Suriye’deki Gelişmelerin Perde Arkası Analizi ..

Emekli Büyükelçilerimizden Fikret Özer Beyin bana gönderdiği Ufuk Doruk Beyin bir değerlendirmesi ve X ten alıp tercüme ettiği bir yazının düzenleme ve tercümesini elden geçirip burada paylaşmayı faydalı gördüm. Okuyup değerlendirmeniz dileği ile. 15.12.2024 Pazar Ahmet Ziya İbrahimoğlu

Önce Ufuk Doruk Beyin yazısını paylaşayım;

Bir İngiliz’in X’teki paylaşımı üzerine Suriye’deki gelişmeler hakkında Ufuk Doruk’un yorumu:👇

Tabii bu yazıyı, M16’da görev yapmış emekli İngiliz Büyükelçisinin ABD basınına 2 Aralık’ta verdiği beyanatın gölgesinde, okuyunca ancak bu yoruma hak verilebilir..

Hişt Orada Ne Oluyor

Suriye’de bir film şeridi gibi gelişen şaşırtıcı olayları anlamak kolaycı, şabloncu ve ezberci zihniyetlerin
hiç bir somut veriye dayanmayan sadece herkesin kolaylıkla yapabileceği bir akıl yürütmeyle klasik bir komplo teorisiyle asla olamaz.Bu kafa yapısı dünyadaki bütün gelişmeleri ABD, İsrail ve Dünya Yahudilerine bağlayarak bunları ilahlaştırıp adeta Dünya’nın tasarrufunu elinde bulunduran tanrılar gibi gördüklerinin inançlarına ne kadar ters düştüğünü bile idrak edemiyor.

Ben de her ne kadar İngiltere’nin her yerde olduğu gibi Suriye’de de Türkiye’nin önünü açan bir strateji yürüttüğünü ön görsem de veri ve bilgi yokluğundan bunu delillendiremedim. Elbette, yukarıda eleştirisini yaptığım zihniyetlerin usulüne göre İngiltere’ye herşeye gücü yetip düzenleyen bir dünya tanrısı rolü biçmeden sessiz sedasız Londra’dan Pekin’e uzanan “Demir İpek Yolu” projesi doğrultusunda izlediği stratejinin mihver ülkesi olarak Türkiye’nin mümkün olduğu kadar güçlendirmek olduğunu düşünüyorum. Mesela, Bakü – Tiflis – Kars demiryolunun ve İstanbul’da muhteşem bir projeyle inşa edilmiş olan Marmaray’ın “Demir İpek Yolu” projesinin en önemli bir parçası olduğunu göz önüne alırsak İngiltere’nin Türkiye’ye neden bu kadar önem verdiğini anlayabiliriz. İşte bu çerçevede önüne çıkan her sorunda bir çözüme ulaşan Türkiye’nin bu başarısını sadece Erdoğan’a ve yıldızı her geçen gün parlayan Hakan Fidan’a bağlayamayız.

İngiltere’nin çok daha hızlı, verimli, ekonomik ve az maliyetli “Demir İpek Yolu” projesine karşı ABD’nin maliyeti çok yüksek olarak ortaya koyduğu “Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nun (IMEC)” projesi aslında Çin’den Hindistan’a, Kafkaslardan Orta Doğu’ya, Kıbrıs’tan Libya’dan yani Doğu Akdeniz’den Ukrayna’ya çok gizli ve sessiz bir İngiltere – ABD mücadelesini işaret ediyor. İşte bu nokta-i nazardan gerek Karabağ’da Azerbaycan lehine bir İngiliz dokunuşu, Kıbrıs-Doğu Akdeniz- Libya meselelerinde Türkiye lehine bir İngiliz dokunuşu, Suriye ve Irak’ta hasılı bütün Orta Doğu’da ve Afrika’da bir İngiliz dokunuşu hissediyorum. Bunun gerçekliği Erdoğan-Fidan-Kalın üçlüsünün gittikçe güçlenen dış politika misyon vizyonunun kıymetini asla düşürmez. Son Suriye gelişmelerinde de bu üçlünün bu güçlü dış politika misyon ve vizyonunun izleri çok kalın bir şekilde görünmektedir.

Ama olayların gelişimindeki içsel öznelerin ve nesnelerin bilgisine sahip olmadan sadece dışsallıklarla açıklamak mevzunun gerçekliğinin bir senaryo havasında kalmasına sebep olur. İşte bugün sosyal medya platformlarından en etkili olanlarından biri olan X’te Mayıs 2024‘te açılmış olan Syria 2024 adlı İngilizce kullanan bir kullanıcının somut bilgilere dayanan çok değerli bir analizine rastladım. Bu analizde ABD ve YPG/PYD de dahil eksik ayaklar olsa da bu başdöndürücü gelişmelerin muhtevası hakkında önemli bir açıya sahip olan bir yön var. Bence biraz uzunca ama çok faydalı bir analiz… Google’dan çok ciddi destek alarak çevirdiğim aşağıdaki analizi okumaya sakın üşenmeyin derim.
Ufuk Doruk

Tercüme ve Yazı Düzeni Yeniden Elden Geçirilmiş Olan İngiliz’in Analizi:👇

Syria 2024 (@Aleppo2024) İsimli X Kullanıcısının Suriye’deki Gelişmelerle İlgili Analizi

Suriyeliler, son bir ay içinde yaşanan olaylar karşısında hâlâ hem şaşkın hem de derin bir hayranlık içinde. 54 yıllık bir rejimin bu kadar ani bir şekilde sona ermesi nasıl mümkün olabilir?

Bu yazı, 8 Aralık 2024’te Beşar Esad’ın düşüşüne yol açan önemli olayları anlamaya yardımcı olmayı amaçlıyor. İçeriden alınan bilgiler ve önemli kişilerin katkılarıyla bu sürecin parçaları bir araya getiriliyor.

Esad’ın düşüşüne giden süreç, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’deki Nova Müzik Festivali’ne düzenlediği ve katliam olarak anılan saldırıyla başladı. Dünya bu vahşet karşısında şok olmuştu, ancak o zamanlar bu olayın Esad rejimiyle veya yaklaşık bir yıl sonra gerçekleşecek olan çöküşüyle bağlantılı olabileceği düşünülmüyordu.

Hamas, Esad’ın düşüşüne yol açan zincirin ilk halkasını başlatmışsa, Hizbullah’ın İsrail’in kuzey sınırında ikinci bir cephe açma kararı bu zinciri daha da güçlendirdi. Ancak bu karar, Esad için “Direniş Ekseni” olarak adlandırılan ittifakın en büyük hatası olacaktı.

27 Eylül 2024: Dönüm Noktası

İsrail, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı hedef alarak onu öldürme kararı verdi. Bu, hem sembolik hem de stratejik açıdan kritik bir dönemeçti. Nasrallah’ın ölümü, Esad rejiminin bel kemiğini oluşturan en önemli müttefiklerinden birinin kaybı anlamına geliyordu. Esad’ın savaşı sürdürecek asker sayısı ise artık 3 milyonun altına düşmüştü.

Hizbullah ve Nasrallah neden Esad için bu kadar önemliydi? Suriye’de savaş başladığında Esad, ordusunun kendisi için ölmeye yeterince kararlı olmadığını fark etti. Yaptırımların etkisiyle mali kaynaklar tükenirken, ordusunu motive etmekte daha da zorlanıyordu. Bu nedenle, bağlılıklarını ideolojiye, mezhepsel bağlılığa ve dış desteklere dayandırmak zorunda kaldı. İran ve Hizbullah’ın desteği ise bu dönemde rejimin en büyük dayanağı haline geldi.

Aleviler ve Esad Yönetimi

Suriye rejiminin Aleviler tarafından mı yoksa Esad ailesi tarafından mı yönetildiği sorusu çokça tartışıldı. Görünüşe göre, Alevi toplumu Esad ailesi tarafından kullanıldı; ancak aynı zamanda bu ilişki iki taraf için de faydalıydı.

Savaş uzadıkça ve ekonomik yaptırımlar etkisini artırdıkça, Esad rejimi askeri ödemeler yapmakta zorlandı. Ordunun üst kademeleri yozlaşırken, maaşların azalması savaşa olan bağlılığı daha da zayıflattı. Esad, Şii milis gruplarına ve İran’a daha fazla bağımlı hale gelirken, kendi Sünni nüfusuyla olan bağları neredeyse tamamen koptu.

Türkiye’nin Stratejisi ve Halep Saldırısı

Türkiye, bölgedeki dengeleri değiştiren önemli bir rol üstlendi. Ankara, Esad’a Kürtlere karşı işbirliği mesajları göndererek onun dikkatini dağıttı. Esad’ın bu teklifi geri çevireceğini öngören Türkiye, aynı zamanda İdlib’deki muhalif grupların saldırı planlarını sessizce destekledi.

Halep’e yönelik saldırı, 2 Aralık 2024’te Esad’ın Moskova’da olduğu sırada başladı. Türkiye destekli silahlı gruplar, şehri neredeyse hiçbir direnişle karşılaşmadan ele geçirdi. Bunun temel nedenleri arasında ordunun içten çöküşü, askerlerin düşük maaşlar nedeniyle görevlerini yerine getirememesi ve Hizbullah savaşçılarının dikkatinin Lübnan’daki İsrail saldırılarına yönelmesi yer alıyordu.

Halep’in ardından Hama ve Humus’a yönelik saldırılar gece saatlerinde gerçekleşti. Suriye Hava Kuvvetleri’nin yetersizliğine rağmen, Rusya’nın sessizliği dikkat çekiciydi. Bu durum, Türkiye ve Rusya arasında koordinasyon olasılığını gündeme getirdi.

Esad’ın Sonu ve Yeni Dönem

Halep düştüğünde, Esad’ın Moskova’dan Şam’a dönüşü son çareydi. Ancak, ne Rusya’dan ne de İran’dan beklediği desteği bulabildi. Sonunda Lazkiye’deki Rus üssüne çekilerek ülkeyi terk etmeye hazırlandığı bildirildi.

Esad sonrası Suriye için birçok soru gündemde: Yeni yönetim azınlıkları nasıl yönetecek? Türkiye’nin bu süreçteki rolü ne olacak? Özellikle Ankara’nın desteklediği Ahmed Al-Şaraa (Ebu Muhammed Colani) gibi liderlerin öne çıkması dikkat çekiyor.

Türkiye ve Yeni Suriye Düzeni

Türkiye’nin Suriye’de kazandığı güç, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi aktörlerin etkisini sınırladı. Katar ile birlikte Türkiye, bölgedeki Sünni nüfusun liderliğini üstlenmeye hazırlanıyor. Yeni düzen, Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönüşüne olanak sağlayabilir.

Sonuç:

Suriye’deki bu köklü değişim, bölge için yeni bir dönemin başlangıcı anlamına geliyor. Ancak, bu süreçte ortaya çıkan travmatik hikayeler ve savaş suçları, adalet ve hesap verebilirlik ihtiyacını bir kez daha gündeme getiriyor. Esad rejiminin işlediği suçlar ve bunun etkileri uzun süre konuşulacak gibi görünüyor.

Putin izliyor, okuyor ve duyuyor musun? Görmezden gelmeye devam edecek misin?https://twitter.com/Aleppo2024

Yukarıdaki Yazıyı Okuyanların Altta Linki Verilen Yazıyı da Okumalarını Tavsiye Ederim: 👇