ثقة و حزم “كلكم مخطؤون” .. و في النهاية سيغلب الحق مهما خفّت قبضة الناس عليه و مهما قلّ أهله، الذكاء، الفطنة، الفطرة السليمة، مع الشجاعة و الثبات.. تأكّد أنك بالحق ستَغلِب و لو كنتَ وحدك.