ZİNANIN CEZASI (HADDİ)

Muhterem Ali Rıza Demircan Hocamızın Amerika’yı yeniden keşfeder gibi yazdığı ZİNANIN CEZASI (HADDİ) İsimli Makalesi Üzerine Bir Değerlendirme

Ali Rıza Demircan Hocamız, hafız, zeki, samimi, duygulu, yazma ve konuşma kabiliyeti olan, voltajı yüksek bir ağabeyimizdir. Kur’anı hayata uyarlama arzu ve kabiliyeti olan, çelik gibi imanı yanında, bir dostunun kendisine söyleyip itiraz etmediği “muhteşem saflığına” ben de şahitlik edebilirim. Medeni cesareti ve yiğitliğini, kendisini yakından tanımayanlar, kibir ve gurur olarak vasfedebilir. Hocamızın, çok az insanda bulunan bu güzel vasıfları yanında, onu seven bir kardeşi olarak, konuşma kabiliyeti kadar dinleme kabiliyetinin yeterli olmadığını, kızınca, çok kolay üslup hatası yapabildiğini, genelde tenkite, özelde dost tenkitine hiç alışkın olmadığını da söyleyebilirim. Minberden cami cemaatine hitap etme alışkanlığı mı, karakteristik yapı özelliği mi yoksa yaşadığı çevreden mi kaynaklanıyor olduğunu bilemediğim bu eksiklik ve zaafiyet, Hocamızın kendisini bazen farklı bir konumda görmesine de yol açabiliyor. Etrafında, kendisini doğrultabilecek dostlarının az olması da, Hocamızın talihsizliği olarak görülebilir mi bilemiyorum?

Ayrıca, incelediği konularda, görüşünü teyit eden hususlara gösterdiği ihtimam ve cömertliği farklı görüşlere gösterebildiğini de söyleyemem. Kanaatime göre, hatalı görüşlerinin temelinde de bu zafiyet ve eksiklik yatmaktadır.

CIA Türkiye’de birliği yaparak kullanmayı planlayıp düşündüğü kişiler arasında gördüğü Hocamıza, bu arzusunu ajanları kanalı ile hissettirip nabız yokladığını anladığı an, net tepki göstermiş, sağlayacakları hiç bir imkana iltifat etmeden, onları açık ve net bir şekilde reddetmiş, tepkisini ortaya koyabilmiştir. Bu sebeple, muhterem Hocamızın cazip imkanlara rağmen reddettiği bu çevrelerin projelerine, bilmeden hizmet edebilecek yazılarını okudukça sadece üzülmekle kalmıyor; bedeli ile yaptıramadıklarını bila bedel mi yaptırıyorlar diye endişe de duyuyorum.

Aşağıdaki değerlendirmelerimi, bu zaviyeden bakarak okumanızı rica ediyorum.

Söz konusu makalede Hocamız, zinanın tarifini yaparak konuya giriş yapmış; zina için takdir edilen dünyevi cezalara işaret etmiş; üç şekilde sübutunu da beyan etmeye çalışmıştır. Bundan sonra İslam’da recm olmadığını ispat sadedinde bazı Kur’an’ı Kerim ayetlerini (Nur 2, Nisa 2, Nisa 25, Ahzap 30, Nur 8) mealen aktarıp kendi anlayışına göre İslam’da recm cezası olmadığına delil olarak göstermiştir. K.Kerim ayetlerini değerlendirmesinden sonra sünnetle beyan edilenin de bundan farklı olmadığını izah etmeye çalışmıştır. Sünnette zinanın cezası konusunda var olduğu ifade edilen üç görüşe işaret etmiş olmakla birlikte, Peygamberimizin fiili uygulamalarının Tevrat’a göre olduğu ve Nur suresindeki ayetlerin nüzulünden önce vaki olduğu görüşünü benimsemiştir. Bununla da yetinmeyip recm cezasının varlığını kabul edenleri ‘‘Samimiyetle de olsa Recmi İslam’a yamayanlar’’ olarak vasıflandırıp ‘‘siz Kur’an’a, onu tahrif ederek mi inanıyorsunuz?’’ sorusuna yer vermiştir. Diriliş dizisinde yer verilmiş olması sebebi ile bu konuya el atmak ihtiyacı hissettiğini ifade ettikten sonra, son olarak İslam’da recm cezası olmadığının göstergesi kabul ettiği sünnetteki delillerin geniş izahına yer vermiş ve:

a) Abdullah b. Evfa’nın Hz. Peygamberin recm cezasını uyguladığına dair naklettiği Hadis sebebi ile, kendisine bu uygulamanın Nur suresinin ikinci ayeti nüzulünden önce mi sonra mı olduğu sorulduğunda ‘‘Onu bilmiyorum’’ demesini

b) Hz. Peygamberin recm cezası uygulamasını Nur suresi ikinci ayetinin nüzulünden evvel olmuş kabul ederek Tevrat’a göre verilmiş bir hüküm olduğunu, bu hükmün de yahudi bir erkek ve kadın için uygulanmış olduğu görüşünü benimsediğini yazmış ve izah etmeye çalışmıştır. Bu görüşü teyit eden Ahmet Davutoğlu Hoca’nın ifadelerine de yer vermiş; celd ayeti ile bu hükmün nesh edilmiş olduğu beyanını da nakledip teyit olarak göstermiştir.

c) Hz. Peygamberin recm uygulamasının Nur suresi ikinci ayetinden sonra vuku bulduğu ile ilgili bir açıklık olmadığı görüşünü teyiden, Buhari’de nakledilen iki kişinin aralarında hüküm verilmesi için Resulullah’a müracaat etmeleri olayına işaret ederek burada uygulanan recm cezasını, kendi anlayışına göre tahlil etmeye çalışmıştır.

Bu tahlil esnasında Resulullah’ın bu hükmü Tevrat’a göre verdiğini, çünkü Kur’anı Kerim’de recm cezası olmadığını, Tevrat’ta ise recm cezası bulunduğunu, ayrıca bu rivayetin son bölümünde de bir çelişki varlığının görüldüğünü beyan etmiştir. Bunun dışında, Kur’an’da recm cezasından daha hafif cezaların beyan edildiği halde recm cezasının beyan edilmemiş olması, Kur’an gibi koruma altında olmayan sünnet ile böyle bir cezanın konmuş bulunması kabul edilebilir olmadığı gibi, Kur’anın hüküm indirdiği bir alanda sünnetin farklı bir hüküm teşri etme/koyma yetkisi olmadığını (Yunus 15, Hakka 44) ifade etmiştir.

Bu konuda bazı sahabilerin yanılgılarının izahını, muta nikahı ve kaldırılış zamanı, boşalma olmaksızın meydana gelen cinsel ilişkinin boy abdesti gerektirip gerektirmeyeceği gibi, bütün müminleri ilgilendiren konularda gerçeği tespit edemedikleri için ihtilafa düşen sahabelerin bu konuda da gerçeği tespit edememiş olmaları tabii olduğu şeklinde yorumlamaktadır.

Yazı şu ifadelerle sonlandırılmıştır:

‘‘Allah şanını artırsın Allah’ın Resulü olan Hz. Muhammed’in Resul vasfıyla irad ettiği sözleri ve yaptığı uygulamaları doğrudan veya dolaylı olarak Allah’ın Kitabı Kur’an ile bağlantılıdır. Çünkü O Kur’an’ı uygulamakla yükümlü bir Resul’dür. Bu gerçeği kavrayamayanlar Muhaddis de olsalar Sünnet’i anlayamazlar.

Üç Bölümden Oluşan Hocamızın Yazısının Tamamını Okumak İsteyenler

1. Bölüm: Zinanın Cezası (Haddi)

https://www.mirathaber.com/zinanin-cezasi-haddi-14-37 22h/amp/

2. Bölüm: İslam’da Recm Olmadığının Kur’anî Kanıtları

https://www.mirathaber.com/islamda-recm-olmadiginin-k urani-kanitlari-14-3741h/amp/

3. Bölüm: İslam’da Recm Olmadığının Sünnet’teki Delilleri

https://www.mirathaber.com/islamda-recm-olmadiginin-s unnetteki-delilleri-14-3747h/amp/

Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki bu konular, günümüz şartlarını dikkate aldığımızda, gündem yapmamız uygun ve gerekli olan konular değildir. Bunları direk veya dolaylı olarak gündemimize sokanlar, ihtiyaç sebebi ile değil, hedeflerine hizmet ettirmek ve enerjimizi gereksiz konularda harcatmak ve yapmamız gerekenlerden uzaklaştırmak için gündem yaptırıyorlar. Bazen bir dizideki sahneyi, bazen bir soruyu bazen de bir olayı buna sebep gösterseler de, asıl sebebi görmemize fırsat bile vermeden bizleri tartıştırabiliyorlar.

Son zamanlarda, MİT’in yerli ve milli olma gayreti ete kemiğe bürünmeye başlayınca, uzaktan kumandalı proje şahsiyetlerin sesinin kısıldığının farkında mısınız bilmem ama dikkat edenler bu durumu rahatlıkla farkedip görebilirler. Buna karşılık uzaktan kumandalı proje şahsiyetler olmadığını bildiğimiz fakat bazı özellik ve zafiyetleri sebebi ile tartışma zeminine çekip faydasız işlerle uğraştırabildikleri insanları çoğaltmaya çalışıyorlar. Bu projeler bir İngiliz üretimi olmakla birlikte Amerika desteği ve yahudi finansı ile yürütüldüğünü de biliyoruz. Bu proje mimarlarının kimleri nasıl kullanmaya teşebbüs ettiklerini öğrenme, müşahade etme ve yaşama imkanı bulmama rağmen, ispat etme zorluğu ve toplumun kabul etmeye hazır olmayışı sebebi ile, müşahhas bir şekilde yazmaya cesaret edemediğim konular arasında yer aldığını da ifade etmeliyim. Sadece şu kadarını söyleyeyim ki Ali Rıza Hoca gibi medeni cesareti yüksek, yiğit, samimi bir hocamız bu tuzağa düşmeyecek kadar imanlı ve ihlaslı bir ağabeyimizdir. Buna zekası da müsaade etmez; yeterki samimi ve dost bir üslupla uyarma görevimizi hakkı ile yapmayı ihmal etmeyelim. Bu ihmalimi, gecikmeli de olsa telafi etmek niyeti ile bu satırları yazıyorum.

TESBİTLERİMİN ÖZETİ İSE ŞÖYLEDİR:

1- Hocamızın makalesi, aynı konuda yıllar önce yazılmış makaleler dikkate alındığında, kendisinin gündeme taşıyıp yazdığını söyleyebileceğimiz farklı tek bir cümle dahi ihtiva etmediğini üzülerek söylemeliyim. Amerika’nın yeniden keşfi iddiası ile yazılmış bir yazı gibi duruyor. Dileyen ve ihtiyaç duyanların, aşağıda linklerini verdiğim Türkçe yazıları okuyup incelemeleri mümkündür.

A) Kur’an-ı Kerim’de recm cezası var mıdır?

Recm cezası imkânsız mıdır?

Sorularla İslamiyet sitesinde Osman Kaşıkçı Hoca’nın yazdığı bu makalede şu soruların da cevaplarına yer verilmiştir:

1. Kur’an-ı Kerim’de recm cezası var mıdır?

2. Celde (sopa cezası) ayetlerinden sonra recm cezası uygulanmış mıdır?

3. Recmi kabul etmeyenler ve delilleri nelerdir?

4. Recmi kabul edenler ve delilleri nelerdir?

5. Recm için gerekli şartlar nelerdir?

6. Recm uygulaması imkansız mıdır?

İlmi usullere uygun yazılmış bir yazı. Linke tıklayıp okuyabilirsiniz. Bu makalede Ali Rıza Hocamızın yazdıklarının tamamı olduğu gibi ehl-i sünnet alimlerinin görüşleri de vardır.

https://sorularlaislamiyet.com/kuran-i-kerimde-recm-cez asi-var-midir

B) Aynı sitede yayınlanmış Hamdi Döndüren

Hocamızın şu yazısı da okumaya değer.

https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/recm

C) Aşağıda linkini vereceğim yazılar da recm uygulamasını doğru anlamak için faydalı olabileceğini düşündüm;

Recm Cezasının Hikmeti:
https://sorularlaislamiyet.com/recm-cezasinin-hikmeti-ne dir-sevgi-dini-olan-islamiyet-neden-buna-yer-vermistir-0

Recm Cezası Uygulanması:

https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/recm-cezasi-recm-cezasi-uygulanmasi-icin-gerekli-sartlar

2- Yukarıda verdiğim kaynaklar Türkçe olup herkesin okuyup anlaması mümkündür; aşağıda linkini vereceğim makaleler ise Arapça olup ilmi usullerle yazılmış müdellel makalelerdir.

ﻧﺳف أدﻟﺔ ﻣﺻطﻔﻲ ﻣﺣﻣود وإﺛﺑﺎت ﺣد اﻟرﺟم ﻣﻛﺎﻓﺣﺔ الشبهات

https://www.antishubohat.net/2014/11/04/alrajm/

Bu Arapça Makalede 20 yıldan fazla bir zaman önce, Mısır’da tartıştırılmış recm cezasının, İslam’da olmadığını savunanlar arasında yer alan Dr.Mustafa Mahmut’un görüşlerini okuyup incelediğiniz zaman, Türkçede yazılanlardan daha kapsamlı olduğunu görecekseniz. Dr.Mustafa Mahmut’un görüşlerini değerlendirip cevap verenﺧرﺑﺷﺎت أﺑﻲ ﻋﻣر harika bir makale yazdı. Bu makaleyi okuyup zikrettiği delilleri inceleyen her akl-ı selim sahibi araştırmacı, İslam’da recm yoktur diyenlerin görüşlerini dayandırdıkları delillerin, ilmi olarak ne kadar zayıf olduğunu görebilir. Arapça bilen arkadaşların aşağıda linklerini vereceğim makaleleri de okumasını faydalı görüp tavsiye ediyorum.

a) ﻣﺎ ھو ﻋﻘﺎب اﻟزﻧﺎ

Link için Tıklayınız

b) اﻟرد ﻋﻠﻲ إﺷﻛﺎﻻت اﻟﻣﺗﻌﻠﻘﺔ ﺑﺂﯾﺔ اﻟرﺟم اﻟﻣﻧﺳوﺧة

Link İçin Tıklayınız

c) ﻣﺎ ﻧﺳﺧت ﺗﻼوﺗﮫ وﺑﻘﻲ ﺣﻛﻣﮫ

Link İçin Tıklayınız

d) ﻟﻣﺎذا ﺷرح ﺣد اﻟزﻧﺎ

Link İçin Tıklayınız

3- Yukarıdaki Arapça araştırma ve incelemelere kıyasla Ali Rıza Hocamızın yazısını, tek taraflı bakan, şahsi fikir ve duygularını yansıtan, ehli sünnet çoğunluğun görüşlerini dikkate alıp yansıtmayan, hissi bir değerlendirme olarak görmek gerekeceği aşikardır.

4- Sahabenin icması, sekiz mezhebin ittifakı, Hz. Peygamber döneminden günümüze kadar, ciddiye alınacak hiç bir itiraz vaki olmadan uygulanagelen bir cezayı İslam dışı görmek akla ziyan bir değerlendirmedir. Cüretkâr ifadeler ise haddi aşmaktır. Asrımızın münferit içtihat asrı olmadığını, içtimai içtihat asrı olduğunu da dikkate almak zorundayız. Kendi anlayış eksiklik ve yetersizliğimizi Müslümanlara İslam olarak sunma hakkımız olmadığı gibi haddimiz de değildir; olmamalı, olamaz da…

Dünya ve ahiretin bütününü görüp değerlendirerek sonuca varan, uygulayıp uygulatan Hz. Muhammed’i (sav) doğru anlamak kadar O’nu doğru anlayan ve buyruklarını titizlikle uygulayıp yaşayanları da doğru anlamak, örnek edinmek bizim ana hedeflerimizden biri olmalıdır.

Metreyi ölçü birimi kabul etmeyip kendi karışı ile ölçenler gibi, usul bilgisine sahip olmayıp aklını merkeze koyarak kendi anlayışına göre değerlendirme yapanlarla birlik ve ittifak sağlamak mümkün değildir.

İslam’ı asli kaynaklarından okuyup doğru anlamaya muktedir olanları doğru anlamaktan aciz olanların yorum yapmak yerine araştırıp inceleyerek, tereddüt ettiklerini bilenlere sorarak öğrenmeye öncelik vermeleri gerekir.

Zina Yapanların Ahiretteki Durumları

Dünyada bu kadar zararı olan zina, âhirette de kişiyi rezil-rüsvay eder ve acı bir azaba mâruz bırakır.

Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurur: “Bu gece rüyâmda iki kişi (Cebrâîl ile Mîkâîl) gelerek beni kaldırdılar ve «Haydi gidiyoruz» dediler. Ben de onlarla beraber gittim… Fırın gibi bir yapıya vardık. Orada ne söylenildiği anlaşılamayan çığlıklar, feryatlar birbirine karışıyordu. İçerde bir sürü çıplak erkek ve kadın bulunduğunu anladık. Altlarından alevler yükseldikçe, çığlık atıyor, feryâd u figân ediyorlardı. Meleklere bunların kim olduğunu sordum:

«Zina eden erkek ve kadınlar» dediler.” (Buhârî, Ta’bîr, 48; Cenâiz, 93; Tirmizî, Rü’yâ, 10/229)

Muhterem Ali Rıza Demircan Hocamız resmin bütününü görememiş; “beni temizle” diyen sahabiyenin görebildiğini idrak edememiştir. Recm cezasının sebebi hikmetini ve uygulanışındaki olağanüstü zorlukları yeteri kadar araştırıp inceleyememiştir. Bu sebeple de, İslam’da recm cezasının olmadığını söyleyebilecek kadar haddini aşmakla kalmamış, “samimiyetle de olsa recmi İslam’a yamayanlar” ifadesini kullanmış, sahabe ve ehli sünnet alimleri için “siz Kur’an’a O’nu tahrif ederek mi inanıyorsunuz?” gibi cüretkar sorular sorabilmiştir. Yaptığını farkedip samimi bir tevbe ile okurlarından özür dilemesi arzumuzdur.

Ben Amerika’yı yeniden keşfetmeye tevessül etmedim; konu ile ilgili yazılmış makalelerin bir kısmını seçip paylaşmayı tercih ettim. Bunlardan çok daha fazlası var ama ben sadece ilmi üslupla yazılanlar içerisinden en başarılı bulduklarımın linkini paylaştım. Değerlendirmem kitap hacminde olmaması için sözü uzatmamaya gayret ettim; yazıların sadece linklerini verip başlıklarını zikretmekle iktifa ettim.

Mutlak doğruyu sadece Allah bilir.

22/07/2022 Fatih

Ahmet Ziya İbrahimoğlu