80 GRAM ALTIN

Murat Padak Hoca Yazdı

İslam neden 80 gram altını (270.000 TL civarında) birikmiş ve üzerinden bir yıl geçmiş paradan zekât alıyor da 5.000.000 liralık evi olan ya da 1.000.000 liralık arabası olan ama 80-100 gram altını olmayan kişiden zekât almıyor?

Bu sistem hakkıyla işletilseydi sosyalizm veya kapitalizm gibi sistemler asla ve asla İslam ülkelerine girmezdi. Yine bu sistem işletilirse bencillik, mal sevgisi, tamahkârlık ve materyalist düşünceler bir Müslüman da asla yer edinemezdi.

1- İslam, bir insanın bir yıl boyunca yanında tutabileceği para miktarını (altın ve para cinsi her şey) 80 (bazı âlimlere göre 100) gram altın ile sınırlamıştır. Yani bu kadar altın veya buna tekabül eden paranız varsa bunu yanınızda, evinizde, iş yerinizde sadece bir yıl boyunca ücretsiz bir şekilde tutabilirsiniz.

2- Ancak bir yıl geçtikten sonra bu paranın zekâtını vermek zorundasınız. Yani 80-100 gram altın veya değerindeki parayı yanınızda bir yıl tuttuktan sonra sizin zekât vermeniz farz oluyor. İşte tamda burada şunları söylemek istiyorum:

3- Mesela üzerinden bir yıl geçmiş 270.000 (80 gram altın) liranız varsa zekât vermek zorundasınız. Hatta eviniz olmasa da arabanız olmasa da zekât vermelisiniz. Ama bir eviniz ve arabanız olsa fakat 270.000 lira paranız olmasa, zekât vermek zorunda değilsiniz?

Şimdi buna sadece yüzeysel baktığımızda bu ne kadar adil bir sistemdir?

4- İslam, parayı şahıs malı olarak görmez. Parayı; içinde “kamunun da hakkı olan şahıs malı” olarak görür. Kamu hakkının bulunduğu bir malın saklanması İslam’a göre doğru değildir. Ancak bir yıl yetecek kadar ya da olağanüstü durumlarda lazım olacak kadar para biriktirme hakkınız var. Bu da 20 dinar yani yaklaşık 80-100 gram ağırlığında altın değeridir. Bundan fazlası zekata tabidir.

5- Bir kişi, tüm toplumun hakkı olan bir parayı (270.000) bir yıl boyunca elinde tutarsa, bir yıl sonra o paranın zekâtını vermelidir. Zira bir yıl boyunca tüm millete ait bir parayı kendi menfaati için hapsetmiş oluyor.

6- Peki, 270.000 lirayı hapseden adam kamuya ne zarar vermiş olur ki? Evet, bir kişi ile zarar olmaz. Ama milyonlarca kişi bu kadar parayı evinde hapsedince tüm insanlar bundan etkileniyor. Piyasada yeteri kadar para dönmediği zaman fiyatlar da ona göre etkileniyor, piyasada parasızlık hali oluşuyor ve paranın olmadığı piyasalarda ekonomik bozulmalar oluyor.

7- Ancak farzı misal toplam değeri 5.000.000 lira olan ev ve araba sahibi olan kişi ise bu kadar parayı kendinde tutmak yerine sahip olduğu parayı piyasaya sürmüştür. Yani parayı kendisinde saklamamıştır. Ev ve araba ise kamu malı değil, şahıs malıdır. Yani parasının tamamını veya büyük miktarını piyasaya sürmüştür.

8- Bu nedenle İslam’a göre kiralık evde oturan ama bir yıldan fazladır 270.000 lira parayı veya bu değerde altını yanında hapseden kişi, zekât vermelidir. Öte yandan kendi evinde oturan kişinin ek bir geliri yoksa, fakirse, yoksulsa, borçluysa vb. zekât alabilir. Kimden mi? Kirada oturduğu halde evinde nisap miktarı kadar parayı yanında hapseden kişiden. İşte burası önemlidir. Zira ev sahibi olan kişi, elindeki parayı piyasaya sürmüş ve bunun karşılığında oturmak için ev almıştır. Ama kirada oturan kişi ise o veya bu nedenlerden dolayı parayı yanında tutmuş ve ev ihtiyacını da kira yoluyla da olsa karşılamıştır.

9- İslam, nizam ve kanun olarak muazzam faydalar taşır. Eğer İslam’da zekât sistemi işletilirse o ülkede fakirlik sıfıra düşer. O ülkede para, müebbet hapis cezasına çarptırılmış cani gibi evde hapsedilmez. Aksi halde zekât her sene ondan bir pay alır ve yıllar sonra onu tüketir. Bir adamın farzı misal 200 gram altını olsa her sene zekât verse ilk sene 5 gram altını zekât olarak verir. Böylece yanında 195 gram kalır. Ertesi sene yaklaşık 5 gram kadar daha zekât olarak verir. Bu sefer de 190 gram kalır. Uzun yıllar sana adamın elindeki altın miktarı 80 grama kadar eriyip gider. Zekât onun parasını tüketir. Ama parası ile ev, araba, arsa, bahçe, eşya vb. şeyler almış olsaydı, parası kaybolmazdı.

10- Ev veya araba konusunda şunu unutmayalım. Ahmet’ten 1.000.000 liralık araba veya 2.500.000 liralık bir ev aldım. Bunun zekâtı nasıl olur?

Eğer ticaret amacıyla aldım ise araba da ev de zekâta tabidir. Bir sene geçtikten sonra bunların değeri de zekâta ilave edilir. Ama ticaret amacıyla değil de oturmak ve binmek için aldıysam, ev de araba da nami olmayan yani gelir getirmeyen mülk sayılır. Bu nedenle de zekâta tabi olmaz.

11- Ahmet’e 2.500.000 lira para vermiş ve ondan bir ev almıştım. Ahmet bu parayı yanında en fazla bir kameri yıl (354 gün) tutabilir. Bir yıl elinde tutarsa zekât verecek. Ama parayı elinde tutmayıp mesela Ali’den bir araba alırsa, elindeki parayı Ali’ye verdiği için Ahmet bu paranın zekâtından muaf olur. Bu sefer sıra Ali’ye geldi. Ali bu parayı bir yıl yanında tutabilir. Yanında tutarsa, zekât verecek ama piyasaya sürerse zekât vermekten muaf olacak. Zincir böyle devam ediyor. Dikkat ederseniz İslam, evde bir yıl bekletilen ya da ticarette gelir getiren her şeyi zekât kapsamına alıyor. Bu, muazzam bir sistemdir… Yani bu para kimdeyse, o para bir sene sonra zekâta tabi olacaktır. Zekâta tabi olmaması için de piyasaya girmesi gerekiyor.

12- Bir kimse bir evi veya arabayı kar etmek niyetiyle alırsa bu mal ticaret malı grubuna girer. Bunun da zekâtı verilir. Yani ticaret yapmak için bir araba, arsa, ev ve benzeri bir şey alırsa zekât verecek. Ama oturmak için alırsa, aldığı ev nami olmayan bir özelliğe girdiği için zekât vermesi gerekmez. O para eve hapsedilse ya da ticarete sürüldüğü sürece zekâta tabidir…

13- Zekat vermek için ev sahibi olmak, evli olmak, ev almaya niyet etmiş olmak gibi şartlar yoktur. Zira bir kimse çok pahalı bir evi almak yerine kirada oturabilir. Nitekim birçok iş yeri sahibi bunu yapıyor. Normalde evi yok ama bu kişi parasızlıktan değil, parasını iş yerine yatırdığından dolayı ev almamıştır. Buna zekat verilmez. Zekat vermesi de gerekir.

14- Zekât, kişilerin insafına bırakılmayacak kadar önemli bir ibadettir ve kamu sorumluluğudur. İslam’da Hazreti Peygamberin vefatının ardından açılan ilk savaş, fakirlerin hakkı olan zekâtı vermek istemeyenlere karşı açılmıştır.

15- Dünyada fakirlerin hakkı için zenginlere savaş açan hiçbir nizam, hiçbir kanun, hiçbir anayasa yoktur.

İslam’daki zekât sistemi bile sadece tek başına tüm sosyalizmi bitirecek hikmetlere sahiptir.

Rabbim bizlere İslam’ın hakkını verecek güç versin!

Selam ve dua ile..

ترجمةُ من التركية إلي العربية:👇

٨٠ جرامًا من الذهب
بقلم الشيخ مراد باداك

لماذا يفرض الإسلام الزكاة على من يملك ٨٠ جرامًا من الذهب (بقيمة تقارب ٢٧٠ ألف ليرة تركية) أو ما يعادلها من المال النقدي الذي مر عليه عام كامل، بينما لا يأخذ زكاة من شخص يملك منزلًا بقيمة ٥ ملايين ليرة تركية أو سيارة بقيمة مليون ليرة تركية، ولكنه لا يملك ٨٠-١٠٠ جرامًا من الذهب؟

لو تم تطبيق هذا النظام بشكل صحيح، لما دخلت أنظمة مثل الاشتراكية أو الرأسمالية إلى الدول الإسلامية أبدًا. وإذا أعيد تفعيل هذا النظام، فلن يكون هناك مجال لأنانية وحب المال والطمع والأفكار المادية في نفوس المسلمين أبدًا.

١- الإسلام حدد مقدار المال النقدي (الذهب أو ما يعادله من مال) الذي يجوز للفرد الاحتفاظ به لمدة عام كامل بـ ٨٠ (وبحسب بعض العلماء ١٠٠) جرامًا من الذهب. بمعنى، إذا كان لديك هذا القدر من المال، فيحق لك الاحتفاظ به في بيتك أو مكان عملك أو في خزنتك لمدة عام واحد فقط دون دفع أي شيء.

٢- ولكن بعد مرور عام، تصبح ملزمًا بدفع زكاته. أي أن من يحتفظ بـ ٨٠-١٠٠ جرامًا من الذهب أو ما يعادلها من المال لمدة عام، يصبح دفع الزكاة عليه فرضًا. وهنا تحديدًا نريد أن نقول التالي:

٣- إذا كان لديك ٢٧٠ ألف ليرة (ما يعادل ٨٠ جرامًا من الذهب) وقد مر عليها عام، فيجب عليك دفع الزكاة، حتى لو لم يكن لديك منزل أو سيارة. أما من يملك منزلًا أو سيارة، ولكنه لا يملك ٢٧٠ ألف ليرة، فلا تجب عليه الزكاة.
عند النظر إلى هذا النظام بشكل سطحي، يبدو نظامًا عادلًا للغاية.

٤- الإسلام لا يعتبر المال ملكية فردية بحتة. بل يعتبره مالًا فرديًا فيه حقٌ عام. والمال الذي يحتوي على حقوق عامة، لا يجوز احتكاره في الإسلام. ومع ذلك، يُسمح للشخص بالاحتفاظ بقدر معين من المال يكفيه لعام واحد أو لحالات الطوارئ. وهذا المقدار هو ٢٠ دينارًا أي ما يعادل تقريبًا ٨٠-١٠٠ جرامًا من الذهب. وما زاد عن هذا يخضع للزكاة.

٥- فإذا احتفظ شخص بهذا القدر من المال (٢٧٠ ألف ليرة) لمدة عام كامل، يصبح ملزمًا بدفع الزكاة. لأنه في الواقع يحتجز مالًا يحتوي على حقوق عامة لصالحه الشخصي لمدة عام كامل.

٦- فما الضرر الذي يسببه هذا الاحتجاز للمجتمع؟ صحيح أن فردًا واحدًا لن يسبب مشكلة، لكن عندما يحتجز الملايين مثل هذا القدر من المال في بيوتهم، فإن السوق كله يتأثر. وعندما لا يتداول المال في السوق بشكل كافٍ، تتأثر الأسعار ويحدث ركود اقتصادي.

٧- أما الشخص الذي يملك منزلًا بقيمة ٥ ملايين ليرة أو سيارة بقيمة مليون ليرة، فقد ضخ أمواله في السوق ولم يحتفظ بها معطلة. فالمنزل والسيارة ليست أموالًا عامة، بل أموال خاصة. أي أن الشخص الذي يملك منزلًا أو سيارة قد دفع أمواله للسوق مقابل هذه الممتلكات.

٨- لهذا السبب، وفقًا للإسلام، فإن الشخص الذي يسكن في منزل مستأجر ولكنه يحتفظ بـ ٢٧٠ ألف ليرة نقدًا أو ذهبًا لمدة عام، يجب عليه دفع الزكاة. بينما الشخص الذي يملك منزله الخاص، ولكنه فقير أو مدين أو معدوم الدخل، يمكنه أن يأخذ الزكاة. ومن يأخذ الزكاة؟ من الشخص الذي يعيش بالإيجار ولكنه يحتجز المال عنده.
هذه النقطة بالغة الأهمية. فصاحب المنزل ضخ أمواله في السوق واشترى بها منزلًا ليعيش فيه. أما المستأجر فقد احتفظ بأمواله وأمَّن سكنه عبر الإيجار.

٩- الإسلام كنظام وقانون يحمل فوائد عظيمة. فإذا طُبِّق نظام الزكاة في أي بلد، فإن الفقر سيزول تمامًا من ذلك البلد. ولن يُحتجز المال في البيوت كما يُحتجز المجرم المحكوم بالسجن المؤبد. لأنه في الإسلام، إن لم تُخرج الزكاة، ستأخذ الزكاة من مالك كل عام حتى يُستهلك المال بالكامل.
فمثلًا، إذا كان لديك ٢٠٠ جرام من الذهب، وأخرجت زكاتك كل عام، فستخرج أول سنة ٥ جرامات زكاة. وسيبقى لديك ١٩٥ جرامًا. وفي العام التالي، ستخرج حوالي ٥ جرامات أخرى. وهكذا يتناقص الذهب تدريجيًا حتى يصل إلى ٨٠ جرامًا. فالزكاة تستهلك مالك إذا بقي محتجزًا. لكن لو استثمرت هذا المال في عقار أو سيارة أو أرض أو معدات أو سلع، فلن يُستهلك مالك.

١٠- يجب الانتباه إلى نقطة هامة بخصوص المنازل والسيارات:
إذا اشتريت سيارة بقيمة مليون ليرة أو منزلًا بقيمة ٢.٥ مليون ليرة، فهل عليها زكاة؟
إذا اشتريتها بنية التجارة، فستكون خاضعة للزكاة. فبعد مرور عام، تُقيم قيمتها وتضاف للزكاة. أما إذا اشتريتها للسكن أو الاستخدام الشخصي، فهي ليست خاضعة للزكاة لأنها ليست مالًا ناميًا.

١١- إذا دفعتَ ٢.٥ مليون ليرة لأحمد مقابل منزل، فأحمد يمكنه الاحتفاظ بهذا المال لمدة عام هجري (٣٥٤ يومًا). فإن احتفظ به لعام كامل، وجب عليه إخراج زكاته. أما لو استخدم هذا المال في شراء سيارة من عليّ، يصبح أحمد معفى من الزكاة، وينتقل الالتزام لعليّ. وهكذا تستمر السلسلة.
لاحظوا أن الإسلام يفرض الزكاة على الأموال المجمدة أو الأموال التي تُستخدم في التجارة. هذا نظام مذهل. فالمال أينما ذهب، بعد عام يخضع للزكاة. والطريقة الوحيدة لإعفائه من الزكاة هي ضخّه في السوق.

١٢- إذا اشترى شخص منزلًا أو سيارة بنية التجارة والربح، فإنها تعتبر مالًا تجاريًا وتُحسب في الزكاة. لكن إذا اشتراها للسكن أو الاستخدام الشخصي، فلا زكاة عليها لأنها ليست مالًا ناميًا.

١٣- ليس من شروط وجوب الزكاة امتلاك منزل أو الزواج أو نية شراء منزل. فقد يعيش شخص ما بالإيجار رغم أنه غني، لأنه استثمر أمواله في مشروع تجاري بدل شراء منزل. هذا الشخص لا يستحق الزكاة، بل يجب عليه دفعها.

١٤- الزكاة في الإسلام ليست عبادة اختيارية، بل مسؤولية عامة لا تُترك لأهواء الأفراد. وأول حرب خاضها المسلمون بعد وفاة النبي ﷺ كانت ضد من امتنعوا عن دفع الزكاة.

١٥- لا يوجد في العالم نظام أو قانون أو دستور يشن حربًا على الأغنياء من أجل حقوق الفقراء، إلا الإسلام.

نظام الزكاة في الإسلام وحده كفيل بإنهاء الاشتراكية بأكملها بما يحمله من حكم ومنافع عظيمة.
نسأل الله أن يرزقنا القوة لتطبيق الإسلام كما ينبغي.
والسلام والدعاء للجميع.

المترجم: أحمد ضياء إبراهيم أوغلو
٠٧/ ٠٣/ ٢٠٢٥ م أوسكودار