Bir Karşı Mahalle Yazısı Üzerine ..

Vefatından sonra hatırladığımda bile muhabbet duygularımı besleyen aziz ağabeyimiz ve değerli bir mü’min olan, Beyin Cerrahı merhum Dr. Yusuf Akkaya’nın ağabeyi emekli Albay, samimi bir Atatürkçü Hüseyin Akkaya Bey, bana kendi whatsap guruplarında paylaşılan aşağıdaki yazıyı yollayıp görüşümü merak etmiş: 👇


Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük aydınlardan,
İki yıl önce aramızdan ayrılan Doğan Kuban
(10 Nisan 1926 Paris] – 22 Eylül 2021, İstanbul),
Türk mimar ve akademisyendir. Türkiye’nin ilk ve en önemli mimarlık tarihçilerindendir.

“hocaların hocası” Prof.Dr.Doğan Kuban‘ın her zaman okunacak başucu yazısı..

Kuban, Ülkedeki bozulmanın nedenini ortaya koymuş!..

“T Ü R K İ Y E,
C E H A L E T İ Y L E
Ö V Ü N E N
B İ R Ü L K E”

Ve çıkar yolu da vurgulamış.

“Çamlıca'ya inşa edilen cami konuşmaya bile değmez.

Sultanahmet’in kopyası, cami dediğin cemaat uğradığı zaman cami olur, dağa tepeye cami yapılmaz, Anadolu’yu dolaşın,bulamazsınız.
*
“Restorasyon, ancak ideal tarih bilinciyle mümkün olur, kendimizi kandırmayalım, bu bilinç bizde eskiden de yoktu, padişah bile babasının yaptırdığını yıkar, kendisininkini yapardı, yıka yıka giderdi, Topkapı da buna dahildir, göçerliktir bu.”

“İstanbul’da artık plan yapılamaz, dünyada da bu kadar büyük şehri planlayamazsınız, çareyi Anadolu’da aramalı, Anadolu şehirlerini eğitim ve sanayiyle cazibe merkezi haline getirmeli.”

“Toplumda kültür yok. 200 küsur üniversite var ama, hoca yok, cehalet kurbanı olarak devam ediyoruz, vasatlık her yerde.”

“Bir kültürün birikmesi, bakkaldan mal almaya benzemez. Kentli olmak, kente her taşınanın kentli olduğu anlamına gelmez. Kentli olmak, çağdaş uygarlığı bütünüyle olmasa bile, biraz anlamış olmak demektir.”

“Beştepe’ye yapılan sarayla ilgilenmedim bile, mimari olarak iyi isimlerle çalışmıyorlar, değerlendirmesi yapılacak bir şey değil. “Zaten orada asıl mesele yeşili yok etmiş olmak!”

“En tehlikeli şey inşaatçılıktır, çünkü inşaatçı aslında bir şey üretmez, arkasında entelektüel bir gelişme yoktur. İktidar, eğitime-sanayiye para harcayacağına, ekonomiyi inşaata indirgiyor, halkı istismar ediyor, cahil bir kitle para kazanmış oluyor, bu kadar, inşaatçılık ülkeyi batıracak.”

“İşe gitmek için her gün yolda üç saat kaybediyorsan, geri kalmış bir şehirde yaşıyorsun demektir.”

“Eski Türkiye daha namusluy du. Şimdi namussuz demek istemiyorum, ama cahil olduğu için kolayca kötülük yapabiliyor, haksızlık, adaletsizlik, cahilliğinden kaynaklanıyor, bir gün sonrasını düşünmediği için böyle oluyor.”

“Bu ülkede ağaç ve orman katliamı var, su katliamı var, insan ve özellikle kadın katliamı var, hepsinin üzerinde, hayvanlarıyla birlikte doğa katliamı var, kent yaşamı katliamı var.”

“Atlı bozkır göçerleri yağmayla yaşardı, fethettikleri toprakları yağma ederler, halkı esir alırlardı, biz de kendi kentlerimizi yağma ediyoruz, atlı bozkır göçerleriyle atsız göçerlerin yağması arasında pek bir şey değişmedi, kentlerimizi yağmalıyoruz, içine de kendimizi hapsediyoruz.”

“Türkiye cehaletiyle övünen bir ülke.”

“Türkiye, tarihi hastalığı olan cehaletle ve yolsuzlukla savaşıyor. Bu savaşı halk, kendine karşı yapıyor.”

“ ister kadınları boğazlamak, ister tarihi ve doğal çevreyi yok etmek, ister ağaç kesmek, ister hırsızlık yapmak, ister tarih bilmeden onunla övünmek, ister dindar olmadan dini istismar etmek… Hepsi cehalete dayalıdır.”

“Bürokrasinin cahiller elinde toplanması, hastalık alametidir.”

“Çağdaş hiçbir ülke cahil kadrolarla idare edilmez.”

“Eğitimin her düzeyde çökmesi, hastalıktır.”

“Düşünenler çoğalmadı ve bundan utanmıyoruz. En çok ölüleri, cenazeleri, camileri, AVM’leri, borsaları, gökdelenleri, yolları, sarayları, otomobilleri düşünüyoruz.”

“ planlama yok, çünkü planlama yapacak adam işbaşına getirilmiyor. Önce yağma yapılıyor, sonra plan yapılıyor, birisi oy almak istiyor, öbürü ev sahibi olmak istiyor, bu ikisi birbirleriyle çok iyi anlaşıyor !”

“Türkiye’de felsefe olmadığı için, eleştiri kavramı gelişmedi. Az gelişmiş toplumda eleştiri yaptığın zaman, küfür etmiş sayılıyorsun!”

“Türkiye Cumhuriyeti, İslam toplumları tarihinde gerçekleştirilen en büyük uygarlık projesidir. 20’nci yüzyılın en büyük toplumsal devrimi, Türk devrimidir.

Şimdilerde ise maalesef, İslam toplumlarının çağdaş dünyayla sürüp giden uyuşmazlığı, Türkiye’ye de bulaştırıldı.”

“Atatürk ‘benim tek mirasım akıl ve bilimsel düşüncedir’ demiş. Hiçbir devlet adamı veya devlet kurucusu böyle bir şey söylememiş.

“Türk aydını, Amerikan sömürgeciliği ve kırsal kültür tarafından esir alındı, olan bitenler ahlaki ve entelektüel iflastır, aydınlar doğrudan katılmıyor olsalar da, toplumu saran ahlaki çöküntüyü sanki normal bir olguymuş gibi izlemekle yetinerek, hoş göstererek, ona ortak oluyorlar.”

Oysa;
Bu toplumda, hangi koşullarda olursa olsun, insanlık için düşünüp çalışacak çok insan olduğunu Kurtuluş Savaşı’nda öğrendik.
Günümüzde de varlıklarıyla geleceği hazırlayan milyonlar var.
Sesleri az ya da çok çıkabilir, düşünceleri bulanık olabilir, ama çağdaş dünyanın ortaklarıdır

“Bu Ülkenin dünyayla er geç buluşacağı tek yol, çağdaş uygarlık yoludur.”
Prof.Dr. Doğan KUBAN

Bu yazı üzerine benim yazdığım ve emekli Albay Hüseyin Akkaya Bey’e gönderdiğim not ise şöyle:

Albayım,
Sizin mahallede “büyük aydın olma” kriterleri, ölçüleri nelerdir, sizden daha iyi olmasa da bayağı bilgi sahibiyim. Bu kriterlerin ideolojisi ve hissiliği üzerinde de durmayacağım; sadece bu ölçülerin evrensel olmadığı, kendi içinde bile tenakuzları barındırdığını hatırlatmakla iktifa edeceğim. Tahdit için değil temsil için bir kaç misal zikrederek ifadelerime de nokta koyacağım:
1- Türkiye 115 senedir ittihatçı zihniyetlerle yönetiliyor. RTE ve benzerleri de bu zihniyetin koyduğu ilke ve kuralların esasına dokunma yetkisine sahip değildir. Hatta % 90 oy alsa bile, ittihatçı zihniyetin temel ilkelerini değiştiremez. Bu zihniyeti savunanlar hangi hakla kime serzenişte bulunuyorlar?
2- Övündüğünüz kişi ve kurumların faziletleri varsa hepsi Osmanlı ürünü ve eseridir. En büyük dâhi ve öncü kabül ettiğiniz kişiler Sultan 2.Abdülhamid’ın kurup açarak yönettiği kurumlarda yetişti. Ondan sonra 115 yıl boyunca benzerleri yetişmedi; yetişemedi. Yetişebilecek temel kurumlar kurulamadı. Öyle değil mi?
3- Türkiye şimdi cehaleti ile övünen bir ülke haline geldi ise, buna sebep olanlar utanması gerekmez mi? Buna sebep olanların Allah belasını versin diyen biri çıksa “amin” diyebilir miyiz?
4- Çamlıca’ya cami yapılmasından rahatsız olup şikayet edenler, camiye gitme alışkanlığı var mı bilemem ama ben Çamlıca camiine 4-5 defa gidebildim. Biri bayram, diğeri cuma namazı olmak üzere, cami tıklım tıklım dolu idi. Avluların da bile yer bulmakta zorlananlar oldu. En son gidişim evvelki gün ikindi ve akşam namazlarını kılmak için oldu. Süleymaniye’den daha fazla cemaati olduğunu görünce sevindim. İmamların tatlı ve güzel Kur’an okuyuşunu dinleyince huzur hissettim. Kendi Milletinin değerlerine yabancı kalanlardan aydın olmaz; olamaz albayım.
5- Sizin mahallede Aydın diye bakılan kişilerin ülkemizde müşahhas olarak hangi eserleri vardır? diye sorsam neler sayabilirsiniz? Şikayetçi olduğu Türkiye manzarası, onların temsil ettiği zihniyetin eseri değil midir?
6- Bugün Türkiye’yi yeniden ayağa kaldırmaya çalışanlar, sizin mahallenin beğenmediği, şikayet etmeye çalıştığı, bozuk sistem içerisinde imalat hatası olarak yetişen, Müh. Mahmut Akşit, Müh.Selçuk Bayraktar gibi İHL mezunu imanlı gençlerimiz değil midir?
7- İngiliz ve Siyonistlerin Türkiye için üretip halkımız üzerinde uygulamaya çalıştığı projelerin borazanlığını yaparak aydın olunamayacağı gibi vatansever de olunamaz albayım.
8- Sizin mahalle sakinlerinden olup bizim mahalleye de ziyarete gelen aydınlarımız yok değil, bizim onlara da saygımız var. Hiç olmazsa onları Aydın kabül edip istifade etmekte mutabakat sağlayabilsek? Misal mi istiyorsunuz? İşte size bir kaç misal:

  • Oktay Sinanoğlu
  • ⁠Teoman Duralı
  • ⁠Kemal Tahir
  • ⁠(……vb…..)
    Bilmiyorum sizin mahalle, Türkiye’nin bu değerli Aydınlarını Aydın kabül eder mi? Bunlar İngiliz ve Siyonist projeleri savunmayan yerli aydınlarımız. Bizim mahallede oturmadıkları halde biz onları okur; dinler ve istifade etmeye çalışırız.

Dediğim gibi albayım, yukarıdaki yazının tamamını değerlendirmeye kalksam bayağı hacimli bir kitap yazabilirim ama size okuma zorluğu yaşatmamak için sözlerimi burada noktalıyorum. Saygılarımla ..
28.09.2024 Üsküdar
Ahmet Ziya İbrahimoğlu

Değerli Hocam,
Ben bu mahalle muhabbetini sevmedim… Bizim bir tek mahallemiz var, O da ÜLKEMİZ, CUMHURİYETİMİZ VE TÜRK DEVLETİ…
Bu nedenle Ülkemize bilimin, ilimin, fennin ışığında hizmet etmemiz ve projeler üretmemiz gerek .. Bir avuç Hollanda, Japonya’ya hayran kalmamak mümkün mü? Eskiden beş yıllık kalkınma plânları yapılır ve takip edilirdi. Şimdi padişahlarda olmayan yetkilerle donatılmış bir liderle yol almaya çalışıyoruz. Halk ekonomik ve sosyal bunalımda .. Siz Türkiye’de yaşamıyor musunuz? Geçmişe takılıp kalmışsınız. Bir ittihat ve terakki anlayışı ile sorunllara cevap vermeye çalışıyorsunuz. Ne Amerika, ne İngiliz ve de Rusya bize baz olamaz. Bu dış güçler ve emperyalistlere işi yüklemek kolaycılığını artık bırakmalıyız. Daha realist ve akılcı olmalıyız. Emevi anlayışı ile islâmıda artık bırakmalıyız. Hz. Ebu Bekir ve Hz .Ömer (R.A) anlayışına dönmeliyiz. Bilmiyorum yanlış mı düşünüyorum…
Hüseyin Akkaya

Albayım,
Yaşanmış bir ömrün fikri sabitlerini değiştirmenin mümkün olmadığını bilen bir eğitimci olarak sizin fikrinizi değiştirmek veya kendi fikrimi size dikta etmek gibi bir niyetim olmadığını bilmenizi arzu ederim.

Yorumlar bilgiler üzerine bina edilir. Dolayesiyle bilgiler eksik veya hatalı ise yorumlar da eksik veya hatalı olabilir. Bir konuda sizin bilginiz benden daha fazla ve sağlam olursa, o konuda benden daha isabetli ve doğru yorum yapma imkanınız olabilir. Bu zaviyeden bakarak:
1- Mahalle ifadesi, maddi anlamı ile kullanılabileceği gibi, mecazi anlamda da kullanılabilir. Ben mecazi anlamda kullanıyorum; ifade bana ait olmasa da hoşlanılmayacak, rahatsız olunacak bir ifade olmadığı kanaatindeyim. Aynı mahallede olup farklı düşünen insanlar da olabileceği muhakkaktır. Bu inceliğin farkında olarak bu ifadeyi kullananlardanım. Türkiye Cumhuriyeti, Türk Devleti idaresinde yaşayanların, hatta sistemi oluşturanların bile aynı düşüncede olduğunu iddia edebilir miyiz? Düşünce farkını bir deyimle ifade etmemiz gerektiğinde nasıl ifade edebiliriz?
2- Politikadan hiç hoşlanmam, politik düşünce farklılıkları üzerinde de fazla durmak istemem. Benim önem verdiğim, ilmin, selim aklın ışığında hayata doğru bakışımız ve yaşantımıza samimi yansımalarıdır.
3- Medeniyet ile teknolojiyi birbirine karıştırmayan bir fikrin sahibi olarak, Hollanda, Japonya gibi ülkeleri, teknik terakkîleri açısından, takdir ederim ama medeniyetleri açısından hayranlık duymam; bilakis bizim medeniyetimizden çok geride görürüm. Başbakanlarını önce parçalamış, sonra kızartıp afiyetle yiyebilen, teknik imkanlardan mahrum kaldığında vahşileşen bir Hollanda’ya nasıl hayran olabiliriz? Hayran olamadığımın sebebini merak edenler şu iki yazıyı okumalı

Batının Vahşiliği👇
https://www.aynamayansiyanlar.com/misafir-yazarlar/batinin-vahsiligi/
Şok Eden Bir İngiliz+ABD Hikayesi👇
https://www.aynamayansiyanlar.com/makalelerim/tercumeler/sok-eden-bir-ingiliz-abd-hikayesi/
4- Geçmişe takılıp kalmak ile ifade ettiğiniz şey, bugün eksikliğini yaşadığımız, şikayetçi olduğumuz temel sıkıntıların sebebini doğru okuyup görmek ise, şikayetlerden kurtulma şansımızı kaybetmeye razı olmamızı istemiş olursunuz ki, siz benden daha fazla şikayet etmiyor musunuz? Mevcut uygulanan sistemin temelleri ilim ve selim akla mı dayandığını zannediyorsunuz? Altta linkini verdiğim yazıyı okursanız farklı bir pencereden bakma imkanı bulabilirsiniz.👇
https://www.aynamayansiyanlar.com/makalelerim/osmanliyi-dogru-ve-insafli-degerlendirmek-gerekir/
5- İslam, Kur’an ve Sünnetin çerçevesini çizdiği, din ve devletten oluşan bir hayat nizamıdır. Peygamber Allah’ın elçisi olarak hem dinin tebliğ edip öğreteni ve şarihi, hem de ilk İslam devletinin başkanıdır.
Allah’ın elçisi olma vasfının vekili olamaz; olamayacağını Allah (cc) Kitabı olan Kur’anı Kerim’de açık ve net olarak bildirmiştir. Devlet başkanlığı sıfatının ise Halifeleri olmuştur; olması gerekir. Bir ailenin reisi öldüğü zaman öksüz kalan çocukları gibi, bugün İslam alemi başsız kalmış, batının şamar oğlanına dönmüştür. Batı dünyası birliğini korumak için maddi ve manevi bütün değerlerini korumaya çalışırken, bize aksini telkin etmesini kabül etmek, Emevi İslamı safsatasını uydurup karşı çıkma iddiası ile İngiliz İslamınına yapışmak olur.
6- Aynı dünyada yaşadığımız halde Gazze’de yaşananlara bakışımız farklı olabildiği gibi Türkiye’de yaşanan olaylara bakışımızda farklı olabiliyor.
Bunun temel sebebi ne olabilir?

Bizim esasta farkımız, Kur’an ve Sünnetin, bizi çağırdığı akletme, düşünme, sorgulamanın gereğini yaparak Kuranla aydınlanmış ilmin ışığında bir hayat yaşamak isteyişimizdir; İngiliz telkinlerine aldanmama şuur ve kararlığı içerisinde olmaya gayret edişimizdir albayım. Bunun dışındaki her şey teferruattır. Selam ve Saygılarımla ..
30.09.2024 Üsküdar
Ahmet Ziya İbrahimoğlu

Değerli Hocam,

Detaylı bilgilendirme için teşekkür ederim. Sizin olaylara bakış pencereniz ile benim bakış penceremin elbette farklı olması gerekir. Siz tefekkür ve düşünce insanısınız. Dünya ve âhiret vizyonunuz geniş. Bilgi ve tecrübeleriniz daha derin..
Ben sizi üzmek istemem… Benim basit ve dar görüşüm, sade bir vatandaş görüşüdür… Ben temelde sizinle aynı mahallede olduğuma inanıyorum…
Dost selâlarımla… 30.09.2024

Hüseyin Akkaya